Bölüm 32 - KARDEŞLERİN SAVAŞI 1

493 274 14
                                    

        Kılıcını çıkartıp yüz seviyesine kadar kaldırdı, başını sağına doğru çevirdiğinde Yazgan'ı hemen arkasında görmek ona huzur vermişti. Hemen önünde duran moloz parçalarının üzerine sıçrayarak yıkılmış Ay Kapısı'nın önüne doğru ilerlemeye başladı. Karanlığa doğru göz süzerken ufukta oluşan yıldırım üzerlerine gelen düşmanın kudretini ortaya çıkarmıştı.

        Kana susamış düşman ordusu ne kadar ürkütücü ve ihtişamlı görünse dahi Tanrı tereddüt bile etmeden kendini kapıdan dışarı attı. Hemen arkasında duran Yazgan da tereddüt etmeden kralın arkasından dışarı çıkmıştı.

        Açık alanda insanlardan daha çevik olan Kurt adamlara karşı pek şansları yoktu, onları kapının girişinde tutmak zorundaydı. Plan çok basit gibi görünse de etkili olacağı aşikardı. Balamir ve okçular düşmanı oklarla yavaşlatacak, diğerleri yaralı düşmanı kapının dışında tutacaktı.

        Kapının dışına yarım daire şeklinde bir hat oluşturdular, mızraklı piyadeler ön sırada diz çökmüş şekilde beklerken, onları aşanları tutmak için kılıçlı askerler hemen arkada duruyordu.

        Yağmur dökülecek kanları silmek için hazırda bekliyor o güne kadar görülmemiş bir hızda yağıyordu. Kurt ulumaları yankılanırken, arada cılız bir ses geliyor Balamir: "Fırlat!" diyor ve ekliyordu: "Ailen için, kral için fırlat!"

        Düşman ordusunda en önde diğerlerinden sıyrılıp gelmiş bir bozkurt askerlerin dikkatini çekmiş ve askerlerin bir çoğu karanlığın içinde uzun kılları ıslanmış, devasa cüssesi ile görenlere korku salıyordu.

        Henüz yirmi yaşında en ön safta duran genç piyade bozkurtu görünce kalbi göğsünden fırlayacakmış gibi hissetti, ölümü çoktan kabullenmiş olsa gerek iki eliyle sıkıca tuttuğu mızrağa başını yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Gözlerinden süzülen yaşlarla birlikte burnuna gelen kan ve çamur kokusunun arasında duyduğu seslerle gözlerini araladı.

        Hemen bir kaç metre önünde cansız yerde yatan bozkurta baktı. Üzerinde otuzdan fazla ok vardı, yol boyunca ayakta kalmaya çalışsa da sonunda dayanamamış ölmüştü. Genç piyade: "Ölüyorlar!" diyerek mırıldandı. O ana kadar onları öldürebileceklerine inanmamış, düşman gelecek ve bir çırpıda hepsini öldürecek diye düşünmüştü. Genç piyade tam olarak buna inanmıştı günlerdir.

        Bir tanesinin bile ölmesi kendine ve insanlara olan güvenini yerine getirmeye yetmişti. Başını kaldırıp ufka baktı, kalabalık düşman ordusu gelmek üzereydi. Elinde tuttuğu mızrağı tüm gücü ve inanç ile kavrayarak gözlerini kısarak üzerine koşturan bozkurtlara baktı.

        Tam da üzerine doğru gelen bozkurtu gözüne kestirmiş tüm odağı ile yeterince yaklaşmasını bekliyordu. Bozkurt genç piyadenin üzerine sıçradı, piyade mızrağı bozkurtun karnına var gücüyle sapladı. Havada süzülen bozkurt aldığı darbe ile dengesini yitirip yere doğru düşerken genç piyadeyi de kendine doğru çekmişti. Tüm gücü ile sapladığı mızrağı bırakmayan piyade öldürdüğü bozkurtla birlikte düşmanların arasına yuvarlanmıştı.

        Hemen arkada duran Yazgan genç piyadenin bozkurtlar tarafından parçalanmasını izlerken, üzerine gelen Kurt adamı farketti. Kurt adam Yazgan'a doğru koşarken, bir asker Kurt adamın bacağına mızrağını sapladı. Kurt adam hissettiği acı ile arkasını dönmüş askere pençe atmak isterken Yazgan Kurt adamın başına kılıcını sokmuştu bile. Yazgan kılıcını çektiğinde Kurt adamın bedeni yere yığıldı. Korkudan donup kalmış şaşkın bakışlarla Yazgan'a bakan adamın yüzü Kurt adamın kanı ile kaplanmıştı.

AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now