19-Can Korkusu

2K 349 45
                                    

İş çıkışı tüm yorgunluğuna rağmen yıllar sonra nihayet bir işe yaradığını hissederek mutluydu Ayşem. Yüzünde gençlik yıllarından kalma gülüşünün farklı bir yansıması vardı. Yılların ışığını kıstığı ancak söndürmeye gücünün yetmediği gülüşü...

Murat siyah, mercedes, son model arabasında oturuyordu. Laf söz olur diye Ayşem'i fabrikanın önünden değil de sokağın başından alma kararı almıştı. Genç kadına sürpriz yapmak, kabul ederse yemeğe çıkarmak istiyordu. Aslında Ayşem bir an evvel boşansın istiyordu Murat. Dilediğince sevdiği kadının elini tutmak, o incinecek diye korkmadan Ayşem'i sevebilmek... Memleketine götürüp annesinin elini öptürmek istiyordu. Kardeşlerini, yeğenlerini görsün, Aylin onları kuzen bilip çocukluk anılarına Murat'ın ailesini de katsın istiyordu. Yıllar önce okumak, mühendis olmak için köyünden ayrılıp bir başına buraya gelmişti. Kardeşlerinin arasında en ufağıydı Murat. Annesinin tekne kazıntısıydı. Babasından kalma topraklarla ağabeyleri ilgileniyordu. Hepsinin bakması gereken aileleri, çocukları vardı. Murat ilkokul öğretmeninin 'bu çocuk okuyacak' diye yönlendirmesiyle daha ortaokul çağında yatılı okula gönderilmişti ve yıllarca ailesinden uzakta büyümüştü. Başta tatillerde gittiği baba ocağından sonraları yazın da çalışıp cep harçlığını çıkarmak için tamamen ayrı kalmıştı. Zaten babasını da küçük yaşta kaybetmişti. Sadece hapisten çıktığında, Ayşem'i tamamen kaybettiğini anladığı zaman her şeyden vazgeçip yılmış bir halde memleketine dönmüştü. Bir teselli bulma umuduyla annesinin dizinde ağladığı geceleri hatırladı bir an ve yerinde kıpırdanarak içeriye temiz hava girsin diye arabanın camını kolu çevirerek usul usul açtı. Ayşem'in iş arkadaşı olan bir kadınla sarılıp vedalaşarak yolun karşısına geçişini seyretti. Genç kadın Murat'ın geleceğini bilmediğinden kendisi tarafından izlendiğinin farkında değildi. Her zamanki gibi önüne bakarak yürüyordu. Bu manzarayı tarifsiz bir aşkla izledi. Onun o naif duruşu, gülüşü, çocukça merakları, kocaman yüreği... Bir insan başka bir insanı nasıl bu kadar çok sevebilirdi? Murat'ın sevdası yüreğinden taşıyordu.

Şimdilerde kendi işini kurmuştu, çevresindekilerin deyimiyle adam olmuştu Murat. Ancak Ayşem bir gün bile işini, parasını, malını sormamıştı. 'iyi misin? Bir derdin var mı? Her şey yolunda mı?' diye soruyordu onu görünce sadece. Murat da bunun Ayşem'in tokgözlülüğünden, edebinden, görgüsünden olduğunu biliyordu. Müteahhitlik yapmaya başlamıştı. Başta arsa sahipleri ile anlaşıp ortak iş yapmıştı. İki tane apartman dikmişti. Sonrasındaysa Allah yürü ya kulum demişti resmen. Bugünlerde herkes sobalı, bahçeli, müstakil evlerini satıp kaloriferli dairelere, apartmanlara taşınmak istiyordu. Murat da arsa sahipleriyle anlaşıp kat karşılığında eski evlerin olduğu arsalara apartman dikiyordu. Elbette başta çok zorlanmıştı. İnşaatta yattığı, işçilerle beraber çalıştığı, onlara ödeme yapmak için memleketi arayıp annesinin bileziklerini, ziynet eşyalarını sattırdığı günleri dün gibi hatırlıyordu. Fakat geçen yaz o bileziklerin tamamını yerine koymakla kalmamış bir de annesi için yayla evlerine tadilat yaptırmıştı. Yeni bir ev almayı ne kadar çok istese de kocasıyla yaşadığı, tüm çocuklarını doğurup büyüttüğü evi terk etmemekte kararlıydı annesi. Murat da hâlâ Ayşem'le buluştuğu eski bir duvara bile böylesine kıymet verirken bu isteğe saygı duyuyordu, çok iyi anlıyordu.

Zaman içerisinde kendisini, yaşadıklarını unutmak için dört elle sarıldığı işleri büyüttükçe Murat'ın aklına hep şu soru gelmişti. Bu hayatta kim için mal mülk edinecekti? İşlerine yoluna koymasıyla beraber özellikle son bir yıl içerisinde birçok ahbabı ona hayırlı kısmetler bulmuştu. Murat evlensin diye akrabaları, dostları, tanıdığı herkes defalarca ikna etmeye çalışmıştı onu. Ancak Murat hiçbir kadının böyle bir evliliği hak etmediğine inanıyordu. O her gece rüyalarında Ayşem'le buluşurken, ona kavuştuğunu görürken, bir gün ölüm döşeğinde sayıklayacağı adın onunki olacağını bu denli bilirken nasıl başka bir kadına kocalık yapabilirdi? Hakkını vererek sevemeyeceği, hayatının merkezine koyup baş tacı yapamayacağı bir kadınla aile kurarsa o kadına sadece refah içerisinde bir hayat sunabilirdi. Başta elbette bu koşulları kabul edecek, parası için Murat'la evlenecek birilerini bulabilirdi Murat fakat böyle bir kadın nasıl çocuklarına anne olacaktı? Ne öğretecekti o çocuklara? Aksini söylerse yalan olurdu, Murat baba olmayı elbette herkes gibi çok istiyordu. Fakat sırf baba olabilmek için, aile kurmak adına bir kadını seviyormuş gibi yapmak, belki ileride çocuklarımın annesi olunca severim demek onun gözünde riyakârlıktı. Ne kendini ne de karşısındaki insanı böyle bir esarete mahkûm edemezdi. O da bu sebeple yetim çocukları büyütme, memleketteki yeğenlerine bakma kararı almıştı. Ancak şimdi hayat karşısına Aylin'i çıkarmıştı. Ayşem'i ona yeniden bağışlanmıştı. Meğer bunca zaman işim onların yüzü suyu hürmetine rast gitmiş diye düşündü. Onların rızkını kazandığım için param bereketlenmiş.

SAKLI KALAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin