14.Bölüm

18 7 2
                                    

Londra'ya gelişimden farklı şekilde,bu sefer ekonomi bölümünde uçak koltuğundaydım. Yanımda Hale vardı,ve ilk kez gördüğüm koltuğun arkasına bağlı tabletten film izliyordum.

"Şu teknoloji harika bir şey,baksana şu filme" dedim. Hale gözlerini devirdi. "İki saattir şunun teknoloji harikası olduğundan bahsediyorsun Pınar,bir sus"

Yüzümü buruşturup filmi izledim. Komedi filmiydi,daha çok küçükken sinemada animasyon filmi izlemiştim. Sanırım en son beş yaşındayken.

"Yanlız bak bu televizyon kanallarını felan da çekiyor" dedim Hale'yi dürterek. Derin bir nefes alıp verdi.

"Aman be!" dedim. "Yaptığım her şey saçma sana göre"

Kulaklığı çıkarıp bana döndü. "Sus artık"

Filmi kaldığım yerden izlemeye devam ettim. Bu icat sinema gibi değildi,hoşuma giden yeri defalarca kez heri sarıp izleyebiliyordum.

Filmin son dakikalarındayken,hostes yanımıza geldi. Yanında tepsiye benzer bir masa,dört çeşit içecek,farklı atıştırmalıklar vardı. Kola ve birkaç kek alıp yemeye başladım.

"Bütün tepsiyi alsaydın ya onlar az olmuş" dedi Hale. Bende güldüm.

"Sen neden almadın?"

"Burada verilenler zehirli" dedi. Yüzümü buruşturup ağzımdaki kek parçasını çıkardım.

"Şaka yaptım gerizekalı,öyle olsa senin de almana izin vermezdim"

Sinirle yüzüne baktım. Allah'tan birkaç paket daha kek vardı.

Birkaç saat sonra..

"Welcome to Turkey!" diye ön koltuklardan birinin bağırmasıyla uyandım. İstanbul'a sonunda dönmüştük,Londra'da alt tarafı birkaç gün geçirmiştim ve ülkemi yinede özlemiştim.

Biraz kendime gelip uçaktan indim,valizi alıp havaalına doğru yürüdüm. Hale ile. Uçak tamamen boşaldığında uçuş pistinden çektiler.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Emine Hanım'ı bulmamız gerekiyor" derken uzaktan bize ıslık çalan Akça Ablayı gördüm. İkimiz de onun yanına doğru gittik.

"Merha-" derken beni görünce ufak bir şaşkınlığa uğradı. "Sen şey değil miydin?"

"Pınar Zeynep" dedim gülerek. "Kafede gördüğün kız"

Error vermiş yüz ifadesi şaşkınlığını anlatıyordu. "Burada ne işim olduğunu daha sonra anlatacağım. Aşırı uzun hikaye"

"Sen bilirsin" dedi gülerek. "Sen de  hoşgeldin Hale'cim"

"Hoş buldum"

Akça Ablanın arabasına binip villaya doğru yol aldık. Doğru düzgün tanımadığım insanların evinde yaşayacak olmam ne kadar doğru bilmiyordum, ama onlar bunu kabul etmişti ve umrumda değildi.

"Londra nasıl geçti?"

"Berbat" dedim. "Hiçbir şey yapmadık diyebilirim,gerçekten hayatımızdan bir hafta çalındı." İkisi de güldüler. Villa anladığım kadarıyla cidden uzaktaydı,uzun yol almanın sonunda hâlâ varamıyorduk.

"Bence güzel bir deneyim sizin için"

"Bencede" dedi Hale. "Pınar İngilizce seviyesinin yerlerde olmasından dolayı da sevmedi pek"

"He sen çok akıcısın ya"

"En azından İngilizce bayrak şiiri okumadım"

"Ne" deyip kahkaha attı Akça Abla. "Pınar'cım lütfen tekrar okur musun,çok merak ediyorum"

Gizemli AdresWhere stories live. Discover now