7

7.3K 932 1.3K
                                    

Berika ile ilgili berbat konuşmamızdan sonra iki gün boyunca onu görmedim. Kendimle inatlaşıp Berika almadığım geceden beri uyumuyordum. Vücudumu uzun zamandır hiç bu kadar Berikasız bırakmamıştım, Berikanın getirdiği o sis bulutunun kalkması ve sonunda normal bir insan gibi hissetmek tuhaf geldi. Sürekli acı içindeydim, her yerim ağrıyor ve sızlıyordu, kaslarımda herhangi bir güç kırıntısı bile hissedemiyordum ama Jimin'in benden tiksinen, korkan bakışları aklıma geldikçe bir daha o illeti vücuduma sokasım gelmiyordu. Jimin, mutfak masasında bıraktığı "Arkadaşımda kalacağım." notundan sonra sessizce kapıyı çekip çıkmıştı. İçimden peşinden gitmek gelse de biraz düşününce kendi haline bırakmak daha doğru gelmişti. Duyduklarını sindirmesi ve kendince anlamlandırması gerekiyordu. Apartmandan çıktığını mutfağın penceresinden görünce masaya dönüp notunu elime aldım.

Bana bıraktığı ikinci ve son nottu bu ve birinci notuyla uzaktan yakından hiçbir alakası yoktu. İlk notunda, bir yabancıya yazmış olsa bile, gösterdiği ilginin ve kibarlığının izleri vardı. Elimde tutup dakikalarca izlediğim notta ise bunlardan eser yoktu. Acele ile karalanmıştı. Notun sonuna ismini eklememişti. Ne zaman döneceğini de söylememişti. Aramaya çalıştığım zaman telefonunu kapatmış olduğunu da öğrendikten sonra içimde büyüdüğünü resmen hissedebildiğim boşluk hissiyle oturdum kaldım.

Neyi farklı yapabilirdim diye düşünmekten kafam patlayacak gibi olunca ayaklandım ve odasına gittim. Kapısını kilitlemişti.

İki gün.

İki gün boyunca ondan haber alamadım.

Bu cehennemi yaşamamın sebebi yine Berika ve benim canavarlığımdı, buna içim yanıyordu.

Bana önerdiği kitaplardan birini okumaya başladım, kitaplığıma zarifçe bıraktığı okurken her sayfasını ayrı bir özenle okşadım, onun gözünün değdiği yerleri gözlerimle sevdim, burnunu dayayıp belki de defalarca kokladığı sayfaları ben de kokladım. Kitaba sarıldım, satır aralarındaki gizli anlamlara daldım. Sanki kitabı okudukça içimdeki boşluk okyanusun dibinde uçsuz bucaksız bir uçurum gibi derinleşiyor ve kararıyordu.

Laboratuvara uğramadım. Yemek yemedim. Kobra'yı gezdirmek dışında evden bile çıkmadım. Kobra -mümkünmüş gibi- benden daha üzgün gözüküyordu. En azından nasıl hissettiğini yansıtabiliyordu. Sık sık Jimin'in kapısının önüne gidip ağlar gibi uluyor sonra gelip burnunu avucuma yerleştiriyordu, yardım ister gibi. Bazen benimle oyun oynamak için topunu ya da en sevdiği oyuncağını gelip kucağıma bırakıyordu ama oyunun ortasında bir anda sanki onun yokluğunu fark etmiş gibi kafası düşüyor ve bakışları süzülüyordu. Onu böyle gördükçe içim parçalandı. Beni cezalandırmak istemesi çok doğaldı ama keşke giderken Kobra'yı da alsaydı. Evliymişiz de çocuğumuzla beraber evi terk eden annemizin acısını çekiyormuşuz gibi hissediyordum ona her baktığımda.

Üçüncü günün sabahı daha fazla dayanamayacağımı anlayıp onu görmeye karar verdim. Jimin'e gereğinden fazla bağlanıyorsun diyordu içimden küçük ve cılız bir ses. Arkadaşının evini tabi ki bilmiyordum (acil bir durum olursa ya da yine bana küserse diye mutlaka öğrenmem gerekiyordu en kısa zamanda) ama onun okulu ekmeyecek biri olduğunu biliyordum. Kobra'yı da hazırladım ve onun okuluna doğru yola çıktık. İki günde sadece iki tane Berika aldığım için her zamankinden daha fazla ruh gibi hissediyordum. Onunla karşılaştığım zaman ne yapmam gerektiğini içimden prova ettiğimde karnım kasılıyor ve midem bulanıyordu. Ne olur ne olmaz bir Berika alsam mı diye düşündüm ama sonrasında uzun süreli bir Berika kesintisinden sonra muhtemelen tek bir dozda uykuya dalacağımı fark ettim. Aptal Berika.

Kobra sanki onu göreceğimizi anlamış gibi heyecanlıydı. Normalde, Kobra ile 10 metreyi bile defalarca duraklamadan yürümek imkansızdı. Okulun yolundayken ise sadece burnunu yere dayamış, neredeyse beni yönlendiriyordu. Daha önce Jimin'in Kobra'yı okuluna götürüp götürmediğini bilmiyordum ve dikkat etmediğim için canım sıkıldı. Yolda Jimin'in neden kampüste bir yurtta ya da herhangi bir yurtta kalmadığını ve onun yerine ev tuttuğunu merak ederek geçirdim. (Kaderinde benim gibi biri tarafından eziyet çekmek vardı demek ki.) Kobra kuyruğunu hızlı hızlı sallayıp adımlarını hızlandırınca yaklaştığımızı anladım. Kafamı kaldırıp baktığımda görkemli kampüsün girişini görebiliyordum.

berika  || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin