13.Bölüm

15 7 2
                                    

Ben yaklaştıkça o geri gitti. Işık bir anda söndü ve ayak sesleri duydum. Gitmişti,kötü niyetli biri miydi o? Yoksa sıradan bir vatandaş mı,hiçbirini bilmiyorum. Ah Pınar Zeynep,ne işin var Londra'da?

Şok ve korkuyla durduğum ağacın dibinde yere çöküp etrafı izledim. Ağustos böceklerinin sesi geliyordu,bu biraz daha Türkiye'den uzak olmadığımı hissettirdi. Ne kadar hiç susmayan sinir bozucu sesler çıkarsalar da,Türkiye'de de bu sesleri hep duyduğumuz için olmayınca eksiklik var oluyordu.

Şuan annemle babam burada olsalar milyon tane laf ederek beni eve çıkarırlardı. Üstüm başım çamur olmuştu,ve çok üşüyordum. Yine de umrumda değil ben dokuz yıl sokakta yaşadım!

Soğuk dayanılmaz boyuta geldiğinde koşarak eve çıktım. Kapının önüne geldiğimde ceplerimi kontrol ettim. "Kahretsin!" diye mırıldandım. Anahtarı gömdüğüm yerde unutmuştum.

Asansörle yeniden aşağı indim ve anahtarı gömdüğüm yerden alıp eve girdim. Girer girmez karşımda Hale'yi görünce korkuyla irkildim.

"Gerizekalı,nereye gittin?"

"Asıl sen nereden çıktın?"

"Bir uyandım yoktun,sonra camdan baktım bana ışık tutuyordun. Ne kadar komik!"

"Işık mı tutuyordum?"

"O sen değil miydin?"

"Ben miydim?"

"Pınar,kendine gel!"

Bu gereksiz olayın büyümesini istemedim. "Evet bendim" deyip geçtim içeri. Ellerim kıpkırmızı olmuş ve diken battığı için biraz şişmişti. Hale bunu görünce sinirle gözlerime baktı. "Tebrikler gerizekalı, bir bu eksikti" dedi alkışlayarak. Sezen Teyze hâlâ içeride uyuyordu,biraz sessizdik o yüzden.

Yerinden kalkıp mutfaktan bir buz getirdi.

"Bu ne?"

"Buz" dedi gülerek. "Ne sandın ki?"

"Üç milimetre yemin ederim. Bu nasıl buz?"

Buzu bana verip dikenin üzerine koydu. Soğukluktan refleks olarak yüzümü buruşturdum. Buzu parmaklarımın ucunda tutup kanayan dudağımın da üzerine koydum. Bir saniye sonra yok oldu diyebilirim,küçücük buzdu sonuç olarak.

"Ne yaptın lan?"

"Hale küçücük buz verdin bana yutmuşum işte"

Tip tip baktı yüzüme,sonra oturduğu halıya yatıp ofladı. "Ne yaparsan yap"

Sinirlenip önümdeki yastığı ona uzattım. "İnsan bir soğuk bir şey getirmez mi?"diye seslendim. Kafasını 180 derecelik açıyla bana çevirip "Daha yeni taşındık.Hani yemeği bile sipariş ediyoruz ya,buzdan başka soğuk şey yok ondan Pınar'cım"

Yanımdaki diğer yastığı da ona fırlatıp dönerek uyuya kaldım.
....
4 gün sonra..

"Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü..
Kız kardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü..
Işık ışık,dalga dalga bayrağım...
Senin ışığında doğdum senin ış-"

"Kızım mal mısın sen?"diye mükemmel şiiri böldü Hale. Sinirle ona baktım,İstiklal Marşı ve Bayrak şiirinin önüne bir şey geçemezdi benim için.

"Ne var be?"

"Öğretmen bayrağımızı anlatmamızı istedi,şiir okumanı değil. Ayrıca farkındaysan orası bir kurs ve biz İngilizce öğrenmeye gidiyoruz,kimse Türkçe bilmiyor"

Gizemli AdresWhere stories live. Discover now