Bölüm 19

1.1K 65 0
                                    

♦️BOŞ YILDIZI DOLDURUP HİKAYEYE ÖYLE BAŞLASANIZ DİYORUM 🤩😅
Keyifli okumalar 💗

     Hastaneden çıktığımda aydınlanmıştım. Akın disosiyatif bellek kaybı geçirmiş olabilir.Travmanın sebep olduğu hafıza kaybı, zamanla kendiliğinden düzeliyormuş. Buna takviye olarak beyni besleyici, beynin kanlanmasını sağlayan ilaçların olduğunu da söyleyen nöroloji doktoru ayrıca, hafıza egzersizleri yapmak, bulmaca çözmek, gazete okumak, aktivitelere katılmak gibi faaliyetlerin de iyi geleceği tavsiyesinde bulundu.  Unutkanlığın önüne geçmek için ise ajanda tutması gibi yardımcı yöntemlerle de önlem alınabileceğini söyledi.
Evet bunu yapmam gerektiğini biliyorum ama Akın buna asla izin vermiyor ! Ne zaman yakınlaşsam benden kaçıyor sürekli. Arabaya kurulup onunla nasıl tek kalacağımı düşünmeye çalıştım , bana kim yardım eder ki ? Düşüncelerimin arasında Sinan var ama o da iyilik için karşılık isterse ... sıkıntıyla üfleyip plan yapmaktan vazgeçip direkt Akın'ın şirketine sürdüm arabayı .

     Kısa sürede şirkete vardım beni burada görünce deliye dönecek biliyorum fakat elimden başka bir şey gelmiyor. Danışmana gelip "Akı...şey pardon Cenk Kurt ile görüşecektim ." Diye sorduğumda karşımda oturan mavi gözlü sarışın kız keyifle bana gülümseyerek "İsminiz nedir acaba?"  "Cemre Mertoğlu." Dediğimde kız yüzündeki gülümsemeyi silmeden "Cemre hanım , Cenk bey şirketten 1 saat önce ayrıldı." Dediğinde keyfim kaçmıştı. "Nereye gittiğini söyledi mi?" Diye sorduğumda genç kız üzgünce yüzünü buruşturup "maalesef biz Cenk beyin nerede olduğunu bilmeyiz. " diye açıklama yaptığında sorduğum saçma soruyla kendime güldüm , bende patronum danışmana hiç nerede olduğumu söylemem ki . "Peki teşekkür ederim." Dedim ve şirketten ayrılırken "Cemre hanım?" Adımı söyleyen kişiyle duraksadım , karşımdaki adam okul projesinde tanıştığımız Ceo'du. Adamı tanımamla gülerek yanına yaklaşıp tokalaştım "Cemre hanım merhaba, hoş geldiniz." Diye gülerek bakan Daniel'a gülümseyip "hoş buldum . Cenk beyle görüşmeye geldim ama burada değilmiş." Diye keyifsizce konuştuğumda Daniel hayretle bana bakıp "randevu almadınız mı?" Diye sorduğunda başımı hayır anlamında salladığımda Daniel düşünceli bir ifadeyle yüzüme bakıp "önemli bir konu mu?" Diye sorduğunda istemsizce gülüp "evet ." Dediğimde Daniel sır verirmiş gibi bana eğilip "benden duymuş olma ama Beykoz'da ki dağ evine gitti." Dediğinde minnetle yüzüne bakıp "teşekkür ederim Daniel bey." Sesimindeki mutluluğu fark etmemek imkansız "ben size adresi mesaj yoluyla atarım. Numaranız ben de var ." Diyerek göz kırpan adama sarılıp sevinçten bağırmak istiyorum. "Çok teşekkür ederim." Dedim ve uçarak arabama bindim bundan daha iyi bir fırsat bulamazdım.

•••

Tam tamına 3 saattir yoldaydım , yol bitmek bilmemişti ama Daniel'ın attığı konuma göre o dağ evinin tam önündeydim. İki katlı küçük , ahşaptan yapılmış villaydı , evin etrafını sararan yeşillikler insanı ferahlatıyordu. Uzun süredir yolda olduğumdan hava iyice kararmıştı tek dileğim Akın'ın hâlâ bu evde olması yoksa tüm hayallerim sönecek. Daha fazla oyalanmadan eve yavaş adımlarla ilerlediğimde tek bir odanın penceresinde yanan ışığı görünce sevinçle soludum , neyse ki hâlâ evde... ikisi de evde olmasın? Off canım nasıl da sıkıldı , bu ihtimali hiç düşünmemiştim bu tarz yerde tek ne yapar ki zaten kesin o kadında burada ! Canım sıkıldı durduk yere! Tüm olumsuzlukları göze alıp elimi kaldırıp kapıya uzatarak son kez derince soludum ve kapıyı sertçe tıklattım , biraz daha bekleyip tekrar çalmak için elimi kaldırdığım sırada kapı bir anda açıldığında elim havada kalmıştı , "Cemre ?" Hayretle bana bakan Akın'a gülerek baktım "Merhaba ." Dediğimde Akın'ın yüzü aniden gerildi "Yine mi sen !" Öfkeyle tıslayıp etrafına baktı , ben moralimi bozmadan hâlâ gülümsemeye devam ederek "ee içeri almayacak mısın?" Diye keyifle sorduğumda Akın öfkeyle soludu "Cemre inadıma mı böyle davranıyorsun ? Bizden uzak dur dedikçe sürekli dibimde bitmeden sıkıldım." Diye yüzüme bağırdığında ona karşı sinirli olmamak için sabırla sakinleşmesini bekledim , sustuğum için daha çok köpürmüştü "ne istiyorsun?"diye sorduğunda ses tonu yüksek değildi , bıkmıştı sadece "sadece seninle olmak istiyorum Akın , sürekli benden kaçıp bu şekilde öfkelenmen beni senden asla uzaklaştırmıyor anla." Usanmıştım artık , sürekli savaşan kişi olmaktan yorulmuştum . Akın yüzüme duygusuzca bakıp "Bana Akın diye hitap etmeden bıktım buradan hemen ayrıl , kafamı dinlemek için buraya geldim ama ...." cümlesini tamamlamadan yüzüme son kez bakıp "git ." Dedi ve kapıyı olduğu gibi yüzüme kapatmıştı. Şaşkınlıkla kapıya bakıp ne yapacağımı düşündüm , kapıyı tekrar çalıp açmasını bekledim ama yok nafile. Kapının dibine oturup yüksek sesle bağırarak "buradan asla ayrılmayacağım Akın. " diye bağırıp kollarımı bacaklarıma sarıp serin havadan kendimi korumaya çalıştım . Kapıda hiçbir şekilde bir kıpırdama yoktu. Bu adam ne kadar da inat ! Yüzümü göğe kaldırıp inceledim , tek bir bulut dahi yok ama hava serindi sanırım evin konumu yüksek olmasından dolayı bu kadar soğuk. Gözlerim arabama kaydığında orada bekleme fikri içimi kemirse de Akın içeri alacağı varsa da asla almazdı , bu saçma fikri aklımdan silip yüzümü yine kollarımın üzerine koyup insafa gelmesini bekledim.

HATA-2-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin