iğne and çorba and ilaç

11.5K 849 127
                                    

İyi okumalar. 💎

"Ne yaptın salak çocuk?" diyip derin bir nefes verip kollarımı göğsümde birleştirdim. "Şey, tuttu sandım tencereyi. Sonra bıraktım, işte bu oldu." diyip suçlu çocuklar gibi önünü işaret edip dudağını ısırdığında gülmüştüm.

"Tamam, sen geç içeri yemeğini ye." diyip jungkook'un kapısının önüne geldim, burayı temizlemem lazımdı. "Ben temizlerim abla." diyip bana baktı min jae. "Gerek yok, açsın sen. Git yemeğini ye soğumasın hadi." diyip min jae'yi gönderdim.

Kenarda duran viledayı alıp temizleye bildiğim kadar temizledim kapısının önünü. "Sana sürekli iş çıkartıyorum." diyip sessizliği bozdu jungkook, elimi göğsüne koyup hafif iterek kapıdan geri çekilmesini sağlayıp içeri girdim.

"Yemek yedin mi?" diyip mutfağa yöneldim. "Hayır, yiyemedim." diyip peşimden gelmeye başlayınca haline gülümsedim. "İstemiyorsan gidebilirsin, taehyung'u çağırırım. Ve ya min jae'yi gönderebilirsin." dediğinde arkamı dönüp elimi alnına koyup ateşine baktım.

"Ateşin düşmüş, ama ilaçlarını içmen gerek." diyip omuz silkip buz dolabına ilerledim, içinden bütün gelen sebzeleri çıkartıp hepsini yıkadım. "Sen gidip yatabilirsin, yanı uzan. Dinlen." diye açıkladığımda halime gülmüştü.

"Burada dursam olmaz mı? Bu tarihi ana tanıklık etmek istiyorum." dediğinde başımı sağa çevirip kapıya yaslanmış jungkook'a bakıp kaşlarımı çattım. "Tarihi an?" diyip sorguladığımda kıkırdayıp başını iki yana sallamıştı. Anladım aslında ne demek istediğini ama salağa yatıyordum. Şuan aşırı gergin hissediyorum kendimi, ben ne yapıyorum burada?

"Yok bir şey. Peki, öyleyse ben dinleneyim." diyip gülerek mutfaktan çıkmıştı. Bende çorbayı yapmaya devam ettim. Çorba kaynadığında sıcak sıcak kaseye koyup tepsiye koydum, yanına kaşık su ve ilaçları koyup jungkook'un odasına ilerledim.

"Al bakalım." diyip yatakta oturan jungkook'un üzerine koydum tepsiyi. Bende çalışma masasının sandalyesini çekip çaprazına oturdum. Elini kaşığa atıp içecekken kaşık elinden düşmüştü. Kaşlarımı çatıp ne yaptığına baktım.

"Ne yapıyorsun jungkook?" diyip ayağı kalkıp yanına gittim. Salak bir çorba yemeyi beceremiyor. "Yaptığın çorbadan biraz elime döküldü, elim yandı da tutamıyorum kaşığı." dediğinde şaşkınlıkla jungkook'a bakıp yatağın kenarına oturdum hemen. Elini alıp baktığımda, gerçekten kızarmış ve su toplamaya başlamıştı.

Ya ben beddua'da etmedim ki, ne oluyor bu çocuğa böyle? Kızlara ettiğim beddualar jungkook'a mı iletildi yanlışlıkla acaba? "Neden söylemiyorsun, şimdi daha kötü olacak." diyip ayaklandım, evde yanık kremi vardı.

"Nereye gidiyorsun?" diyip yatakta biraz daha dikeldi, tanrım üzerinde çorba var yaptığı şeye bak. "Üzerinde hala çorba var, değerlini yakmak istemezsin heralde? Ben yanık kremi alıp gelecegim. Kıpırdama bekle." dediğinde gülüp kafasını eğmişti.

Eve gidip kremi alıp hızla jungkook'un evine girdim tekrar, tam kapıyı kapatacakken biri durdurmuştu. "Jungkook evde mi?" diyip kapıyı sonuna kadar açtı platonik. "Evet." diye kısaca cevaplayıp umursamadan odasına ilerledim.

"Sol elinle yiyemez miydin?" diyip odadan içeri girdim, sıcak sıcak yese daha faydalı olacaktı. Kesin soğudu, derin bir nefes alıp yatağının kenarına oturdum tekrar. "Huh? Jungkook-ah ne oldu sana?" diyip hızla yanımıza geldi platonik. "Elini ver." diyip jungkook'un yüzüne bakmaya başladım. "Bir şey olmadı, ufak bir kaza." diyip omuz silkti.

Gülümseyerek elini bana uzatınca tutup elimde ki kremden sürmeye başladım, arada sızlanınca üfleyip acısını azaltmaya çalışıyordum. "Elini bir yere sürme, kremi emsin deri." diyip çorbasını kucağıma aldım, fazla soğumamıştı.

"Benden daha iyi biliyorsun sanki bu işleri." dediğinde gülmüştüm, bir insanı iyileştirmek için illa doktor olunması lazım değil. Bilgi sahibi olması yeterli. "Min jae sağolsun, hep hasta oluyor." diyip omuz silktim.

Biraz daha jungkook'a yaklaşıp kaşığı çorbaya daldırıp ağzına götürdüm. Şaşkınca bana baktığında göz devirip derin bir nefes aldım. "Açsana ağzını." dediğimde yutkunup ağzını açmıştı. "Keşke beni çağırsaydın." diyip jungkook'un diğer elini tutmuştu platonik. Sen gel de taciz et çocuğu. Asalak.

Çorbasını bitirdiğinde tepsiyi mutfağa götürüp içinden ilaç ve suyu alıp tekrar odaya gittim. Önünde dikilip elimdeki ilaçları ağzına tıkdım. "Bunlarda ilaçların." diyip suyunu içirdim. "Hadi geçmiş olsun, ben gidiyorum." diyip gidecekken elimden tutup durdurmuştu, wtf?

"Her şey için teşekkür ederim." dediğinde gülümseyip kafamı önemli değil manasında sallayıp yürüyecektim ki yine durdurmuştu. "Biraz daha duramaz mısın?" dediğinde kaşlarımı havalandırıp yanında sinirden patlayan kıza baktım.

"Hastanedeyken öyle demiyordun ama. 'Evöt gödöbölörsön'." diyip taklidini yaptığımda kıkırdamıştı. "Kaba maskenin altında minnoş bir kız var bunu görebiliyorum. Aslında en başından beri görebiliyordum." dediğinde kaşlarımı habalandırdım, ne alakası var şimdi?

"Ve o zaman sana missileme yapmıştım, bilmem hatırlar mısın ama sende beni bir ara görmezden gelmiştin." dediğinde kaşlarımı çatıp aklıma gelen görüntülerle birden bağırdım. "Ama benim ki 2 gün bile sürmedi, sen 1 hafta-ım yani. Umrumda mı sanıyordun, gelirsen gel görmezden." diyip omuz silkip kitaplığa bakmaya devam ettim.

"O gidebilir, ben kalırım yanında jungkook-ah." diye lafa atladı platonik kız, göz devirip odadan çıkacakken jungkook'un sesiyle durmuştum. "Hayır, sen gidebilirsin. Haneul kalacak benimle." dediğinde kaşlarımı çatıp arkama döndüm.

"Ben öyle bir şey söylemedim?" diyip sert sert jungkook'a bakmaya başladım. "Böyle çok şirin oluyorsun, yani sinirli gözükmüyorsun." dediğinde kaşlarım normal halini almıştı. O neden sürekli bana iltifat ediyor?

Platonik sinirle yerinden kalkıp evden çıkmıştı. Bende sandalyeye oturup ellerimi kucağıma koyup derin bir nefes aldım. Neden bu çocuğa yardım ediyorum ki? Ama dedim ya insanlık, komşuluk, vicdan falan.

"İstersen otura oturabilirsin." diyip yanını patpatladı jungkook, göz devirip kafamı yana eğdim. "İstemez." dediğimde kıkırdayıp kafa sallamıştı.

~~

Oy ve yorum atmayı ihmal etmeyin. Sizi seviyorum, kendinize cici bakın! 💜

apartment 55 ° jjkWhere stories live. Discover now