1

11.2K 1.1K 832
                                    

Hayatı herhangi bir şeye bağımlı olarak geçirenlerin çok iyi bileceği gibi, sadece düşüncesiyle bile rahatlatan bir varlığın eksikliği insan vücudunda değişik tepkimelere sebep olabilir. Çok dikkatli bakılmasa bile, hatta belki de tek bakışta fark edilebilecek şekilde vücudumda taşıyorum Berikanın izlerini. Çok ciddi bir hastalığım olduğunu ya da uyuşturucu kullandığımı bas bas bağırıyor genelde bedenim. Açıkçası ergenliğim bittiğinden beri dış görünüşüm umurumda değil, zihnen ve bedenen de sağlıklı olmanın nasıl bir şey olduğunu unuttuğum için Berikalı hayatım bana gayet olağan geliyor, hatta Berikasız olanı daha tuhaf gelirdi, eminim.

Eğer bir seçme şansım olsaydı ya da en azından geriye dönebilseydim kendimi daha kolay ulaşabilir bir şeye bağımlı yapmaya çalışırdım. Tütün veya alkol gibi. Ya da sadece sahip olurken değil sonrasında da iyi hissettiren seks gibi. Ben ise gidip en muhtaç olduğum, elimin ayağımın tutmadığı zamanlarda bile sadece benim ulaşabileceğim bir şeyi seçmiştim.

Harika.

Tüm ailem alkolle cebelleşirken benim alkolle çok aramın olmaması da tuhaftı. Aslında gençken, yani genç dediğim çocukken (12-13 yaşlarında) evimizdeki kaos ortamından dolayı çok içtiğimi hatırlıyorum. Ama içtiğimin alkol olduğunu bildiğimden içmedim hiçbir zaman. Sadece beni uyuşturması ve hemen uykumu getirmesi kolayıma geçirdiği için bir iki senemi alkolik olarak geçirdim.

Yatağımda yüz üstü yatmış, salyalarımı bile toplayamazken düşündüğüm tek şey bu lanet olası yaratığa daha korkutucu bir isim vermem gerektiğiydi. Berika fazla gizemli ve büyüleyici duruyordu. Tamamen saçmalık. Eğer sistemime yakın bir zamanda Berika sokmazsam yattığım yerde altıma sıçacaktım. Günler sonra beni boklar içinde ölü bulmalarını istemiyordum. Eğer cesedim kokmadan önce birinin aklına gelirsem tabi. Bir önceki gece uyuyamadıkça Berika almayı ertelemiş sonra da kendime lanet etmiştim ama felç uykularıma geçişlerimden birindeyken ayağa kalkmak ve banyoya gitmek o kadar zor gözüküyordu ki üzerine bile düşünmedim. Öyle, yarı bilinçsiz yarı acı çeker şekilde bütün bir gece uyumaya çalıştım fakat neyi denersem deneyeyim işe yaramadı.

Kapı çalındığında var olmuş ve olacak olan bütün meleklere dualarımı ilettim. Hiçbir zaman ziyaretçim olmazdı benim, kapımı kimse çalmazdı. Aidatı toplayan adam bile benden çekindiği için kapıma bir zarf ve not bırakır öyle alırdı parayı benden. Şaşırmakla beraber o kadar minnettardım ki ağlamak üzere gibi hissettim. Çoktan uyuşmaya başlamış dilimle elimden geldiğince yüksek bir ses çıkarmaya çalıştım.

"Kapı açık!" diye seslendim. Ses kendi kulağıma bile "kopo açosjdıfadk" gibi geldiği için inledim. Kapı tekrar çaldı. Çalan her kimse bu sefer biraz daha tereddüt eder gibiydi.

Sadece bağırdım, "gel" demeye çalıştım. Kapının zorlandığını ve bir iki denemeden sonra açıldığını duydum. Açık bıraktığımı düşünüyordum. Genç ve dinç bir ses "Yoongi?" diye seslendiğinde neredeyse mutluluktan tepiniyordum. Karşıya yeni taşınan çikolatacı Jimin gelmişti. Tam da vaktinde!

Olabildiğince yüksek bir sesle tekrar inledim, boynumu biraz kıpırdatıp ağzımı yatağın kenarına yasladım. Jimin gelene kadar kan içinde kaldığımdan bile haberim yoktu, bir şey hissedemeyecek kadar uyuşuktum. Sadece kulaklarımda sürekli bir zorlama hissediyordum. Girdi ve "Aman Tanrım!" diyebildi. İçerisi havasızdı ve boğucu karanlık, yatakta can çekişen bir adamla beraber odanın ambiyansına ambiyans katıyordu.

"Jimidfklw taagmbfkm gldldg!?" dedim ki çevirisi "Jimin tam vaktinde!" demekti.

Jimin tanrının adını ağzından düşürmeden başucuma geldi ve dizlerinin üstüne çöktü. Burnumdan akıp tüm yastığıma ve çarşafa bulaşmış kanı görünce ufak bir çığlık attı. Bir elini göğsümden içeri doğru sokup beni yüz üstü çevirdi. Göz bebekleri kocaman olmuştu, alnında belirginleşen bir damar vardı. Nasıl bir sevap işledim de Jimin kapımı çalmaya karar verdi acaba diye düşündüm. İlk karşılaşmamızdan sonra beni bir daha görmek istemediğinden adım gibi emindim halbuki.

berika  || yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin