⛸Bölüm 1⛸

992 38 242
                                    

Haziran ayının ortaları...

Moskova mevsimin yaz olmasına bile aldırmıyordu. Yine sert ve soğuk geçiyordu günler.

Buz patenini bırakalı 2 sene olmuştu neredeyse. Bu yıl son sınıftım ve mezun oluyordum. Hayatım yalnızca üniversiteden ibaretti artık. Tabi bu zamana kadar nasıl yaşayabildim, nasıl buralara kadar hiç düşmeden gelebildim onu da kendime soruyorum, ama ne yazık ki bir cevap alamıyorum.

Sahi nasıl yaşayabilmiştim pes etmeden?

Küçükken ağır travmalar yaşamıştım, en büyük tutkum buz patenini bırakmıştım. Daha doğrusu, son 2 yıldır geçirdiğim depresyondan kimsenin haberi yoktu ve ben yalnız başıma atlatıyordum. Aileme,arkadaşlarıma ve çevremdeki herkese usanmadan her şey yolundaymış gibi rol yapıyordum.

Sabah koşusuna çıkmıştım yine. Serin havada koşmak beni rahatlatıyordu. Kulağımda en sevdiğim müzikle koşarken dünyaya kulaklarımı tıkıyor ve biraz olsun zihnimdeki tüm sisli düşüncelerden uzaklaşıyordum.

History Makers

Bu şarkıyı maç öncesi motive olmak için ne çok dinlerdim. Birden anılarım depreşmişti.

Tüm enerjimi koşuya vermiştim. Çünkü kendimi bir şeylerle oyaladığım sürece delirmekten alıkonabiliyordum.

Koşuyu bitirdikten sonra havluyu boynuma sardım ve evin yolunu tuttum. Yolda yürürken telefonumun ekranını açıp saate baktım. 09.30 olmuştu. Annem ve babam bu saatte çoktan işe gitmiş olmalıydılar. Henüz yıllık izin alamadıkları için Temmuz'un ilk haftasına kadar hafta sonları da dahil çalışmak zorundaydılar.

Ben de part-time çalışabileceğim bir iş arıyordum. Kendi harçlığımı çıkarabilmek adına çalışmam gerekiyordu...

Evin önüne geldiğimde anahtarı çevirip içeri girdim. Ayakkabılarımı çıkardım ve seslendim

''Ben geldim!''

Beni duymamıştı. Kesin yine kanepede sızıp kalmıştı. Hırsla salona yürüdüm. Tam tahmin ettiğim gibiydi. Tanrı bilir akşamdan kalmaydı.

Birkaç kez dürtüp seslendim

''Otabek! Hoo!''

Kaç kez dürttüm uyanmadı. Baş belası. Onu nasıl uyandıracağımı biliyordum. Mutfaktan çatalı kapıp geldim ve kalçasına bastırır bastırmaz sıçrayarak uyandım

''AHH! AUÇ! Hayvan acıttın! Öyle mi uyandırılır?''

''Kusura bakma kuzen, bana başka seçenek bırakmadın''

Dağılmış saçlarını parmaklarının arasından geçirdi

''Öff! Saat kaç?''

''09.30''

''Sızıp kalmışım ya''

''Kalırsın tabi. Bana bak! Dün gece yine nerede sürtüyordun sen?''

''Sana ne ya! İşine baksana'' dedi kolunu yüzüne kapatıp homurdanarak

''Ben biliyorum senin nerelerin tozunu aldığını. İşe gitmedin demi, Rus kızları tatlı geldi gittin yine onları eğlendirmek için harçlığını saçtın. Çünkü leş gibi içki kokuyorsun!''

''Atma! Ara patrona sor istersen. İşteydim o gün''

''Ahh nasıl da alışmışsın sen öyle dakika başı bir yalan uydurmaya? Babam duyarsa çalışmadığını seni direk Kazakistan'a postalar haberin olsun.''

''Dayıma bir şey söyleme''

''Yok ya! Gördüm seni Otabek. Arkadaşlarla kafede takılıyorduk, sonra köşedeki kitapçıya girerken seni gördüm. Yine motorsikletinin arkasında bir fıstık vardı. Pardon, yoksa iki fıstık mı demeliyim? Yoksa üç mü? Ya da dört. Belki beş'' derken meydan okur gibiydim ona

''Galina uzattın ama ha! Bokunu da çıkarma istersen!'' deyip doğruldu aniden

''Niye? Yalan mı? Akşam babama söyleyeceğim. Bekle sen. Bak bakalım kıyamet kopmuyor mu o zaman? Babam seni buraya itlik serserilik yap diye getirmedi değil mi?''

''Haa git söyle bakalım. Ama ben de bunu ifşa etmezsem tabi'' deyip koltuktaki yastıklardan birinin arkasından Viktor'un posterini çıkardı. O çok eski bir posterdi. Onu spor magazini dergisinde bulduğumda daha lisedeydim. Üzerine kalp ve öpücük emojileri çizmiştim.

Sinirlerim hoplamıştı. O an kuzenim demeden yolmak istedim. Arsızlığın bu kadarı da fazlaydı

''Bana bak! Nereden buldun onu? Odamı karıştırdın demi?''

''Hayır ortada bırakmışsın ileri zekalı kuzenim benim''

''Ver şunu bana!'' diye uzanırken geri çekti

''Hop! Öyle hemen değil. Seninle bir anlaşmaya varacağız. Sen dayıma birkaç defa yaptığım kaçamakları söylemezsen ben de senin Victor Nikiforov saplantını gizlerim. Nasıl fikir?''

''Sen var ya... Aklın ancak fitne fesata çalışır zaten. Tamam söylemeyeceğim. Ama bu son şansın Otabek. Yine işten kaytaracak olursan bu defa Kazakistan yolcususun ona göre''

''Anlaşıldı küçük hanım''

Posteri elinden sertçe çektim ve katladım

''Ha ayrıca, ne buluyorsun bu herifte bilmiyorum. Bana sorarsan hiç medet umma. Seni fark etmez bile''

''Niye fark etmeyecekmiş? Kız arkadaşın olmuyor diye kıskandığını bu kadar belli etmesen bari. Güldürüyorsun beni''

''Hayır salak. Adam gay belli ki. Hiçbir kadına yüz vermedi şimdiye''

Yüzüm kıpkırmızı kesildi. Sinir katsayım tavanı aşmak üzereydi. Patlamama ramak kalmıştı.

''Saçmalama! Nerenden uyduruyorsun bunları?''

''Aç gözünü diye söylüyorum üstün zeka. Bir defa bir kız arkadaşı oldu, onunla da ilişkisi 1 aydan fazla sürmedi. Herif gay belli ki. Özel hayatıyla ilgili sorulara cevap vermiyor baksana. Magazinciler kaç kez sordu''

Nedensiz yere Victor'un gay olduğu söylentisi kalbimi kırmıştı. Gözlerim dolmuş gibiydi

''Bu hikayeyi sen uydurdun. Gay falan değil o! Hem gay olsa bir kızla ilişkisi olmazdı. Saçmalığın alemi yok Otabek.''

''Ona nasıl bu kadar bağlandığını aklım almıyor doğrusu Galina. Ulaşamayacağını bile bile saplantı haline getirdin. Ben sana diyim psikolojine zarar''

''Allah aşkına sus Otabek! Sabah sabah ne moral bıraktın ne bir şey'' deyip arkamı döndüğüm gibi odama geçecektim ki arkamdan seslendi

''Nereye lan kahvaltı etmeyecek miyiz?''

''Zıkkımın kökünü ye. Bir zahmet kaldır şu kıçını da kendin hazırla. Ancak domuz gibi yatmasını bilirsin''

''Sen de odana kapanıp Victor'dan neden yüz bulamıyorum diye zırlamayı bilirsin''

''Kes sesini!''

Odamın kapısını sertçe kapattım ve yatağa kendimi attım. Biraz dinlenmek istedim. Daha sonra alacağım sıcak bir duş beni kendime getirirdi.

Aslında Otabek benim için ne kadar gıcık bir kuzen de olsa bir yerde haklıydı. Ablam öldüğünden beri psikolojik sorunlarım vardı. 3 yıl önce gittiğim psikoloğum anksiyete bozukluğu teşhisi koydu. Onun üstüne bir de thantophobia. Hayatımı ilaçlarla düzene sokmuştum resmen. Belki ailemde, arkadaşlarımda hissedemediğim sevgiyi, ulaşamadığım bir adamın kalbinde arıyordum...

İlham varken yazmak istedim.

Umarım beğenmişsinizdir.

Okunma sayısına göre yb atacağım bilginize

Yüreğimin Ezberi - Victor Nikiforov x OC [DEVAM ETMEYECEK]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin