5.Bölüm

25 10 5
                                    

Büyük ihtimalle en uzun bölümlerden biri bu olacak ^_^
...

Neden bunu demiştim bilmiyordum ama, Hale'nin annesini bulmak istiyordum. Tek yeteneğim çizmekti,tabi onda da pek iyi değildim ama idare ederdi işte.

"Anneni betimler misin biraz?"

"Böyle aynı ben. Saçları kahverengi, yeşil gözleri var,boyu uzun değil normal boyda. Aynı zamanda çok zayıf"

O anlatırken bende kalemi almış ve defterin en arka sayfasına elimden geldiğince tarif ettiklerini çizmiştim. Çizdiğim kişi anlattıklarına birebir uyuyordu ama benzemiş miydi bilmiyorum.

"Oldu mu?" dedim resmi ona çevirerek.

"Hmm...Aslında bayağı iyi çizmişsin ama şu göz rengi biraz daha belirgin olmalı. Bir de şuralar..."diyip birkaç düzeltme yaptı.

"Şimdi benzedi mi?"

"Yani benzedi ama 'tam aynısı oldu' felan diyemem. Ancak bu resim sayesinde bulmamız daha kolay olacak"

Yere oturup ona birkaç şey dedim. Biriyle dertleşmeye gerçekten ihtiyacım vardı.

"Baksana,şuan peşinde olduğumuz kaç tane şey var?"dedim. Konuşmasına fırsat vermeden devam ettim."Bir,bu Eroğlu ailesinin olayı. İki,burada gizlice yaşamamız. Üç,bu kitap.Dört,anneni bulmaya çalışmamız.. Umarım her şey düzene girer"

"Umarım" dedi. Yüzüne dikkatli baktığımda cidden umutlu olduğunu gördüm. Annesini hemen bulmak istiyordum.

"Annen genelde nerelerde ne yapar?" dedim. "Evimize gidebilirsek bir şekilde,genelde orada olur"

Annesi Hale'yi terk etmişti. Açık ve netti. Ümidi kesmiştik,daha şimdiden. Yere oturup düşünmeye başladı. Benim aklım ise hala iki aile arası intikam meselesindeydi.

"Buldum!" yerinden zıplayarak kalktı.

"Neyi buldun?"

"Koş" dedi ve elimden tutup koşmaya başladı. "Emine Hanım duyacak" diye defalarca fısıldasam da umursamadı.

Villadan koşarak çıktık ve bir ara sokağa girdi. İkimiz de en son hızda uçuyorduk resmen.

"Nereye gidiyoruz?"

"Söyleyeceğim. Şimdi sadece koş" dedi. İkimiz de nefes nefese kalmıştık ama yine de koşmaya devam ediyorduk.

Hava yavaştan kararıyordu. Biz hâlâ son sürat koşuyorduk ve neden olduğunu bilmiyordum.

Hale'nin elini tutup ağaca doğru tuttum. Onu ilk gördüğüm zaman onun beni korumak için binanın arkasına ittiği gibi.

"Artık anlat" dedim. Yorgunluk içinde ikimiz de ağacın dibinde yere düştük. "Annemin hep gittiği bir park var. Ama çok uzak,orada değilse bir şey bilmiyorum"

"Bir de olmuyormuş"

"Olur"

"Yanlız Hale" dedim yerimde doğrularak "Baksana hava kararıyor,gece nerede kalacağız?"

"Buraları avucumun içi gibi bilirim. Yaniii..." dedi düşünür gibi ve etrafa göz gezdirmeye başladı.

"Komşunun arabasında!"

"Ne?"

Eliyle kırmızı bir arabayı işaret etti. "Komşumuzun arabası. Annemle çok samimi biri, arabanın anahtarının nerede olduğunu biliyorum. Posta kutusunda!"

"Apartmandan biri bizi görürse kuşkullanabilir"

"Yalan söyleriz"

"Peki komşunuz fark etmez mi?"

"Sabah yedide işe gitmek için arabayla iki mahalle öteye gidiyor. Annemin gideceği parka daha yakın hem."

"Ya akşam arabayı kontrol ederse?"

"Sende ne soru sordun be Pınar"

"Off tamam"

Hava iyice kararıyordu. Dışarıda kimsecikler yoktu. Hale eliyle gel işareti yaptı ve onu takip ettim. Arabanın önündeki apartmana girdik. Eski bir binaya benziyordu,beş katlı ve çok tenha bir yerdi. Apartmanın giriş kapısındaki kilit yıpranmış olduğu için ittirerek rahatça açabildik. Lanetli evi andıracak şekilde gıcırdayarak açılsa da, apartman sakinlerinin buna alışkın olduğundan emindik.

"Posta kutusu nerede biliyor musun?" dedim fısıldarak. Kafasını salladı. Benim ilk bakışta depo sandığım odanın kapısını ittirerek açtığında posta kutusularının olduğu odaya geldi.

"Daire numarası kaçtı ya?" dedi elini çenesine koyup. Bir off çektim,bütün posta kutularını kontrol ettik. Sonunda bir araba anahtarı bulmuştuk.

"Bu olduğundan kesin emin misin?"

"Evet"

"Ama Hale mesela belki artık posta kutusuna koymuyordur, başkası koyuyordur. Yada taşınmıştır"

"Bu ağır tesadüf olurdu." dedi ve aşağılayıcı bakışlar ile konuşmaya devam etti "Kırk yedi yaşında adam, hayatı burada geçmiş. Neden taşınsın ki?"

"İhtimalleri düşünüyorum." Bazen fazla pinpirikli olsam da,takıntılıydım.

Arabayı anahtarla açtığımızda kalbim acayip hızlı atmaya başladı. Kendimi hırsız gibi hissetmeye başlamıştım.

İçimde tarif etmemin zor olacağı bir his vardı. Başımıza her an birşey gelebilirdi ve ben daha doğru dürüst tanımadığım bir kızla belki hayatımı değiştirecek maceralara atılıyordum. Onun hâlâ tuzak olma ihtimali vardı,söylediği herşey yalan olabilirdi. Veya biri bizi bulsa beni siper edebilirdi. Sonuçta ortada kendimi savunmam için hiçbir şey yoktu.

Hale inanılmaz zeki biriydi. Sanırım bu planlar kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Filmlerde bile gerim gerim gerilerek izleyeceğim sahneleri şuan bizzat yaşıyordum.

Arabanın bagajını açıp ikimiz de girdik. Sığmamız zor olmamıştı,bagajda iki büyük çanta vardı ve bunları yastık olarak kullanabilirdik.

"İçinde yiyecek olabilir belki. Ben çok acıktım" dedi Hale.

"Hale!" dedim. Demek istediğimi anlaması için. Kafasını sinirle salladı ve "Arabaya kadar girdik,çantayı almamız mı sorun?"

"Hale!"

"Pınar,gerçekten bu tavırlarından bıktım."

"Hale,aileme küçükken söz verdim. Ben değişmek istemiyorum"

"Değiş diyen mi var?"

Çantayı alıp içini açtı. Sadece bir bisküvi paketi bulabildik. Paketi açtığı gibi bana uzattı. Bu hareketine az da olsa şaşırmıştım, beklemezdim.

Düşündüğüm kadar sert ve gizemli bir kız olmayabilirdi. Tuttuğunu koparan biri olduğu kesindi. Yeri geldiğinde kibar,yeri geldiğinde sertti. Ama kesin olan şey vardı ki,inanılmaz zekiydi.

"Burada gece kalabiliriz" dedim.

"Zaten öyle yapacağız"

İkimiz de çantaları yastık olarak kullanıp yattık. Hale uyuduktan sonra ona baktım,melek arkadaşım..

"İyiki varsın,iyi geceler Hale" diye fısıldadım. Uyuduğu için duymuyor olsa da..

Gizemli AdresWhere stories live. Discover now