Bölüm 36

9K 750 90
                                    

Lütfen oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayınız . Özellikle, en baştan bu bölüme kadar tek seferde hikayeyi okuyan yani aramıza yeni katılan arkadaşların yorumlarını belirtmesini rica ediyorum.

"Allah'ım, ne yaptım ben?"

Genç kadın yatakta huzursuzca kıpırdandı. Elleri ile bedenini yokladı. Şu an aklına gelen şeyi yapmış olamazlardı, değil mi? Üzerinde ki örtüyü hafifçe kaldırıp baktığında, çarşaf temizdi. Derin bir nefes bıraktı. Evet, olmamıştı.

Odanın kapısı açılıp, Mert içeriye girdiğinde bedenini, az önce kaldırdığı örtü ile sardı. Utançtan, vücudunda ki kan yanaklarına doğru yükseldi.

Hani sarhoş olunca, o an yaşadığın her şeyi unutuyordun? Yatağa nasıl girdiğini hatırlamıyordu fakat öncesine dair olanlar az çok aklındaydı.

Keşke aklında olmasaydı. Allah kahretsin, Sıla 'ya dair duygularını bile ortaya dökmüştü.

Gerçekten o saçma sapan hararetleri nasıl yapmıştı? Mert 'e uyup kendinden geçmesi zaten bir hataydı. Kurnaz adam, kendisiyle uzun bir müddet bir güzel dalgasını geçecekti.

"Burcu, benim bu odamın hali ne?" diye sordu genç adam, abajurun üzerinde duran sütyeni, sarkıt avizenin bir ucuna takılmış bluzu ve pencerenin dibinde duran pantolonu işaret ederek. Genç kadının yanakları daha çok kızardı.

"Sen çıkartmadın mı bunları üzerimden ?" diye sordu korku ve merakla .

"Kızım, ben en son ayakkabılarını çıkartıp, seni yatağa yatırmıştım. Ben gittikten sonra burada ne yaşadın sen merak ediyorum." dedi Karan, muzip bir biçimde kahkaha atarken. Karşısında, kıpkırmızı kesilmiş kadına baktı ve yüz ifadesine bir anda büyük bir ciddiyet oturttu." Ama yoksa sen benim çıkartmamı mı isterdin? " diye sordu ve bir kahkaha sesi odada yeniden yankılandı.

Genç kadın elini yanağına götürdü. Daha ne kadar fazla kızarabilirdi?

"Bakıyorum da Karan Bey, bir hayli mutlusunuz. Dün akşam sizi çok eğlenirdim galiba." diye mırıldandı genç kadın, amacı artık konuyu değiştirmekti. Yüz rengi kırmızıdan başka bir renge doğru çoktan yola çıkmıştı.

"Valla çok eğlendirdin, doğruyu söylemek gerekirse. Bunu neden acaba daha önce yapmadım?" dedi Karan ve sonra yüzünü buruşturdu. "Karan beni yakalayamaz ki!" diye, sesini inceltip taklit yaptığında, genç kadın diğer tarafında yer alan yastığı kaptı ve genç adamın yüzüne doğru fırlattı.

"Çık çabuk, üstümü giyeceğim." dediğinde, Karan ayaklandı ve telefonunu çıkartıp yatağa fırlattı." Şu Mahfer 'i ara. Dün gece beynimi bir güzel becerdiği yetmemiş gibi sabahta kaldığı yerden aramaya devam etti."

"Ne dedi? Öldürecek beni."

"Telefonu açmadım Burcu. O kadınla konuşmak, muhatap olmak istemiyorum. Hangi yüzle beni arıyor, onu da bilmiyorum." dedi Karan, bir anda yüzünde tiksinir gibi bir ifade peyda olmuştu.

Mahfer, dostu Barlas'ın felaketi Mahfer. Karan o kadından iğreniyordu.

Mert, odadan çıktığında, Burcu hemen Mahfer 'i aradı.

"Mahfer, benim Burcu." dedi.

"Allah aşkına Burcu, sen neredesin? Allah beni nasıl biliyorsa öyle yapsın, ben acaba gitmene nasıl izin verdim?" dedi Mahfer, hızlı, aceleci bir sesle .

"Mert'in evindeyim Mahfer. Gece burada uyudum." dedi kadın, bir yandan da yataktan çıkmış elbiselerini toplamaya çalışıyordu.

Parçaları toplarken içinden kendi kendine küfretti. Ne kadar utandığını kimse tahmin dahi edemezdi. Hadi Mert 'e uymuştu, insan ne diye kalkıp soyunur, giysilerini böyle etrafa saçardı? "Allah'ım, Mahfer'i değil, beni nasıl biliyorsan öyle yap." diye kendi içinden, yine kendine söylendi.

"Senin o saçlarını alıp, yatağa düğüm atsaydım keşke. Ya öldüm dün gece meraktan Burcu . Mert Beyefendi de açmıyor telefonunu. Ölüp ölüp dirildim, bunlara acaba ne oldu diye."

"Haklısın Mahfer, çok özür dilerim."

"Sabahta Hakan amca aradı beni sana ulaşamadığı için. Bir uyuduğun yalanını attım, bir duşta, dedim. Ya sen beni insanlara karşı niye böyle bir duruma düşürüyorsun? Seni bize getirmek için neler neler söylemiştim. Yemin ederim, ben hayatımda hiç böyle ter akıttığımı hatırlamıyorum. " dedi Mahfer, Burcu onun o sinirden gerilmiş yüz hatlarının nasıl bir durumda olduğunu o an görmese bile tahmin edebiliyordu. Mahfer 'in sinirle çıkan sesi, genç kadının yerinde titremesine neden oluyordu.

" Tekrar özür diliyorum canım dostum. " dedi, bluzunu kurtarmaya çalışırken.

Bu bluzu acaba buraya nasıl fırlatmıştı?

"Aras, sabah ülkeye dönmüş. Size sürpriz yapmak istemiş, o yüzden erken haber vermemiş . Şu an ya evdedir ya eve çok yaklaşmıştır. Hemen hangi cehenneme gittiyseniz, hazırlan ve yola çık. Ama öncesinde Hakan amcayı ara. Telefonunun şarjı bitmişti. Sabah çok geç uyandın. Bana hiç ses etmeden duşa girdin. Tamam mı Burcu? " dediğinde, Mahfer görmese de Burcu başını olumlu anlamda salladı.

Aras, onu çok özlemişti. Pislik serseri bir gitmiş, bir daha geri dönmek nedir aklına gelmemişti. Onun var ya onun, başının atini yiyecekti.

Burcu telefonu kapattı ve hemen üzerini giyinerek, odadan çıktı. Koltuğa uzanmış, sigara içen Mert 'in yanına koştu ve kolunu tutup "Bana bir şarj aleti ver." diye nefes nefese söylendi. Önce, babası ile konuşan genç kadın, Mahfer' in söylediklerini aynen iletti ve hemen sonrasında Mert ile birlikte yola çıktı.

"Şu arabayı hızlı sür Mert. Mahfer ve bizim aramızda ki mesafe ortalama bir saat. Babam yalan söylediğimi anlayacak." dedi. Bir tanecik babasına yalan söylüyor olmak zaten canından can kopartırken, bir de babası bunun farkına varırsa çok üzülürdü.

"Bunlar ne ince hesaplar Burcu. Baban kronometre tutmayacaktır." dediğinde, Burcu ona sinirle baktı.

Onun ortalıktan birden kaybolması da arada kaynamamıştı. Uygun bir zamanda, Burcu, Aras gibi onun da başının etini yiyecekti.

Tabi annesi de hiçbir şeyi kaynatmayacaktı. Söylediklerinin, ağzından çıkanların hesabını sormak için, Burcu emindi ki şu an Ahsen Demir sabırsızlanıyordu. O gece kötüye giden durumu, ağzından çıkanların arada kaynayıp gitmesini  sağlamıştı. Burcu, annesine nasıl hesap verecekti? Galiba gittiği yere kadar, Aras 'a ya da babasına yapışmak iyi bir fikir olabilirdi.

"Bak Burcu, senin için yeşil giydim. Elini vicdanına koy ve söyle, karizmam azıcık bile gölgeye düşmüş mü?" diye sorduğunda, Burcu gözlerini devirdi.

Bangladeş bu adama yaramıştı. Daha çözmesi gereken bir 'öz anne' meselesi vardı oysa ki . Bu rahatlığa bu adam hangi ara kavuşmuştu? Kendisi de istiyordu.

" Koyun can derdinde kasap et. Dün akşam benden duyduklarını daha uzun bir süre benimle alay etmek için kullanacaksın, değil mi Mert?" dediğinde, Karan gözlerini yoldan ayırmadı ve tebessüm etti. Evet, elbette kullanacaktı.

"Nereden bildin?" diye sordu ve biraz daha hızlandı. "Bu arada," dedi ve Burcu 'ya bir bakış attı. "Aras' ı göreceğim falan deyip, bu Kerem'de size damlamayacak değil mi?" dediğinde, genç kadın yeniden gözlerini devirdi. Gerçekten, böyle bir karmaşada Mert Karan 'ın düşündüğü dert bu muydu?

*****

Araba, evin yakınlarında durduğunda genç kadın arabadan indi. Mert ile birlikte eve girmeyeceklerdi, daha fazla dikkat çekmemek için . Mert önce holdinge gidecek, sonrasında eve dönecekti.

Genç kadın hızlı adımlarla, girişte ki adamın kendisine açtığı kapıdan ön bahçeye girdi. Yine hızlı adımlarla eve doğru ilerlemeye başladı. Ve kafasını kaldırdığında, gördüğü hiçte beklediği bir şey değildi.

Ahsen Demir kapıda heyecanla onu bekliyordu.

Bu arada, bir gün, birkaç saatliğine mahsus olacak şekilde bir instagram sohbet grubu kuracağız. Sürekli bildirimler herkesi rahatsız ettiğinden, birkaç saat aktiflik sonrası, grup silinecek. Çocuğumun Annesi Olur musun? - Aşk Affeder mi? - YEİS hakkında sohbet edeceğiz. Çok fazla kişi hedeflemiyorum ama aktif olacak okurları hedefliyorum. Katılmak isteyen bana mesaj atsın lütfen. Ben kesin olduktan sonra, a gün, b saat diye tek tek haberdar edeceğim.

Tekrar görüşmek dileğiyle...

Aşk Affeder mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin