10.Bölüm

21 7 5
                                    

Villanın önüne varmıştık ve dünyanın en gereksiz iki günü sonunda elimiz boş dönmüştük. Belki biraz Polyanna olabilir ve bu günlerin Hale'yi daha iyi tanımama ve hayatıma macera katmama vesile olduğuna kendimi inandırıp mutlu olabilirdim ama şuan için imkansızdı.

"Ne gündü ama.." dedi. Bense cevap vermedim,yorgunluğumdan olsa gerek villanın önünde yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Kimseye görünmeden mutfağa girer girmez kendimi yere attım,ayaklarım inanılmaz ağrıyordu.

Saat akşam üstüydü ve Hale ile ikimiz de uyuyakaldık

..
Gece yarısı uyandığımda gayet enerjiktim ama Hale hâlâ uyuyordu. Gizlice kaldığımız odadan çıkıp mutfağa geldiğimde önümdeki aynadan göz altlarımın mosmor olduğunu gördüm.

Ev ahalisinin uyuduğundan emindim,duvardaki dijital saate bakarak saatin iki olduğunu anlamıştım.

Yavaş adımlarla koridora geldim.Küçüklüğümde annem kuaförde beklerken bana dergileri okurdu,o günlerden birinde dergiden bu saatlerin derin uyku saatleri olduğunu öğrenmiştim. Evi biraz gezmek istiyordum çünkü burası gerçekten çok büyüktü.

Mutfağın hemen yanındaki odaya girdim,burası gördüğümde kapalıydı ama şimdi kapısı aralıktı.

Ağır çekimde adımlar atarak kapının koluna dokunmamla içeriden kağıtların kurcalanma sesi gelmesi bir oldu. Hayal edersiniz ki,bir salise içinde direk duvarda saklanan pozisyonu aldım.

"Bundan emin misin?" içeriden gelen sesini daha önce duymadığım bir kadındı. Fazla fısıltılı konuştukları için çaktırmadan biraz daha yaklaştım.

"Eminim Seren,yedi aydır kızın evimizde yaşıyor. Kendini fark ettirmemek konusunda fazla başarılı,kaç kez hırsız olduğunu sandım." Bunu söyleyen Emine Hanım'dı. Ve Hale'den bahsediyorlardı,merakla biraz daha dinledim.

"Benimle Londra'ya gelmesinin ne kadar tehlikeli olduğunu öğrenince burayı tercih ederdi. Lütfen.."

"En başından beri bunu düşünüyorum Seren'cim. Ama.." durdu. "Burası normal bir ev olsa inanın laf etmezdim,biliyorsun ki..."

"Biliyorum biliyorum" diye sözünü kesti. "Kaya ailesi ile aranızda olan milyon tane olayın izleri var"

Kağıt kırıştırma sesleri gelmeye devam etti. "Ayrıca bunları bana neden getirdin?" diye sordu Emine Hanım.

"Hale'ye destek olmanız için. Bu küçüklüğünden beri onun yazıp çizdikleri,ona bu konuda yardımcı olmanızı rica edecektim ama siz burada kalmasını bile istemiyorken bunu diyemem"

"Kendimi vicdansız biri gibi hissettim"

"Kesinlikle değilsiniz Emine Hanım." dedi adını şuan öğrendiğim Hale'nin annesi olan Seren Teyze. "Annem sizinle çocukluk arkadaşıydı,rahmetli. Size her zaman güvenmem gerektiğinden bahseder dururdu. Hatta işsiz kaldığımı size söylediğimde hiç düşünmeden beni işe aldınız,masraflarımı karşıladınız. Size minnettarım,işimi tam yapamadığım için kovdunuz,bunu kim olsa yapardı. Hatta sizinle yaptığımız anlaşmada burada tek benim kalmama izin vermiştiniz,ihanet edip kızımı da getirdim ama anlayışla karşıladınız. Kızımın biraz daha kalması için yine size yalvardım ve bunu da kabul ettiniz,tek suçlu varsa o da benim"

Emine Hanım imalı bir gülüşle cevapladı. "Teşekkürler Seren,annenin hatrına herşey"

"Ancak.."diye devam etti Emine Hanım."O kızın burada daha fazla kalmasını istemiyorum,yarın sabah seninle Londra'ya gitmeli,hatta istersen sana para da vereyim. Londra'daki evini döşeyeyim,Hale'ye okul da ayarlayayım. Bak cidden olur,ama burada kalması onun için sıkıntı"

"Neden sıkıntı?" diye sordu Seren Teyze. Benim de merak ettiğim buydu.

"Kaya ailesiyle geçmişten kalan kan davası var aramızda. Tarihe Eroğlu vs Kaya ailesi diye geçmesi gereken bir savaş bile denebilir. Benim yeğenim bile hiç alakası olmamasına rağmen bulaştı bu işe,saçma gelebilir ama gerçekten. Kardeşim,kuzenlerim,yeğenim ve daha kim varsa benim sayemde bulaştılar. Ailem bunu çözmeliydi yıllar öncesinde,olmadı. Kısacası Hale'nin hiçbir şey bilmesini istemiyorum. Onun annesi sensin ve hep öyle kal,burada geçirdiği zamanlar da hayatında kirli bir anı olarak olsun bitsin."

"Haklısınız ama.."

"Seren daha fazla konuşmaya gerek yok. O seninle yarın Londra'ya geliyor,nokta"

"Ama bakın.."

"Aması maması yok,hatır için yapmadığım şey kalmadı. Benden bu kadar,yarın ilk uçakla dönersiniz"

Koridordan hızlı adımlarla mutfağa gidip yere çöktüm. Şok olmuştum,Hale boşuna saklanıyordu ve bildiği çoğu şey yanlıştı.

Uyuyordu,ona bakarak istemsizce gözümden akan yaşları sildim. Yarın Londra'ya gidecekti ve bunu istemiyordum.

Uçağa sızsam mı? Aklıma gelen en mantıklı şey buydu. Daha önce doğru düzgün arkadaşım olmadı,çünkü ailem hep fazla koruyucuydu. Onların istemediği kişilerle muhatap olamadım,okula gitmedim ve sokakta durup saatlerce oyun oynayan kişilerden olamadım. Aileme hep 'Ya bende sokağa çıkmak istiyorum' diye dünyanın en gereksiz atarını yapardım ve sonuç olarak yıllarca sokakta yaşadım. Bu da kaderin bana 'Şimdi istediğini aldın' deme şekliydi sanırım.

Hale,üç gündür tanıyor olmama rağmen şimdiden güvendiğim insan,şimdiden harika bir dost olduğunu kavrayabildiğim insan,sorsa bütün sırlarımı şüphelenmeden verebileceğim insan.

Aklıma geldi,o an.

10 yıl önce..

"Baba" dedim. "Neden bana her gece aynı masalı anlatıyorsun?"

"Küçüklüğümde babannen böyle yapardı,her kelimesini ezbere bilirim." deyip elinde tuttuğu kitabı bana uzattı.

"Kitabın yeni basımları çıkmasına rağmen asla almadım. Deden bana bunu senin yaşındayken vermişti,manevi değeri var"

"Manevi ne demek baba?"

"Özel olması,değerli olması"

Başımı salladım. Küçücük avuçlarımda kitabı tutup baktım. Üzerinde yazanları anlamıyordum ama sayfada yazanları ezbere biliyordum.

"Burada ne yazıyor?" diye sordum.

"Bakkal amca ve yan binadaki kuaför sana seneye okuma yazma öğreteceğini söylemişti,unuttun mu?"

"Aa evet,hatta ilk şart olarak bu kitabı bizzat onlara okumamı istemişlerdi. Hatta takılmadan okursam kuaför amca her gittiğimde yediğim çikolatadan bana bir sürü alacaktı"

Gülümsedi. Elimde tuttuğum kitabı tam tutamadığım için parmaklarımı düzeltti. "Bana bir söz ver kızım" dedi. Başımı tamamen ona çevirdim.

"Bu kitabı sana ilk okuduğumda ezberlemek istediğini söyledin ve ezberledin..

Hep böyle ol,gerçekten bir şey istersen yap.

Tehlikeli de olsa,tuttuğunu kopar..."

****

Bakışlarımı Hale'den ayırıp önümdeki camdan gökyüzünü izledim.

"Söz veriyorum baba" diye fısıldadım. Şuan beni izlediğini biliyordum.

Hale'yi kaybetmeyeceğim..

Gizemli AdresWhere stories live. Discover now