TANRIDAN GELEN KIZ (2. KİTAP 1. BÖLÜM)

138 6 0
                                    


İki yüz on yedi yılının kış başıydı, bir kadına göre haylice uzun boyuyla ahşap evlerin arasında bulunan ancak iki insanın yan yana yürüyebileceği genişlikte toprak yolda yürüyordu. Kumral saçları sırtını okşarken serin rüzgar hafifçe saçlarını havaya savuruyor, buna pek aldırmadan yoluna devam ediyordu. Yarım ağız ince pembemsi dudaklarını çok açmadan bir şarkı mırıldanarak ilerlerken kahverengi gözleri evlerin çatılarında öğle yemeğini afiyetle yiyen güvercinleri kesiyordu. Buğday teni, soluk ışıkta dâhi canlı ve parlak görünüyor üzerinde yakut yeşili bir elbiseyle, kuzgun siyahı tavşan derisinden yapılmış ayakkabısı vardı. Sokağı kaplayan keskin balık kokusu Elinde tuttuğu kovadan geliyor, bu kokuya aşina olsa gerek aldırmadan hafif sekerek ilerliyor, yüzünü kaplayan sevinç sanki gök yüzüne yansımış gibi mavi kubbe tüm ışıltısı ile kuşları ve bulutları kucaklıyordu. Labirenti andıran dar sokakları bir bir geçmeye başladı sağa döndü sonra tekrar sağa sonra sola döndü karşısına yüzlü yaşlarını yaşayan tekin çıktı, saçları beyazlamış fakat gür, uzun bıyıkları ve sakalları kırlaşmaya başlamış, yüzünde ve anlında bir kaç kırışıklık peydahlanmıştı. kahverengi şalvarının sol dizinde beyaz bir kumaşla yama yapılmış beline siyah bir kuşak dolamıştı. Beyaz gömleği yeşil hırkanın altında kaybolurken ayağında yine kahverengi deri pabuçları vardı. Yarım ağız şarkı söylerken adama bir kafa selamı vererek gülümsedi. Tekin avucunun içini anlının arasına koyarak Beyge'nin selamını aldı. Adamı geçen Beyge kendi etrafında daire çizerek döndükten sonra sokağın tam ortasında duran ahşap evi parlayan gözlerle süzdü, kapısını açarak sevinç ve heyecan karışımı bir yüz ifadesiyle içeriye girdi.

Bir tane mumun aydınlatmaya çalıştığı fakat evin arka tarafına kadar uzanan holü aydınlatmaya yetmediği aşikardı. Hol evin sol tarafında bulunuyor sağ tarafta bulunan odaların kapıları buraya açılıyordu, yüzündeki aydınlık holün kasvetli karanlığını yararken ikinci odaya girdi. Sağ elinde tuttuğu balık kovasını kaldırarak, "Ben geldimmm." Ses tonu dünyanın en güzel melodisi gibiydi. Ev, ahşap ters v harfine benzeyen tavanla örtülmüştü, tavanın duvarla birleştiği yerde bir insan bedeninin yatay bir şekilde anca sığabileceği küçük daire şeklinde bir pencere vardı. Yine ahşaptan yapılmış yatağının üzerinde oturuyor, pencereden sızan güneş ışıkları esmer tenini parlatıyor, kahverengi gözleri çok uzaklara dalmış olacak Beyge'nin sesiyle İrkildi, başını kaldırdığında yüzünde beliren hoşnut gülümsemeyle "Hoş geldin kardeşim." Der demez ayağa kalkan Beyge, balık kovasına elini uzattı, "Ben gidip balıkları hazırlayayım, gelmesi yakındır." Derken çoktan kovayı almış odadan çıkmak üzereydi.

Güneş usulca ufukta kaybolurken küçük ahşap evin içinde telaşla karışık bir sevinç peydahlanmıştı. Bir yanda odun ateşinde balık kızarıyor öte yanda çorba yavaş yavaş pişiyordu. Gökçil, eskimiş ve odun isinden kararmış tavada bulunan balıkları çevirirken, Beyge eve gelirken mırıldandığı şarkıyı daha yüksek sesle söylemeye başladı. "#Toprak rengiydi gözleri, aşk saklıydı yüzünde. Giderken ırak diyarlara, gelirim dedi gelmedi. Kalbimdesin korkma, her gece rüyalarına gelirim dedi gelmedi. Güneş rengiydi saçları, ısıtırdı içimi. Kayboldum yokluğunda gelirim dedi gelmedi.#"

Güneşin yüzü yüce dağların zirvesinde kaybolmaya başladıkça eve sabırsızlıkla birlikte endişe kokusu yayılmaya başladı, neşe yüzlerinden silinmiş şarkı sözleri ruhlarının derinlerine saklanmıştı. Tüm yemekler hazır olduğunda iki kız sofraya oturma cesaretini bir türlü gösteremedi, gözleri kapıya hışımla bakarak onu delip geçiyordu. zamanla endişe yerini büsbütün hüzne bıraktı. Hüzün bütün evi himayesine aldığında evin içindeki kasvet yakıcı bir hal almıştı, balık ve çorba kokusu hüzünle bastırılmış, güneş Akhira'yı terk edeli saatler olmuştu. Yemekler yer sofrasında öylece dururken iki kız karşılıklı iki duvar dibinde duran yataklarının üstünde ürkek bir halde oturmuş gözlerini bir an olsun kapıdan ayırmadan suçlu çocuklar gibi sessizce bekliyordu.

AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now