~59~ Gün Işığı

4.4K 391 148
                                    

Bayram geliyor malum, bayram hediyesi gibi düşününn❤️

Güz

"Gidelim mi?"diye fısıldadı sonunda.

"Seni bırakmaya halim yok,"dedim.

Boynumu öpüp iç çekti. Gözlerimi kapattım. Bir kez daha öptü. Bir kez daha...

"Yalgın... Gelmediğim için..."

"Lütfen kokunu duymama izin ver,"dedi usulca.

"Dinle. Çok korktum. Yine kalbim kırılacakmış gibi hissettim. Seni istemediğimden değil. Senin arzundan kafayı oynattım. Herkese eziyet çektirdim. Seni gördüğüm anda nefret ediyorum sandım. Sonra... Sonra sen kendini affetirmeye çalıştığında kızdım. Çünkü senden nefret edemedim. Sana olan hislerim kül bile değil. Yangın. İçimde bir şeyler yanıyor hala ama çok korktum yine bir şey olacak, gideceksin diye. Ömer konuşsa da ben diğer korkumu yenemedim. Ona ihanet korkumu bırak, bu çok fazlaydı. Beni kemirdi. Geldiler işte Güz, dedim. Onlar yüzünden kaybettin Yalgın'ı. Bu bana güven verdi. Sarılman bana güven verdi. Bu korkuları sen alacaksın benden diye düşündüm. Çünkü biliyorum ki... Eğer... Senden daha fazla uzak kalırsam dayanamayacağım. Bittim Yalgın. İçimde yaşamak beni parçalıyor."

"Yaşama,"dedi kuru bir sesle. "Hislerini söyle bana."

"Sana deliyim,"dedim.

Bana tekrar sarıldı. "Bunu duymanın hayalini ne zamandır kurduğumu tahmin edemezsin."

"Seni seviyorum Yalgın. Sen benim her zaman Günışığı'm oldun."

"Sapsarıyım diye değil yani."

Dirsek atıp güldüm. "Bozma ortamı."

Gözlerime bakıp gülümsedi. "Çıkalım şuradan."

Dediğini yapıp arabasına yürümeye başladık.

Baharın tatlı esintisi otoparka kadar bize eşlik ederken açık sarı ışıklara yaklaştık. Otoparkın kapısına geldiğimizde aynı anda ellerimiz kapının kolunda durdu.

Ellerimize bir bakış attım.

Kapıya bakıp yutkundu.

Belinden kavrayarak otoparkın kapısına yasladım Yalgın'ı ve dudaklarına açlıkla yapıştım. Tepkisi inleyerek elini pantolonumun arka cebine sokmak oldu.

Kalçama dokunan eli ve dudaklarımı emen dudakları beni kendimden geçirdi, kapıya bastırdım onu. Bedeni kapıya çarptığı için ses çıkarsa da karnımdaki sertlik hoşuna gittiğini haykırıyordu.

Dilimle ezberlediğim dudaklarında gezindim.

Ağzını aralayarak bana izin verdi. Küçük iniltileri dillerimiz arasında kayboldu. Dilimi ağzıma çekerek emmeye başladığımda saçlarıma asıldı. Zayıf noktası buydu hala. Gülümsemek istedim.

Dilini ısırınca kalçamı sıktı. Zevkten başım döndü.

O yalvarır gibi inlediğinde kendimi durduramadım. Geri çekilmesine izin vermeden alt dudağını esir aldım. Saçlarımı sıkması acıtacak bir boyuta geldiğinde durmamı istediğini fark ettim.

Geriye çekildiğimde ikimiz de oksijensizlikten boğulduk. Hatta Yalgın öksürünce korktum.

"G... Güz..." Titreyen elini dudaklarına götürünce dudaklarımın ne kadar acıdığını hissettim. "Ovv... Dudaklarım şişti sanırım."

"Kıpkırmızı,"dedim."Yarın daha beter olacak."

"Buna değerdi."

Güldüm. "Dudaklarımızı kanatmadan arabaya geçelim."

O da güldü.

Arabaya bindik.

Arabanın ışığını yakmadığında ona baktım.

"Üzgünüm... Karanlıkta bile çok güzelsin. Bakmaya doyamıyorum."

Gülümsedim. Uzun zamandan sonra ilk defa diken üstünde hissetmiyordum.

Huzurluydum.

Işığı açıp dudaklarına baktım. "Bence ışıkta bakalım, Gün ışığı."

Yüzümü kavrayan ince parmaklarla gözlerimi kapattım. "Çığlık atmak istiyorum,"dedi heyecanla. "Rüyaysa intihar ederim."

Yalgın'a gülerken elimle elini okşadım. Elleri çok güzeldi Yalgın'ın. İncecikti, normal erkek eli gibi değildi. Parmakları uzundu. Ellerine biterdim onun. Sevişirken ellerini öperdim bazen.

Bunu yine yapacak olmanın düşüncesini kafamdan attım.

Sakin ol Güz. Çocuğu yeme sırası değil.
Onu çıplak hayal etmeyi de kes.

"Tanrı'm... Bu huzurlu ifadeni çok özlemişim."

"Sarılıp yatmak istiyorum,"dedim fısıltıyla.

"Bana mı?"

"Yastığıma."

"Anladım. Evine gö-"

"Seninle, aptal çocuk,"deyip gülmeye başladım. "Ne kadar alıksın hala."

"Kafa kalmadı ki,"dedi arabayı otoparktan çıkarırken.

Gülerek kapıya yaslandım. O sessizce arabayı sürdü. Morali mi bozulmuştu? Alık demeseydim keşke.

Sik kafalı.

"Kızmadın, değil mi? Alık derken şaka yapıyordum."

Yola bakıp gülümsedi. "Kızar mıyım ben sana? Yalnızca anın şokundayım."

"Uğraşmadan duramıyorum,"dedim gülerek.

"Bilmem mi? Güneşten yanınca gelip omzumu ısırıp dururdun."

"Sızlanmanı seviyordum. Güüz diye bağırıp benden kaçardın."

"Aslında bayağı dikeliyordum fakat söylemekten çok utanıyordum, ondan kaçıyordum,"dedi gülerek.

Kahkahalara boğuldum. "Sikeyim! Ben bunu nasıl anlayamadım?"

"Çocuktuk ondan sanırım,"dedi o da gülerek.

Piç bir gülüşle "Şş,"dedim. "Hala hoşuna gidiyor mu?"

Yola baktı ciddi ciddi.

Ve sonra muzip bir gülümsemeyle "Yatakta öğrenirsin,"dedi.

BUNLAR ÖNCEDEN NE KADAR MASUMMUŞASHFHDH

On Dört Şubat Döngüsü [ODŞD] BXBWhere stories live. Discover now