Bölüm 24 - KARANLIK DİYAR

8.4K 743 39
                                    

      "Dur!" Dedi Ülgen, sesindeki özlem ve hasret  odadaki herkes tarafından hissedilmişti. Duraksayan Kayra Han, başı yere bakar vaziyette hafifçe sol tarafına doğru döndü. Ülgen sesindeki buğuyla: "Sana yeni kavuştum, böyle çekip gidemezsin!" dedi. Kayra Han bir adım daha attı.

      Aşula: "Bensiz gidemezsin ben de geliyorum." dedi. Kayra Han ona doğru sağ tarafından döndü. Araya giren Temir, kararlı bir ses tonuyla: "Bu yola beraber çıktık, TENGRİ'nin oğlu olman benim için hiçbir şey ifade etmiyor, sen hala benim ağabeyimsin!" dedi. Yazgan Kayra Han'ın yanına yürüdü, elini omzuna koydu: "Sana ödemem gereken bir can borcum var, sanırım şimdi ödeme vakti, ayrıca yerin yedi kat altında biraz daha duracak olursam kendimi öldüreceğim!" dedi. Yazgan'ın sözleri odadaki gerginliği dağıtmıştı, bir an için herkes gülümsedi.

      Odadaki kahkahaları Ülgen'in sesi susturdu: "Kaybedeceğin bir savaşa gidiyorsun kardeşim!" dedi. Kayra Han: "Onlar benim ırkım, ben onların lideriyim, gitmek zorundayım!" dedi. "Burada kalmalısınız, kalırsanız sizi koruruz eğer giderseniz sizi koruyamam!" dedi Ülgen. Yazgan öfke dolu bir şekilde: "Ne yani siz gelmiyor musunuz?" diye sordu. Ülgen: "Bu bizim savaşımız değil, halkımı böyle bir savaşa gönderemem!" dedi.

      Ülgen'in sözleri Kayra Han hariç herkesi sinirlendirmişti. Temir: "Hani kardeşin senin herşeyindi? Hani yıllarca onu aramıştın?" Ülgen sakin bir ses tonuyla: "Evet o benim herşeyim, yıllarca onu aradım fakat halkımı ölüme götüremem. Erlig ve Od her ne kadar kibirli ve kasvetli hatta nefret dolu olsalar bile onlar da benim kardeşim!" dedi.

      Odayı kaplayan derin sessizliği bozan yine Ülgen oldu: "Yüreğindeki intikam arzusu gözlerinden okunuyor genç insan, hepinizin arzularını görüyorum fakat bu savaş bizim savaşımız değil, kalırsanız sizi koruruz ama giderseniz yalnızsınız bu savaşta, hiçbir vampir bu savaşa katılmayacak!" dedi

      Odadaki herkes artık biliyordu, bu büyük savaşta tek başlarına kalmışlardı, üstelik Göksaray'da ne olup bittiğini hiçbiri bilmiyordu, şimdiye çoktan Göksaray düşmüş ve içinde yaşayan herkes ölmüş olabilirdi. Karşılarında bulunan bu amansız düşmanlarla nasıl baş edebilirlerdi ki başlarında bir kral olmadan?

      Çok geçmeden yola koyuldular, en yakın çıkış bir günlük mesafedeydi. Küçük Beyge'yi Ülgen'e emanet ettiler, Yazgan'ın hiç içine sinmese de küçük bir kız çocuğunu savaşa götüremeyeceğini biliyordu. Aslında küçük Temir'i de bırakmak istediler fakat küçük çocuğun ölüm arzusunun önüne geçmeyi başaramadılar.

      Kayra Han, Aşula, Yazgan, Temir ve Bartu ölüm yolculuğuna çıktıklarında yollarına çıkan vampirler onlara saygı gösterisinde bulunmak için ağlıyordu, bu ritüel Kayra Han ilk kaybolduğu zaman onun anısına Ülgen tarafından getirilmişti ve o günden sonra ölen her vampirin arkasından ve vampir ırkı için zor görevlere çıkan vampirler için yapılırdı.

      Vampirler TENGRİ'ye inanır ve Ülgen'i Tanrının oğlu vampir kral olarak bilirdi. Her güneş batışında TENGRİ'yi anmak için bulundukları yerden gökyüzüne bakar "verdiğin hayat için şükran duyuyorum" derlerdi. Daha sonra ayaklarını bastıkları toprağa bakar, "bizi koruduğun için minnettarız babamız Ülgen" derlerdi. Dini ibadetleri bu kadardı. Bunun dışında bu ibadeti; ölümde,  doğumda, aynı zamanda yemin ederken ve şahitlik yaparken de yaparlardı.

AKHİRA - Kıyamet Vakti (KİTAP OLDU)Where stories live. Discover now