Bölüm 43

7.7K 310 81
                                    

Derin Badem...

Emre'den ayrılıp yüzüne baktım. O gece bana bahsetdiği kız... Ben miydim yani? O gece onun gözlerinde ki acıyı görmüştüm ve içimden o kızın defalarca aptal olduğunu dile getirmiştim. Evet, o kız gözünün önünde acıdan kıvranan çocuğu göremediği için büyük bir aptaldı!

Emre'nin karnına sertçe dirseğimi geçirdim. O yüzünü buruşturup acıyla inlerken ben ağlamaya başlamıştım. Bu konuda benim suçum olduğu kadar onun da suçu vardı.

"Niye bana söylemedin, geri zekâlı?" dedim omzuna yumruk atarken. Bana bunu neredeyse üç yıldır anlatmadığı için iyi bir dayağı hak ediyordu. "Neden her şeyi daha önceden anlatmadın bana?"

Emre beni belimden kavrayıp kucağına oturttu. Ben onu itip kollarından kurtulmaya çalıştım fakat beni daha sıkı kavrayıp göğsüne bastırdı. Bir süre daha debelendikten sonra kurtulamayacağımı anladığımdan hareket etmeyi bıraktım. Emre tepki vermediğimi görünce kollarını gevşetti.

Benden ayrıldı ve, "Kendimde bir türlü o cesareti bulamadım," dedi gözlerini benden kaçırırken. "Hiçbir zaman karşına çıkmaya cesaret edemedim." Emre aniden geriye doğru kaydığında düşmemek için tişörtünün yakasından tutundum. Gerçi düşmem imkânsızdı çünkü onun kolu hâlâ belimdeydi.

"Seni düşüreceğimi mi sandın?" dedi gülerken. Ardından sırtını ve kafasını duvara yasladı. Beni de kendiyle beraber çektiği için oldukça yakındık. Ona bu kadar yakın olmak akıl sağlığım için iyi değildi.

Bir süre bulunduğumuz konuma bakıp kendi kendine keyifle güldü. Ardından yüzünde ki gülümsemeyi yok etti ve beni kucağından indirip yanına oturttu.

"Az önce yaptığım şeyden dolayı özür dilerim. Kendimi tutamadım," dediğinde neyden kastettiğini biliyordum. Yaptığı şeyden pişman olması garip bir şekilde üzülmeme neden olmuştu.

"Beni öptüğün için pişman mısın?" diye sorduğumda içimden, Gerçekten bunu sordun mu, Derin? diye geçirdim.

Emre telaşla cevap verdi. "Hayır hayır, tabii ki pişman değilim. Yine olsa yine yapardım." Söylediği şeyin yeni farkına varmış gibi bir elini ensesine götürdü. "Yani, şey... Sadece beni sevmeyen birini öptüğüm için içim rahat değil." Bunu söylerken kalbinin acıdığını hissettim. Ama yanılıyordu. Şu an emin olduğum bir şey vardı: Onu seviyordum. Hemde çok.

Seslice yutkunduktan sonra, "Belki o öptüğün kız da seni seviyordur," dedim.

Kafasını hızla bana çevirdi. Şok olmuş bir hâlde bana bakıyordu.

"Sen ciddi misin?" dedi bana doğru kayarken.

"Gayet ciddiyim," dedim. Emre beni belimden tutup kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bu sefer ki öpüşmemiz daha uzun sürmüştü.

En sonunda dudaklarımız ayrıldığında Emre kollarını bedenime dolayıp, "Hep bu anı bekledim," dedi. Omzumda ıslaklık ve sıcaklık hissettiğimde ondan ayrılmaya çalıştım fakat o bana daha sıkı sarıldı.

"Ağlıyor musun sen?" Cevap vermedi. Boş bir anını yakalayıp omuzlarından tuttum ve kendimden ayırdım. Gerçekten de ağlıyordu.

Yanaklarından süzülen gözyaşlarını narince silerken, "Ağlama," dedim. Ben yanaklarında ki yaşları silerken, o da gözlerinde ki yaşları silmeye başladı. Yaşları tamamen yok ettikten sonra ellerimi avuçlarının içine alıp, "Seni çok seviyorum," dedi.

"Ben de seni çok seviyorum," dedim ve ayağa kalktım. Emre de peşimden kalktı. El ele tutuşup hastaneye doğru yürümeye başladık.

*****
Öykü Keser...

Yeni HayatWhere stories live. Discover now