"Ayça beni senin evinin önünde bıraktıktan sonra yurda, odama gittim. Ama içim sıkıldığı için açık havanın iyi geleceğini düşünüp bahçede yürüyüş yapmaya karar verdim. Yurdun önünde Kaan'la karşılaştık." Titreşen kirpiklerimin arasından, tepkisini görmek için Arda'ya baktım.

"Tanıdığım, bildiğim Kaan, değil mi?"

"Evet." diye kabul ettiğimde, birlikte yukarı çıkmamızı nasıl karşılayacağını bir an bilemedim ve anlatıp anlatmamak arasında kaldım.

Sonra, asıl saklarsam yanlış düşüneceğini hesaplayarak dürüst olmayı seçtim. İlişkimizi düzeltmek için yaptığımız bu konuşmaya herhangi bir şüphe eklemek birden yanlış geldi. Hem zaten yalan söylediğim hemen anlaşılırdı.

O nedenle dürüstçe, "En son bir ay önce hastanede görmüştüm biliyorsun." diye başladım. Başıyla onayladığında devam ettim.

"Kaan ile sohbet etmeye başladım, tabii ağlama krizlerimin arasında pek sohbet ettiğimizi söyleyemem. Uzun süre bahçede dolaşmış olduğum için üşümüştüm."

Duraksadığımda, devam etmemi belirtir bir el hareketi yaptı ama sıra en çekindiğim cümleye geldiğinde bir çırpıda söyleyip kurtulma yolunu seçtim. "Burak tatilden dönmediği için Kaan'ın odasına çıktık."

Birden ayağa fırlayan Arda, bir eliyle burun kemerini sıkarken, diğer elini yumruk yapmıştı. Elini saçından geçirmeyişi dikkatimi çekti. Bu hareketi yeniydi ve gerçekten sinirlendiğini anlamama yetmişti.

Arda'nın, "Pelin, anlamama yardım et." diyen emredici sesini duyduğumda irkildim. "Sen nasıl olur da bir erkek yurdunda, arkadaşın da olsa, bir erkeğin odasına tek başına gidersin?"

Ama senin evine kaç kere geldim diye düşünmeden edemedim.

Üstelik arkadaş bile değilken...

Hatta daha kim olduğunu bile bilmeden...

İçimdeki Zeyna şu anda derinlere kaçmamış olsaydı verecek cevabım çoktu da... Her neyse, düşüncelerimi bir kenara itip bu ana odaklandım.

"Ama..."

"Bunun ama'sı yok." Yüzünü sıvazladı.

"O benim arkadaşım, ben hiç diğer türlü düşünmedim." diye kendimi savundum.

"Onun diğer türlü düşünmediğinden nasıl emin olabiliyorsun?"

"Dört yıllık ciddi bir ilişkiden yeni çıkmış. Hem onu kardeş gibi..."

"Başlatma şimdi kardeşliğe. Lütfen Pelin..." sakinleşmek ister gibi derin derin nefes alıp verdi, "...erkek beyni nasıl çalışır ben biliyorum, sen değil. İş kızlara geldi mi, gerçekten arzularsak, elde etmek için beynimizle değil, başka yerimizle düşünmeye başlarız." Yüzümdeki ifadeyi gördüğünde toparlandı. Ellerini kaldırıp teslim işareti yaptı. "Affedersin, tamam sakin olacağım. Evet devam et!"

"Orada uyuyakalmışım, uyandığımda saat akşam beşe geliyordu."

Arda beni dinlerken odada volta atmaya başladı. Öfkesini kontrol etmeye çalışıyor gibiydi. "Aman Allah'ım sen aklımı koru. Bir de uyuya kalmış, hem de kaç saat." İki eliyle yüzünü sıvazlayıp ellerini ensesinde birleştirdi.

Maskeli Baloda Sevdim (Tamamlandı)Where stories live. Discover now