Bölüm 19

13.8K 571 133
                                    

Ne demek sevgililerimiz ya? Niye böyle bir şey dedi ki?

Berk aniden beni elimden tuttu ve ayağa kaldırdı. Ellerimizi birbirine kenetledi ve sanki kızların gözlerine sokmak istiyormuş gibi sallamaya başladı.

"Bakın, bu eller varya bu eller. Hiçbir zaman ayrılmayacak. Ve ayrı..." Berk cümlesini bitiremeden Emre araya girdi ve tıpkı Berk'in bana yaptığı gibi, Derin'i ayağa kaldırdı ve ellerini birbirine kenetledi. "Ve ayrıca bu kızlardan herhangi birine bir şey yapar..." Emre de cümlesini bitiremeden Yusuf, Yeşim'i belinden tutup kaldırdı ve, "Herhangi birine bir şey yaparsanız karşınızda bizi bulursunuz," dedi.

Biz kızlarla hiçbir şey söylemiyor, sadece öyle olanı biteni izliyorduk.

Berk, Emre ve Yusuf hepsi aynı anda, "Gidiyoruz," dediler ve bizi sürüklemeye başladılar.

Merdivenlerden aşağı inerken Berk'e "Berk bırak elimi! Annemler aşağı da," dedim biraz bağırarak.

Berk elimi bıraktı ama bu seferde kolumdan tuttu. Arkamızdan da Derin ve Yeşim'in "Ya bırak elimi," ya da, "Ne yapmaya çalışıyorsunuz?" dediklerini duyuyordum.

Salonun kapısına geldiğimiz de Berk, "Yağmur Teyze bizim bi' işimiz çıktı da, hemen gitmemiz gerekiyor," dedi.

"Peki çocuklar, görüşürüz," dedi annem. Teyzem de bize el salladı.

Evden çıktığımızda Berk'i durdurmaya çalıştım. Ama sadece çalıştım. O tabii ki durmadı.

Yusuflar'ın evine geldiğimizde annesi ve babası, "Hoş geldiniz çocuklar," dediler. Kısacık bir şekilde tanıştıktan sonra çocuklar sayesinde apar topar Yusuf'un odasına çıktık.

Odaya girer girmez kızlarla aynı anda, "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!?" diye bağırdık.

"Bakın, eğer duruma el atmasaydık çok üste çıkacaklardı," dedi Yusuf.

"Ya çıksınlar, ne olacak sanki? İlla bizi korumak istediyseniz, düzgün bir şekilde korusaydınız," dedi Yeşim.

"Düzgün bir şekilde nasıl mesela? Aklımıza ilk bu geldi," dedi Emre.

"Off," diyerek Berk'in yanına oturdum ve şakaklarımı ovuşturmaya başladım.

Derin, iç çekerek, "Tamam, bi' sakin olun ya. Bulacağız bir çözüm," dedi ve Emre'nin yanına oturdu. Yeşim hâlâ ayakta dikilmeye devam ettiği için Yusuf, Yeşim'i kolundan çekti ve yanına oturmasını sağladı.

"Bence direkt ayrılalım," dedim.

"İyi de ben ellerimiz hiç ayrılmayacak falan dedim. O nasıl olacak?" dedi Berk.

"Bence o sorun olmaz ya. Ama okulda hiç konuşmamız gerek," dedi Derin.

Hepsi şaşkın bir şekilde, "Ne?" dediler.

"Niye böyle bir tepki verdiniz ki? Altı üstü okulda konuşmayacağız," dedi Yeşim.

"Öyle olmaz ki. Hem Berk dedi ya ellerimiz hiç ayrılmayacak diye," dedi Yusuf.

Berk, parmağını Yusuf'a doğru uzatarak şıklatıp, "Kesinlikle katılıyorum," dedi.

"Aynen, bende katılıyorum," dedi Emre.

"Pekâlâ, o zaman geriye tek bir şey kalıyor," dedim. "Sevgili taklidi yapmak zorundayız."

"Yapacak başka bir şey yok gibi görünüyor," dedi Derin.

"Sevgili taklidi yapmasak, arkadaş gibi davransak?" dedi Yeşim.

"Herkes içinden geldiği gibi davransın," dedi Berk. Hepimiz Berk'i onayladık.

"Eee, madem bu sorunu da çözdük, şimdi ne yapıyoruz?" dedi Yusuf.

"Dışarı çıkalım hadi," dedi Yeşim.

"Hadi, çıkalım," dedi Yusuf.

Aşağı indiğimizde Yusuf'un, annesi ve babası yoktu. Derin, aklımdaki soruyu sorarak, "Annenle baban nerede?" dedi.

"Onlar şirket yemeğine gideceklerdi," diye cevapladı Yusuf.

Dışarı çıkıp, kızlarla önden yürümeye başladık. Yürürkende konuşmayı ihmal etmiyorduk.

"Sizce nasıl olacak? Hâlledebilecek miyiz?" dedi Derin.

"Yani, bence hâlledebiliriz. O kadar zor olacağını düşünmüyorum," dedim.

"Öykü'ye katılıyorum," dedi Yeşim.

Kızlarla konuşmaya devam ederken, bir anda kendimi havada, birinin omuzlarında buldum. Beklemediğim bir şey olduğu için biraz sesli bir şekilde bağırdım.

Kim olduğunu bildiğimden dolayı direkt, "Berk, Allah'ını seversen bi' rahat bırak beni ya," dedim kızgın olmayan bir şekilde bağırarak.

"Arkamızda Selinler olduğu için biraz zor," dedi Berk. Dediği yere baktığımda, yavaş adımlarla bizim olduğumuz yere doğru yürüdüklerini gördüm.

Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde Emre, Derin'in elini tutmuş, Yusuf da Yeşim'in omzuna kolunu koymuştu.

"Yol boyunca böyle mi gideceğiz?" dedim.

"Aynen öyle," dedi.

"Tamam, sen öyle istiyor olabilirsin ama indir artık beni," dedim.

"Ne o, omuzlarımda rahat değil misin?" Diye sordu Berk.

Kekeleyerek, "N-ne âlâkası var ya?" dedim.

"Memnunsun yani?" dedi.

"Of Berk. Ne kadar saçma sorular soruyorsun," dedim sorduğu sorudan kaçarak.

"Neyse," dedi. Sonra yanındaki Yusuf ve Emre'ye sessiz bir şekilde seslenerek, "Gittiler mi?" dedi.

Yusuf çaktırmadan arkasına baktığında, "Yoklar," dedi ve tekrar önüne döndü. Hepsi birbirinden ayrıldığı için Berk'e, "Hadi indir beni. Bak, gitmişler," dedim.

"Olmaz," dedi.

"Neden ama ya?" dedim sesimi biraz incelterek.

"Çok soru soruyorsun Öykü," dedi Berk sorduğum sorudan kaçarak.

"Tamam ya, tamam," dedim pes ederek.

Yaklaşık yarım saat kadar yürüdükten sonra artık yorulduğumuz için evlere gitmeye karar verdik. Eve dönüş yolunda zorda olsa Berk'i omuzlarından inmek için ikna ettim.

Diğerlerinin evleri, Berk'le benim evimin karşısında oldukları için onlar karşı kaldırıma geçtiler.

Yolda yürürken Berk, "Öykü, benim sana bir şey söylemem gerek," dedi.

"Söyle," dedim.

"Ben..." Berk cümlesini bitiremeden eve yaklaştığımız için annemin bağırma sesini duyduk.

"Çocuklar, hadi biraz hızlı olun," dedi.

"Başka zaman söylersin artık," dedim. O da anlayışla kafasını salladı.

Evin önüne geldiğimiz de annem, "Berk, oğlum sende gelde biraz oturalım," dedi. Berk kibar bir şekilde reddedi. Bana göz kırptıktan ve annemlerle vedalaştıktan sonra evine doğru yürümeye başladı.

"Anne ben odama çıkıyorum," dedim.

"Tamam kızım," dedi annem.

Odama çıkıp hemen pijamalarımı giydim ve yatağa girip telefonla oynamaya başladım.

Saat daha erken olmasına rağmen gözlerim kapanmaya başladı. Gözlerimi açık tutmaya zorlamadan, uykunun bedenimi ele geçirmesine izin verdim.

Yeni HayatWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu