Bölüm 42

7.1K 343 45
                                    

Emre Aslan...

Birden telefonun ardından korna ve çığlık sesleri duymamla yerimde zıpladım. Ayağa kalktım ve defalarca, "Alo," dedim. Düşündüğüm şey olamazdı değil mi? Gerçekten Berk'e araba çarpmış olamazdı.

Arkadan, "Ay ölüyor çocuk!", "Biri ambulans çağırsın!" gibi sesler duyuyordum.

Belki birisi duyar da bana bilgi verir diye korku içinde avazım çıktığı kadar bağırdım. "Biriniz bir şey söyleyin lan!"

Hışırtı sesi duyduktan sonra tanımadığım kalın bir erkek sesi kulaklarımı doldurdu. "Burada ki çocuğun arkadaşı mısınız?" Odada dönmeye başladım.

"Benim ulan, benim! Ne olduğunu söyle!" diye bağırdım.

Bağırmam üzerine telefondaki adam hiç istifini bozmadan, "Arkadaşına araba çarptı. Şimdi ambulans çağırdık. Birazdan burada olur," dedi. Koltuğun üzerinden ceketimi kapıp odadan çıktım. Hızla aşağı inerken annemin çalıştığı hastanenin adını verdim ve ambulansın oraya gitmesini söyledim. Annem evdeydi fakat yine de oraya gitmelerini istedim.

Yemek masasının üzerinden babamın arabasının anahtarını alıp evden çıktım. Annemle babam arka bahçede olduklarından dolayı sesimi duymamışlardı.

Telefonu kapatıp arabaya bindikten sonra yolda Yusuf'u aradım.

*****
Yusuf Cenk...

Yeşim'le beraber Derin'i eve bıraktıktan sonra bir parka gidip oturduk. Yaklaşık 10-15 dakikadır hiç konuşmadan birbirimize sımsıkı sarılmış, bankta oturuyorduk.

Romantik ortam birden telefonumun zil sesiyle bölündü. Yeşim'den istemeyerek ayrılıp telefonumu cebimden çıkardım ve kimin aradığına baktım. Emre arıyordu. Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma götürdüm. Emre alo dememe bile izin vermeden, "Berk kaza yapmış," dedi çatallaşmış sesiyle.

Hızla ayaklandım. "Ne diyorsun lan sen? Ne kazası?" Yeşim de benim gibi ayaklanmış, endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Araba..." diyebildi Emre sadece. Ardından bir şey söylememe bile izin vermeden sadece annesinin çalıştığı hastanaye gelmemi söyleyip telefonu kapattı.

Telefonu kulağımdan çekmemle, "Yusuf, ne oldu?" diye sordu Yeşim.

"Berk..." dedim ve sertçe yutkundum. "Berk'e araba çarpmış." Korku ve şaşkınlık içinde ellerini dudaklarına götürdü.

Yeşim'i kolundan tutup arabaya doğru sürükledim. Yeşim ön koltuğa otururken ben de sürücü koltuğuna oturdum. Arabayı çalıştırıp Emre'nin annesinin çalıştığı hastaneye doğru hızla sürmeye başladım.

*****
Hastaneye geldiğimizde ne ben, ne de Yeşim güvenliğin kollarına direnen bir Emre bulmayı bekliyorduk.

"Emre sakin ol," dedi güvenlik Emre'ye.

"Bırak lan!" diye bağırdı Emre. Bir yandan da ameliyathane olduğunu düşündüğüm yere girmeye çalışıyordu.

Hızla Emre ve güvenliğin yanına gittim. Emre'yi güvenliğin kollarından çekip sertçe sandalyeye oturttum.

"Kendine gel!" diye bağırdım. Güvenlik bize bakıyor olmalıydı ki, "Gerisini biz hallederiz, teşekkürler," dedi Yeşim. Oraya bakmıyordum fakat tok ayakkabı sesinden güvenliğin gittiğini anladım.

Emre sırtını sandalyeye, başını da duvara yasladı ve gözlerini kapattıp seslice ağlamaya başladı. Emre'yi ilk defa böyle görüyordum.

Yeni HayatWhere stories live. Discover now