"Evet çocuğum, annenin de bundan etkilenmesi çok doğal ama yine de bunu söyleyerek nereye varmak istediğini anlat önce."

"Söylemek istediğim şu; sence Bülent dedem kariyer sahibi olmasaydı, hadi onu geç, bir diploması olmasaydı, halleri ne olurdu?" Bunu duyan babaannemin kaşları havalandı. "İşsiz güçsüz bir adam olarak, Polat dedemin intikam hırsı yüzünden, oradan oraya savrulurken ailesine nasıl bakacaktı? Sürekli iş değiştirmek zorunda olan bir adamı kim işe alacaktı? Çalıştığı her üniversiteden ayrılması akademik kariyerine eminim zarar vermiştir. Belki de Polat dedem onun sicilini bozacak yüz kızartıcı bahanelerle kariyerini baltaladı. Eli yurt dışına bile uzanmış, kariyeri için yurt içine dönmek zorunda bırakıldı belki de. Özellikle de o dönemde Türkiye'de bu kadar üniversite de yoktu. Belli başlı şehirler hariç kaç üniversite vardı babaanne?"

"Türkiye'de sadece altı tane vardı, hepsi de farklı şehirlerdeydi." diyerek başını hüzünle salladı. "Ne demek istediğini şimdi anladım kızım. Haklısın, Polat'ın yaptıkları affedilir şeyler değil."

"Bütün bu zorlukları yaşamış biri olarak annem, daha küçük yaşlardan itibaren diploma sahibi olmanın önemini kavramış babaanne. Hatta biliyor musun? Kaçmalarından sonra babamı ikna edip okulunu bitirmesi gerektiği konusunda zorlayan da annem olmuş. Ondan sonra babam amcamdan bu konuda yardım istemiş. İkiz olmasalardı ne olacaktı? Babam bize nasıl bakacaktı, nasıl karnımızı doyuracaktı?"

"Bunu bilmiyordum."

Doğrudan babaanneme baktım. "Annem haklı. O diplomayı almam şart. Aksini düşünmem bile mümkün değil. Ayrıca Arda da o diplomayı ne kadar istediğimi biliyor ve destekleyeceğini söylüyor."

"O zaman sorun ne?"

"Evliyken de okunabileceğine dair örnekler duydum. Arda'nın annesi de, Meltem teyze de evliyken okumuşlar, bununla ilgili kaygılarım olsa da, artık yapabileceğime inanıyorum."

"Bunu duyduğuma sevindim. Hem artık yalnız değilsin, arkanda ben de varım canım. Tamam bu sorunu aldık bir kenara koyduk. Peki başka ne sorun var?"

"Aslında duygusal olarak bir sorunum pek kalmadı. Dediğim gibi birbirimizi sevdiğimizden eminim ama erkeklerin bizden farklı sevdiğini görmeye başladım. Onlar doğaları gereği daha çok fiziksel yakınlaşmalardan..."

Ben neler diyordum böyle? Az daha babaanneme Arda'nın artık benimle fiziksel de birlikte olmak istediğini ve buna henüz hazır olmadığımı anlatacaktım. Sırf Arda'nın iştahını kabartmamak için doğum günümden bu yana artık hiç elbise ve etek giymeyi tercih etmediğimi, onun yerine haftalardır bacaklarımı kapatan pantolonlardan başka bir şey giymediğimi nasıl söyleyebilirdim?

Büyükçe bir yudum şarabımdan içtim ama boğazımın kuruluğunu gidermeye yetmemişti. "Özür dilerim babaanne, o kadar özele girmek ayıp oldu. Gerçekten özür dilerim, haddimi aştım."

Yanaklarımın utançtan yandığını hissedebiliyordum. Gözlerimi hemen yere indirdim.

"Özürünü kabul ediyorum ama şunu bil kızım; sevdiğin erkeğe karşı hissettiklerinden utanma. Sınırlarını bildikten sonra, bunlar güzel heyecanlar."

Sorun buydu zaten. Ben sınırlarımı koydukça Arda daha fazla zorluyor, daha fazlasını istiyordu. Bunu bana dün gece o boş caddede gayet açık göstermişti.

Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin