Ormandaki Dehşet 2

51 3 0
                                    

Korku ve dehşet içinde hiç durmadan koşarken, Gökçil yüzü örtülmüş olan Mayda'nın yüzünü açarak onu kontrol etti. Mayda'nın yüzünün sağ tarafı kızarmış, yüzünde bulunan kılcal damarlar ortaya çıkmıştı. "Dayan, dayan Mayda!" Diye bildi Gökçil duraksamadan koşarken. Koşmaktan nefessiz kalan Beyge kuru ağacın gövdesine tutunarak soluklanırken "Durumu nasıl?" Dedi.

Dizleri daha fazla dayanamayan Gökçil, küçük kızı yere bırakarak hemen başında diz çöktü. "Eğer birşey yapmazsak ölecek!" Beyge, "Ne yapabiliriz ki?" Diye yanıtladı. Gökçil kaybetmekten bıkmış, yorgun sesiyle "Yapılması gereken şeyi biliyorsun." Beyge hemen Gökçil'in yanına geldi. "Bunu yapamazsın!" Gökçil, "Yapacağım abla, onu kaybetmek istemiyorum." Dedi. Gözleri dolan Beyge sesi titreyerek, "Hayır olmaz, seni kaybedemem!" Dedi. Çenesi titreyen Gökçil susarak sağ kolunu açtı. "Dur!" Diyerek atıldı Beyge, "Ben yapacağım!" Gökçil başını sağa sola sallayarak, "Hayır abla, ben yapacağım!" Beyge bir süre Gökçil'i izledi, Gökçil titreyen kolunu Mayda'nın ağızına doğru uzatırken, "Bunu izlemeyeceğim." Diyerek geldikleri yöne doğru bir kaç adım attı.

Gökçil ürkek bir şekilde titreyen kolunu küçük kızın ağzına getirdi. Küçük kız haraketsiz öylece yatıyor, tepki vermiyordu. Kızın yüzünü izlerken birden gözleri kısıldı, Mayda'nın boynu dikkatini çekmişti. Küçük kızın boynunda kızarıklık artmış, göğsü morarmıştı. Zamanın kalmadığını düşünerek elini beline attı, kurt adamı öldürdüğü hançeri eline alarak bileğinin üzerine getirdi. Korku tüm bedenini ele geçirmiş, tüm vücudu titrerken artık yapması gerektiğini düşünerek bileğini kesti.

İlk damla Mayda'nın burnuna düştü, daha sonra dudakları ıslanmaya başladı. Zaman ilerledikçe damlalar şiddetini arttırmaya başladı, bir kısmı kızın yanağından yere doğru akarken bir kısmı ağzından içeriye tıpkı fidana verilen can suyu gibi yavaşça sızıyordu. Her geçen saniye küçük kızı ölüme biraz daha yaklaştırırken Gökçil umudunu kaybetmeye başlamıştı. Gözlerini kapattı, bir kaç damla yaş küçük kızın kirlenmiş yüzüne dökülürken Gökçil başaramadığını, küçük kızı kaybettiğini düşünerek yas tutmaya başladı.

Gökçil'in umutlarının bittiği yerde göz yaşlarının sıcaklığı ve kanının karşı konulamaz kokusuyla küçük kızın simsiyah olmuş gözleri tamamen açıldı. Derin nefesler alıp verirken ağlayan Gökçil gülümsemeye başlamıştı ki küçük kız Gökçil'in bileğini ısırarak kanını emmeye başladı. Bir süre kan emen küçük kız öksürükler eşliğinde ağzını çektiğinde çıkan seslere geri dönen Beyge ayakta olan biteni izliyordu. Gökçil donup kalmış öylece dururken Mayda'nın öksürükleri şiddetini arttırmaya başladı. Boğuluyor gibi boğazını tutan Mayda'nın nefes alamadığı her hâlinden belli oluyordu.

Mayda çığlık atmak için Gökçil'in kanıyla bezenmiş ağzını tamamen açmış olsada sesi çıkmıyordu. Ağzından koyu kırmızı kanlar gelmeye başladı, Gökçil ve Beyge kıpırdamadan küçük kızı izlerken Mayda'nın yüzü morardı. Güçsüz düşen küçük kızın bedeni daha fazla dayanamayarak yere yığıldı, tüm vücudundaki damarlar büyümüş ve sanki teninden dışarıya çıkmıştı. Gökçil, "Mayda!" Derken küçük kızın damarlarında akan siyah kanı görüyordu.

Kuru dal parçalarının kırılma sesiyle yayına ok takarak arkasını dönen Beyge gelen kurt adamları gördü. Beş kurt adam onları takip etmiş nihayetinde bulmuştu. İyi bir nişancı olan Beyge hızlı bir şekilde okunu fırlattı. Kurt adamlardan birinin göğsüne isabet almış olsa da kurt adamın kalın postunda sadece bir yara açmıştı. Hızlıca ikinci okunu gererek fırlatırken, "Gökçil!" Diye seslendi. Ok kurt adamın omzuna girmişti ki hızlıca üçüncü oku atar atmaz, "Gökçil!" Diye tekrarladı. Başını arkasına çevirdiğinde Gökçil, Mayda'nın yanına yığılmış haraketsiz bir şekilde yatıyordu.

AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora