Burhan amcaya acil bir telefon geldiğinde konuşmak için terasa gitti. Pelin'i aşağıda tek başına bırakalı neredeyse yarım saat olmuştu, merak ettim. Merdivenlerin son basamağında duyduklarımla kaskatı olmuştum.

"...Ama ben onu hayata döndürmek için çabaladıkça, kendimden çok şey vermeye başladığımı fark ettim. Onu mutlu etmek istediğim için korkularımı, endişelerimi, hatta öfkemi bile paylaşmamaya başladım. Kısacası onu tamamlamaya çalıştıkça ben daha çok eksildim. İçime kapandım, kabullendim, sesimi çıkarmadım. Ben sustukça, hayatımın tüm kontrolünü Arda eline aldı. Şimdi de bunu düzeltemiyorum."

Ayfer Hanım'ın mutfaktan çıkmasıyla, görülmemek için sessizce tekrar yukarı çıktım. Burhan amca hala terasta telefonla görüşüyordu. Bardağımı yeniden doldurup başıma diktim. Yakıcı sıvı tüm genzimi yakarken, gözlerim sulanmıştı ya da tam tersi, gözlerim sulandığı için o bardağı başıma dikmiştim.

Pelin'in söyledikleri içimi acıtmıştı. Ben onun hayatının kontrolünü elime mi almıştım? Aşık olduğum o savaşçı kız, benim onu eksilttiğimi mi düşünüyordu? Gerçekten doğru muydu? Ben hayatımızı en ince ayrıntısına kadar planlarken, onun kendini yetersiz görmesine mi sebep olmuştum?

Annemle babamı düşündüm. Her şeyi babam planlar, babam yönetirdi, öyle değil miydi? Bizde evin erkeği planlar, annem uygulardı. Yoksa o delikanlılığın verdiği havai özgüvenle olayları ben mi öyle görüyordum? Babam benim idolüm olduğu için her şeyi onun tek başına planladığını sanıp yanılmış mıydım?

Annemin kendini eksilmiş hissettiğini hiç hatırlamıyordum. Annem hep, "Atilla, sevgilim, sen her şeyin en iyisini düşünürsün." derdi.

Bunu söyledikten sonra annemin o alttan alttan gülümsemesinin, bana gizlice göz kırpmasının anlamı neydi? Sonradan o konu nasıl bağlanırdı bilmiyorum ama evde bir huzursuzluk hissetmezdim.

Şimdi düşünüyorum da, babam bizi yalnız bırakıp çıkınca annem arkasından güler, "Bak oğlum." derdi. "Evin erkeği planlar, kadın da olması gerekeni uygular' diyerek göz kırpar, kıkırdardı. Ben sözlerin anlamından çok, annemin o kıkırdamasının eşsiz tınısını dinlerdim.

Sene başında, kafeteryanın ilk gününde içeri adım attığım anda herkesin suspus olması nedeniyle duyduğum kıkırdama, beni özlediğim o yıllara bir anda geri götürmüştü.

Geçmişten gelen bir ses duymuş gibi başımı hızla çevirdiğimde gözlerim, o kıkırdamanın sahibi olan Pelin'den başkasını görmez olmuştu.

Bunu hatırlayınca yutkundum; çünkü Pelin'in bir süredir içten kıkırdamasını duymadığımı hatırladım. Gülüyordu belki ama, o neşeli kıkırdaması son zamanlarda eksilmişti.

'...onu tamamlamaya çalıştıkça ben daha çok eksildim...'

Keşke şimdi annemle babam yanımda olsaydı da, nerede hata yaptığımı söyleyebilselerdi...

Onlar gittiğinden beri, yol göstericim olmadan, bana doğruyu öğretecek bir büyüğüm olmadan yaşamış, eğrisiyle doğrusuyla hayatı kendi kendime öğrenmiştim. Pelin'le tamamlandığımı zannederken, aslında onu eksilttiğimi o nedenle fark etmemiştim belki de. Çünkü önümde bana örnek olacak yetişkin kimsem yoktu.

Keşke zamanında arkadaşlarımla sağda solda sürteceğime, akşamları babamla karşılıklı oturup şöyle erkek erkeğe konuşup bana hayatımı nasıl kurmam gerektiğini, sağlıklı bir ilişki için nasıl düşünmem gerektiğini, kadınların naif dünyasını anlatmasını isteseydim...

Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora