BTS'in Başı Türklerle Dertte 2

♉15.BBTD2♉

Çok sevgili yazarınızın hesabını ele geçirdim. Tüm kitaplarını siliyorum. Hadi bayyy...

ŞAKAAAAA

Benim bir suçum yok çünkü bu şakayı yapmamı yazarınız istedi. Söylediğine göre şakaları seviyomuşsunuz sjsjsh
Ben Zorlu Aşk (BTS) kitabının biricik yazarı burcuky111. Sevgili sapık yazarınızın öncelikle hepinize selamı var. Bu malûm kişi yani Nur hanım dün itibariyle Bursa'ya gitmiş bulunmakta. Bu yüzden artık o bölüm yayınlayamayacak. İnternet buldukça o yazacak ve ben de yayınlayacağım. Yorumlarınıza elimden geldiğince cevap vermeye çalışacağım. Herhangi bir sorunuz olduğunda ben buradayım. Selametle kalın🌹❤🤗

Sınırımız 301 sksnnz

ELİF

Dolaptan dondurmamı aldıktan sonra televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa geçtim ve kumandayı elime aldım. Şu birkaç gündür hem setten hem de Derya'nın başına gelenlerden dolayı acayip derecede yorgundum. Bir de bunun üzerine hala Jimin'in bir yerlerden çıkıp 'Ben geldim' demesini bekliyordum. Derin bir nefes alarak kumandayla televizyonu açtım ve rastgele bir kanalda durdum. Haberler başlamıştı. Kumandayı yanıma koydum ve dondurmamdan bir kaşık alarak izlemeye başladım.

"Ana haber bültenimize hoşgeldiniz sayın seyirciler. Evet, ilk haberimizle başlıyoruz. Yaklaşık 3 gündür Seul'ün Gangnam bölgesinde garip olaylar oluyor. Çevredeki sakinlerin anlattıklarına göre yüzü saçlarıyla kapalı bir kız hayaleti bir anda ortaya çıkıyor ve insanları korkutarak "Elli kuruş verin lan." diyor imiş. Gelin, haber muhabirimize bağlanalım ve bu haberin gerçekliğini kendi gözlerimizle görelim.

Dondurmamdan bir kaşık daha olarak bacaklarımı kendime çektim. Elli kuruş verin lan mı? Bu biraz şey gibiydi... Tanıdık? Ekranda muhabir göründüğünde onu izlemeye başladım.

"Evet sayın seyirciler, şu anda Gangnam bölgesindeyiz. Dün akşam olay tam olarak şu dükkanın önünde gerçekleşti. 23 yaşlarında olduğu tahmin edilen genç bir kızın hayaleti bir anda ortaya çıkarak müşterinin üzerine atlamış ve "Elli kuruş ver lan tırrek" diyerek müşterinin kulağını ısırmıştır. 60 yaşında olup ve korkudan bayılan adam şuan yoğun bakımda."

Bir anda çığlık sesi duyulduğunda muhabir ve kameraman hızla sesin geldiği yere doğru koşmaya başladılar. Bir anda karanlıktan kendilerine doğru 18-19 yaşlarında bir genç koşmaya başlamıştı. Muhabir nefes nefese kalan çocuğu durdurarak mikrofonu uzattı.

"O çığlık da neydi? Neden koşuyorsun?" sorusuyla birlikte çocuk koşarak geldiği yeri işaret etti. "O.o geli.yor." kekeleyerek konuşmasıyla muhabir heyecanla tekrar sordu. "Kim?!"

"50 kuruşçu hayaleet!!" çocuk yanlarından koşarak ayrıldığı sırada karanlığın içinden bir silüet göründü. Bir keko gibi yere çömelmiş ve hızla muhabire doğru koşuyordu. Çömeldiği halde nasıl bu kadar hızlı ilerlediği ise inanın açıklanamaz bir durumdu. Muhabirin çığlığıyla beraber kamera sağa sola sallandı ve bir anda kamera yere düşerek yayın sona erdi.

"Biraz önce muhabirimiz ve kameramanımıza ne olduğunu bilmiyorum ancak kanalımız bunun peşini bırakmayacak sayın seyirciler." haberin bitmesiyle beraber telefonum çalmıştı. Arayana baktım. Mr Mike.

"Alo?"

"Elif, şimdi ilk olarak bana bağırmamanı ve sakin olmanı istiyorum." dediğinde kaşlarımı çattım. "Peki, ne söyleyeceksin?"