2

9.2K 1K 1.1K
                                    

Saat yedi buçukta kalkıp yeni bir gün için hazırlandım. Herhangi bir gün kalkıp kendimle ilgilenmeyeli uzun zaman oluyordu. Sebebini bilmiyordum ama nedense Jimin'in yanındayken olabildiğimin en iyisi gibi görünmek istiyordum. Aynanın karşısına geçip uzun bir aradan sonra saçlarımla ilgilendim. Bazen saçımı yıkarken şampuan bile kullanmıyordum. Bu yüzden topaklanmış ve keçeleşmişlerdi. Gözlerimin altına kız arkadaşlarımdan birinin bıraktığı kapatıcıdan sürüp biraz daha canlı gözükmeye çalıştım. Ten renklerimiz belli ki uyumlu değildi, benimki çok Berika kullanmaktan artık fildişi rengini almıştı, o ise bronzlaşmayı seven biriydi. Şimdi gözlerimin altı daha da mor gözüküyordu ama en azından o damarlı görünümden kurtulmuştum.

Aynanın içinden Berika kutusunu çıkarıp küçüklerinden bir tane ağzıma attım. Jimin'in gözü yeterince korkmuştu bu yüzden gün boyunca beni en normal halimde tutacak bir doz aldım, ilerleyen saatlerde yenisini alacağımı bilsem bile. Aslında bu saatlerde almayı pek sevmiyordum çünkü biyolojik saatim günün bu dönemine göre programlı değildi ama her şey Jimin içindi.

Saat tam sekizde kapının önündeydim. Jimin kapıyı açar açmaz Kobra koşarak geldi ve selamlaştık. Önümde oturduktan sonra patilerini ayaklarımın üstüne koydu, hafif bir havlama ile başını dizlerime sürttü. Jimin telefonda evinin sahibi ile görüşürken Kobra'yı içeri alıp bir bardak su koydum. Kobra lıkır lıkır suyunu içerken Jimin yanıma geldi. Omzuma elini koydu, heyecanlı gözüküyordu. Ev sahibi ile konuşmak bütün enerjisini tamamen sömürmüş gibi gözüküyordu ama benimle göz göze gelince sanırım ne kadar heveslendiğini hatırladı. "Baştan söyleyeyim. Çok fazla ıvır zıvırım var." dedikten sonra evine geçti. Ben de peşinden yürüdüm.

"Önce bir kahve içmeye ne dersin?" dedim yumuşak bir sesle. Evde gerçekten de gerekli gereksiz bir sürü eşya vardı ve bazılarına atmamız gerekiyordu. Kafamı uzattığımda gördüğüm kadar sevimli bir ortamdı burası. Eğer kalmasına izin verselerdi burayı çok sevimli bir yuvaya çevireceğinden emindim. Acaba önce biraz komşuluk yapıp sonra ev arkadaşı olsaydık daha mı iyi olurdu diye geçti aklımdan. Beni uyanır uyanmaz görünce zaten taşındığına pişman olacaktı. Eşya yığınına bakarken Jimin'in anksiyete atağı geçirmek üzere gibi gözüktüğünü fark edince koluna girdim ve mutfağıma gelene kadar kolundan çıkmadım. Bana su doldurmaya geldiğinde hiç etrafına bakmamıştı sanırım, kullanılmadığı her halinden belli olan mutfağımı dikkatle inceledi. Musluğun olduğu duvarda mavi bir Berika lekesi vardı. Aynı anda birkaç tane Berika serisi yaratırken mutfağımı da kullanmak zorunda kalmıştım ve musluktan su damlayınca ufak bir patlama olmuştu. Berika aslında çok fazla tepkimeye giren bir bileşim değildi ama suya karşı çok hassastı.

"Şeker kullanıyor musun?" dedim fincanları önüne koyarken. Başını hayır anlamında salladı. "Sadece biraz yumuşatıcı veya süt." Hepsini önüne yığasım, hatta sırf onun için en pahalı kahve makinalarından alasım geldi ama,

"İkisi de yok."

"Neyse, böylesi daha iyi. Kafein dopingine ihtiyacımız var."

Biraz şişik kollarına baktım. "Spor yapıyor musun?"

Kollarına baktığımı fark etti. Dikkatimi çektiği için biraz gururlanmıştı sanki. "Hayır. Kitap taşımaktan. Bir de okulu kazanmadan önce nakliyat şirketinde çalışıyordum."

Başımı salladım. Benim kadar değil belki ama karşımdaki çocuk da görmüş geçirmiş biri gibiydi. O tanıdıklık hissi de bundan dolayıydı belki de. İkimiz de bu hayatın tüm yükünü sırtlanmış iki genç adamdık. Hoş ben çok genç sayılmazdım, onun gençliğine ve diriliğine bakılınca çoktan çürümeye başlamış bir beden gibi duruyordum.

"Ailen nerede?"

"Ev arkadaşım olabilir misin testine mi tabii tutuluyorum?" Bıyık altından gülümsedim. Bu teste esas ben tabii tutulmalıydım, zaten birazcık kendimden bahsetsem ne kadar yanlış bir seçim yaptığını anlayacak, arkasına bakmadan koşarak kaçacaktı ama Jimin bu, sağduyu sıfır.

berika  || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin