1.Bölüm

138 24 35
                                    

Okumaya başladığınız tarih, saat ve şarjınız?

Bölüm şarkısı:Ele Layık. Yazarken bunu dinledim :)
*

*

Soğuktan donmuştum, ayaklarımı zor hareket ettirerek bir çöplüğün yanına geldim. Bugün geldiğim dokuz veya onuncu çöplüktü. Ama sonuç hüsran, yine bir şey yoktu.

Yere oturup birkaç göz yaşı ile dilenmeye başladım, etraftan geçen herkese bakışlar atsam da bana kötü gözle bakıyorlardı. Bilmiyorlardı, ailesini küçük yaşta kaybedip yetimhaneye gönderilen ve gördüğüm şiddet yüzünden oradan kaçan biri olduğumu.. İnsanlık ölmüştü.

Bir adam yavaşça yanıma gelip beni bir süzdükten sonra "Adın ne bakalım?" dedi. Birilerinin bana soru sormasına hatta ve hatta konuşmasına alışkın olmadığım için bir duraksadım.

"Pınar Zeynep" dedim usulca. Adam soru sormaya devam etti "Kaç yaşındasın?"

"15"dedim usulca. Başka ne soracaktı diye bekliyordum.

"Ailen nerede?" dedi. İşte sorulmasından en korktuğum şeydi bu.

"Şey.. Annem biraz ileride dileniyordu babam da bana ekmek almaya gitti." dedim. Yalan söylemek zorundaydım.

"Anladım." dedi ve cebinden birkaç bozuk para çıkarıp bana verdi. Yüzümde gerçek bir gülümseme oluşmuştu, gülümsemeyi özlediğimi fark etmiştim.

Biraz ileride bir çöp kutusu daha gördüğümde umutsuz olsam da oraya doğru gittim. Çöpte bir poşet vardı ve poşette bir şey olduğunu fark eder etmez elimi uzatıp aldım.

İçinde bir ayakkabı olduğunu görünce yüzümdeki masum gülümsemenin büyüdüğünü gördüm. Daha önce sayılı kez yaşadığım bu duygu o kadar güzelmiş ki.. Hani derler ya ağzı kulaklarına varmak, gerçekten öyle oldum.

Ayağıma giymek için heyecanla poşetten çıkarırken pahalı ve eski bir ayakkabı olduğunu gördüm. Sevinçle sağ ayağıma giydim. Ayakkabının çiftinin çöpte olma ihtimali olduğu için tekrar çöpe baktım ama büyük ihtimalle çöpçüler çoktan boşaltmıştı.

Yine de mutlulukla yürürken birkaç çöpcünün konuşmalarını duydum. "Sen şuranın çöplerini aldın mı?" diye birkaç metre ilerideki çöp kutusunu işaret etmişti çöpçü abi. "Dur hemen alayım, çöp aracı şu ileride. Yanlız bugün içinden bayağı şey çıktı, insanlar zengin valla. Para çöpe atılır mı?"

Çöpte para? Neye uğradığını şaşırıp aracın olduğu yere koştum. Çöp aracı hareket etmeye başlamıştı. "Abi dur dur" diye bağırdım. O an arabanın önüne birini atıp kaza yaptırarak aracı durdurasım dahi geliyordu. Ben kötü biri değildim, babamdan iyiliği öğrenmiştim. Ama paraya ve sevgiye çok açtım.

Hızla koşarken araba daha da hızlandı yetişemeyeceğimi anlayıp nefes nefese yere düştüm. Çok açtım, duygusal ve gerçek olarak.

Ayakkabım ayağımdan çıkmıştı ve çamurda daha da kirlenmişti. Elime aldığımda bir kağıt yere düştü. Uzun süre bir şey anlamadan kağıda baktım. Ve usulca yerden aldım.

Kağıt buruş buruş ve biraz ıslaktı. Mahalle esnafından okuma yazma öğrenmiştim, okulda değil, dükkanda.

Merakla alıp okumaya başladım.

"Bordokent mahallesi, Gül Kafeye gel Alya. Artık olayları çözeceğiz, yüzleşeceğiz. Yılların intikamı artık bitsin!
27.04.2019"

Aralarında büyük bir intikam olan iki kişi olmalıydı. Verilen tarih yarındı, insanlar pahalı ayakkabıların içinde notlaşıyordu. Kıskandım.

Evet, beni ilgilendirmez ama çok merak ettim. Çok çok çok... Verilen adresin nerede olduğunu merak ediyordum. Her geceyi geçirdiğim kulübeye gittim, orada uyudum.

*

Arabadan geçen birini durdurup "Bordokent mahallesi nerede biliyor musunuz?" dedim. Adam ağzındaki sigarayı dışarı atıp "Biliyorum, neden?" diye sordu.

"Orada işim var da" dediğimde yapmacık bir gülümseme ile "Atla, yolumun üstü seni götürebilirim" dedi. Gülümseyerek arabaya bindim. İlk kez bir arabaya biniyordum, çok güzeldi.

Birkaç dakikada varmıştık ve çok yakında bir yerde "Gül Kafe" yazısını görüp oraya koştum. Ayaklarım çıplak ve kıyafetlerim biraz kirliydi, daha da kötüsü buraya gelmiştim ama nasıl geri döneceğimi bilmiyordum. Sokakta bir kulübe ve ileride dere vardı. Oralarda yaşıyordum.

Gül kafeye oturduğumda telefonla konuşan bir kız gördüm. Başkaları toplu yemek yiyordu, kim olduklarını merak edip ortada bir masaya oturdum.

Telefonla konuşan kız telefonda "Evet anne eminim. Alya'ya ayakkabımın tekini yolladım içinde not vardı. Ona ulaştığından eminim."dedi. O an tir tir titremeye başladım. Olayları merak ettiğim doğruydu.

Dün iyi niyetli abimin verdiği 20 lira ve yolda bulduğum 20 lira ile kıyafet almayı düşündüm. Çok az ileride kıyafet mağazasını görmüştüm. Kendime uygun kapişonlu, yüzümün çok az gözükeceği şeyler aldım.

Kızın yanına gidip "Abla Alya beni gönderdi. Olanları bana anlatırsan ona ben ileteceğim" dedim. Güldü ve bana baktı. "Alya'ya söyle kendi gelsin, olaylar iki aile sırrıdır. Alya kimseyle paylaşmak istemez. Kısacası yemedim tatlım" dedi. Elinin tersiyle bana vurdu ve yere düşmeme ramak kala ayağa kalktım.

Fakirdim, yalnızdım, çok açtım.. Olanları merak ediyordum, peşine düşecektim.

Yıllar önce annem ve babamdan öğrendiğim en önemli şeylerden birini ömür boyu uygulayacaktım. Her şeyin peşine düş, vazgeçme

....

Gizemli AdresWhere stories live. Discover now