Bölüm 32

12.5K 849 127
                                    

"Neden sürekli böyle kötü rüyalar görüyorum anne?" diye soran Mira 'ya baktı Burcu. Yutkundu. Şu an ikisi de Burcu' nun yatağının üzerine uzanmışlardı ve birbirine sarılmışlardı.

Onun dağılmış saçlarına ufak bir öpücük kondurdu. "Ve kafamın tam burası," dedi Mira ve başının sağ tarafını işaret etti. "Son günlerde çok fazla acıyor." dediğinde genç kadının zaten kurumamış gözleri yeniden doldu.

Mira 'nın işaret ettiği yer deprem esnasında darbe alıp, yaralandığı yerdi.

Burcu, küçük kıza daha fazla doladı kollarını ve onu kendine daha fazla bastırdı. O da bu hayatta henüz çok küçük olmasına rağmen bir sürü kötü şeyi üst üste yaşamıştı, tıpkı kendisi gibi .

Keşke, diye geçirdi içinden. En azından anne veya babasından biri sağ kalmış olsaydı. O zaman bir şeyler belki birazcık daha kolay olabilirdi.

"Seni çok seviyorum Mira." diye mırıldandı ve saate çevirdi bakışlarını. Saat sekizi geçiyordu. Neredeyse iki saattir burada böylece uzanmışlardı.

Genç kadın hafifçe doğruldu ve Mira'nın kalkmasını sağladı.

"Hadi Mira'cım, sen odana gidip giymek istediklerini seç. Ben de hazırlanayım. Kahvaltı kurulmuştur,  birlikte kahvaltıya ineriz." dediğinde sesi bir hayli hırıltılı çıkmıştı.

Mira 'nın gitmesiyle odada yalnız başına kaldı Burcu . Etrafa göz gezdirdiğinde, içinde bağıra çağıra ağlama isteği vardı. Yatağa girip üzerine yorganı çekmek ve içi çıkana kadar durmadan ağlamak, günlerce de içinden çıkmamak istiyordu. Fakat biliyordu genç kadın , artık bu noktadan sonra kendini bir kez bırakırsa bir daha ayağa kalkması kesinlikle mümkün olmayacaktı.

Biraz daha vakit vardı, biraz daha direnmesi gerekiyordu.

Ayaklandı ve giysi dolabının önüne geldi. İçinden simsiyah bir elbise çıkarttı. Üzerini giyindikten sonra makyaj masasına oturdu. Gözlerinin etrafında oluşan mor halkayı kapatmak için birkaç çeşit kapatıcı kullanmak zorunda kalmış olsada sonunda hazırdı.

Kahvaltı sofrasına Mira ile birlikte oturduğunda, anne ve babası kahvaltıya çoktan başlamışlardı. Mert görünürlerde yoktu. Onu Mira ile beraber odada bırakıp saatler önce gitmişti. Nereye gitti acaba diye düşünmek istemiyordu. Beyni gerçekten şiddetle zonkluyordu. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu.

Tabağında bulunan yiyeceklerle oynarken, babasının işe gitmek için ayaklanmasıyla o da ayağa kalktı. "Ben de şirkete geleceğim baba." dediğinde Hakan ona olumsuz bir ifadeyle baktı.

"Burcu, bu evden çıkmanın şimdilik hiç iyi olmadığını zaten konuşmuştuk kızım . Tekrar tekrar yorma babanı." dediğinde genç kadın babasına baktı ve kendini fazlasıyla zorlayarak, zoraki bir gülümseme sundu ona. Günlerdir bu evdeydi, babasının ve annesinin ve tabi bir de Mert'in içi rahat etsin diye gıkı çıkmamıştı bu duruma . Fakat şu an durum gerçekten farklıydı. Kendini bir şeylere vermese, kafasını meşgul etmese gerçekten çıldıracaktı. Sabah öğrendiklerinden sonra biraz daha dört duvar arasında kalırsa gerçekten delirmekten korkuyordu .

Üç yıl önce olduğu gibi yine yalnız başına bir psikiyatri kliniğine yatmak ve orada günlerini geçirmek falan istemiyordu.

Baba ve annesini büyük bir çabayla ikna etmeyi başaran genç kadın haftalar sonra şimdi yeniden odasındaydı. Önüne onlarca dosya yığmıştı fakat kafasını meşgul ettiği falan yoktu. Dikkatini, ilgisini bir şeylere vermek istiyordu ama yapamıyordu. Nereye baksa gözünün önüne Hande geliyordu.

Aşk Affeder mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin