21. Bölüm (Kıyafet)

885 109 78
                                    

NATSU

Masasına kahve bardağını bırakırken "İhtiyacın olduğunu düşündüm." demiştim, Lucy ise geldiğimi bile o an fark ettiği için yerinden sıçrayıp "Natsu!" demişti telaşla. "Seni fark etmedim."

Bu tatlı haline gülerek "Evet, anlaşılıyor." dedim. "Şu an resmen sudan çıkmış bir balık gibisin, suratındaki şok ifadesi paha biçilemez."

Yaptığım kahveden bir yudum almadan önce "Acımı bu kadar eğlenceli bulmana çok sevindim." demişti ironi yaparak. "Ne kadar da güven verici bir sevgili."

"Ya ne sanmıştın? Tabii ki de öyleyim!"

Yanına gidip elini sandalyesine koydum ve yüzüne yaklaşıp "Bu güvenilir sevgili seni kurtarmaya geldi." dedim. "Seni bugün bu korkunç çalışmalarla dolu kuleden kaçırıyorum."

Yüzündeki ifadesizliği fark edince gerildiğimi belli etmemek için yüzüne biraz daha yaklaştım tepki vermesi için. Omuz silkip "Kulağa hoş geliyor." diyerek beni rahatlatmıştı ama kafasını çevirdiğinde burun buruna gelmiştik.

Sanki sevgili değilmişiz gibi heyecanlanıp kızarmıştım bir anda. Sonra da ağzımdan "Tanrım, çok güzelsin." cümlesini kaçırdıktan sonra telaşla ağzımı kapatmıştım.

Bu durum Lucy'nin kahkahalarla gülmesine neden olunca sırf onu güldürebildiğim için bu aptal aşık halimden memnun kalmıştım ben de.

"Bu arada beni kaçırmak derken gerçekten burdan dışarı çıkmayı kastetmiyorsundur umarım." Dik dik bana bakıyordu. "Biliyorsun, yarışma başlayana kadar gizlilik gereği burdan çıkmamamız gerekiyor."

"Aptal olabilirim ama o kadar da aptal değilim." Dedim kocaman gülümseyerek. "Soyadından dolayı gergin olduğunu biliyorum, merak etme seni tehlikeye atacak bir şeyi asla yapmam."

Burnuma dokunup "Vay canına, Dragneel." demişti. "Her seferinde kalbimi çalmanın bir yolunu buluyorsun."

"Huyum kurusun, gönüllerin bir numaralı prensi olmak her zaman kaderim olmuştur." Tek kaşını kaldırıp "O kaderi geçmişine dikerim senin." demişti kıskançlıkla.

Gülmemek için kendimi zor tutup onun o güzel yüzüne yaklaşmıştım ben de. Ciddi bir sesle "Kaderim ne olursa olsun, tek prensesim sensin." demiştim. Bir süre birbirimize ifadesizce baktıktan sonra bu abartılı cümleme kahkahayla gülmeye başlamıştık.

Kendini ilk toparlayan Lucy olmuştu her zaman olduğu gibi. "Edebiyat yapmayı bırak da çık dışarı çapkın prens, bu prenses üstünü değiştirmek istiyor."

Benimle eğlenmeye devam ettiğini fark edince rahat bir nefes alıp "Beni öldürmediğine sevindim." dedim içten bir sesle.

"Sana prenses denilmesinden nefret ettiğin için en azından bir kere koluma vurursun diye düşünmüştüm." Dememle koluma sert bir şekilde vurup "Madem hatırlattın, lafın havada kalmasın." demesi bir olmuştu. Kolumu ovarken "Keşke kalsaydı." dedim.

"Güce bak, ben mi boks yapıyorum yoksa sen mi belli bile değil." Kolumu işaret edip yalandan bir tavırla "Öp de geçsin bari." dedim.

Yanıma kadar gelip vurduğu yeri bu sefer cimciklediğinde "Bir şey demedim varsay!" diyip can havliyle onu durdurduktan sonra koluma bakmaya başlamıştım ki Lucy  hiç beklemediğim bir anda yanağıma bir öpücük bırakıp kaçmıştı sanki çocukmuş gibi.

Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now