0

30.1K 1.5K 1.8K
                                    

Çoğu insan hayat hikayesini anlatırken hikayeyi parçalara böler ve bu hikayelerde genellikle "dönüm noktası" denilebilecek bir şey olur. Herkesin milat olarak saydığı bir olay, gün ya da bir süreç mutlaka vardır. Kiminin çocukluğu zor geçer, kimi ergenliği zor atlatır, kimi bir yakınını kaybeder, bazıları da mental hastalıklarla mücadele eder. Benim hikayem -eğer anlatmaya değer bir hikayeyse- Berika öncesi ve Berika sonrası olarak keskin bir şekilde ikiye ayrılır.

İnsanlar çoğu zaman hayatlarını yönetebileceklerini unuturlar. Ama unuttukları bir şey vardır: ölümlerini de yönetebilirler.

Nasıl öleceğimi sık sık düşünen biri olmuşumdur. Berika öncesinde de Berika sonrasında da... yalnız şunu söylemeliyim, kendi ölümümü tasarlamak narsist sandığım kişiliğime inanılmaz bir güç bahşediyor.

"Berika.

Uyku zamanı."

Uyumadan önce sürekli tekrarladığım bir mantra bu.

Küçük, oval şeklinde bir ilaç kutusunun içindeki beyaz parıltılı mavi haplar.

Yatmadan önce iki tane.

Sabah yarım.

Günün nasıl geçtiğine göre doz arttırılabilir.

Üniversiteden mezun olduktan sonra kendi iş yerimi açtım. Tabii iş yeri açmak demek bir sürü sorumluluk ve finansal zırvalıklarla uğraşmak demek olduğundan, sınıf arkadaşımın uzun süredir çalışmakta olduğu bir laboratuvarda çalışmaya başladım. Aile param ve ilaçlarımın patentleriyle kazandığım tonlarca birikimim var ama yine de onlara dokunmak istemiyorum, zaten ihtiyacım da yok. Bir sosyal hayatım olduğu söylenemez, yemek yemeyi de sevmem. Üstüme başıma bir şeyler almayalı seneler oldu, tek harcamam Berika üzerinde yaptığım çalışmalara aldığım deneysel şeylerdi.

Berika'yı benim için bir çıkış, uzatılmış bir intihar olarak gördüğüm günden beri Berika kullanıyorum. Ve bana tam olarak ne yaptığını biliyorum. Çünkü kendime yapmak istediklerimi düşünerek tasarladım onu.

Berika benim için bir sevgili gibi, yanımda olmadığı zamanlar endişeliyim, sürekli onu düşünüyorum. Yanımdayken, benimleyken, asla bana yetmiyor. Hep daha fazlasını istiyorum. Beni yok ettiğini bilsem de. Bana zarar veriyor, beni yok ediyor ama onu bırakamıyorum. Çünkü onunla olmayı ben seçtim ve seçiyorum.

Aslında bir seçim olarak tanımlanamaz Berika ile olan ilişkim. Can çekişirken Berika ölümle simsiyaha boyanmış soğuk ellerini bana uzatmıştı, ben de tereddüt etmeden kabul ettim.

Ailemle görüşmüyorum, arkadaş sayım da gerçek anlamda bir elin parmak sayısını geçmez. Berika'nın ilk günlerinden itibaren çok değişik bir insan oldum, eski halime hiç benzemiyorum. İstemsizce kendimi insanlardan uzaklaştırıyor, geri dönmeye çalıştıklarında da canım yanmasın diye senelerdir örmekle meşgul olduğum duvarlarıma çarpıyorlar.

Hayat böyle güzel, zaten yaşıyorum da denemez. Son günlerimi günah çıkarma günlerim olarak yaşamak en azından iç huzurumu dinginleştiriyor.

Belki de daha fazlasını ödemeliyim ama bir canavar da olsam, bazen kendime acımasını da biliyorum.

**

Bir salı günü, biricik karşı komşumun taşınma gürültülerine uyandım. Geri zekâlı, tabak ve bardak olan bir koliyi olduğu gibi düşürüp sonrasında dakikalarca bağıra bağıra kendine küfretti. Normalde gerek Berikanın etkisiyle gerek ağır bir uykuya sahip olduğumdan bu tarz seslere uyanmam mümkün değildi ama bir şekilde uyanmıştım işte. Birinin benim tarafımdan azarlanmaya ihtiyacı varmış demek ki.

berika  || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin