17.Bölüm (Sabır)

1K 125 56
                                    

LUCY

Juvia ile yakın arkadaş olmamız çok uzun sürmemişti hatta kendisi resmen en iyi arkadaşım olmuştu. Onunla sohbet ederken dürüst olmak adına Gray ile olan kısa kafa karışıklığımı anlatmıştım. Dinlerken beni öldürmemek için kendini zor tuttuğunu fark etsem de anlatmak zorundaymışım gibi gelmişti.

Natsu ile olan ilişkim sağolsun konu tatlıya bağlanmıştı ki onun tavrını görünce iyi ki de Natsu'ya aşık olmuşum diye düşünmeden edememiştim çünkü bu kız beni gerçekten ama gerçekten diri diri gömebilirdi söz konusu Gray olduğunda.

Ama bu Natsu'yu huysuzlandırmaya yetmişti çünkü zaten iş yoğunluğu yetmiyormuş gibi bir de Juvia çıkmıştı benim vaktimi alan. Ben hemcinsimle vakit geçirmekten memnundum memnun olmasına ama Natsu pek de sabırlı görünmüyordu bu durumda.

"Yetti canıma artık!"

Ve bu onun sabrının geldiği son noktaydı sanırım. Bunu söylerken üzerime doğru yürüyordu ve ciddi ciddi gözlerinden ateş çıkıyor gibiydi.

"Sabahları çalışıyorsun, öğlenlerini Juvia'ya ayırıyorsun, akşamları yine çalışıyorsun ve gece de çok yorulduğun için uyuyup kalıyorsun..." Bana doğru bir adım daha atmıştı. "Bu yoğun programının içinde bana azıcık bile yer olmadığı gerçeğiyle başa çıkamak sevgilin olarak ne kadar zor bir şey tahmin bile edemezsin, küçük hanım."

Bir adım daha ve evet koltuğa çöküvermiştim son çare olarak. Ellerini koltuğun iki yanına koyup beni kollarının arasında sıkıştırdıktan sonra "En azından gecelerini bana ayır." demişti ki bu benim durumu yanlış anlayıp kızarmama neden olmuştu.

Sanırım Natsu'nun ilk defa böyle bir şeyi söyleme amacı gayet masumdu ki bir süre ne olduğunu anlayamayarak suratıma baktıktan sonra utangaç ifademi anca fark edebilmişti.

O anda kafasına dank edince benden daha beter bir utangaçlıkla geri çekilip kıpkırmızı yüzüyle ağzını eliyle kapatmıştı gözlerini kaçırarak. O kadar tatlı görünüyordu ki onu öpme isteği uyandırmıştı bende.

"B-Be-Ben öyle demek istemedim." Onunla eğlenmek için alınmış gibi yaptım ve utangaç bir sesle kafamı yana eğerken "Natsu, seni sapık." dedim birazda üzgün görünmeye çalışarak.

Hemen dizlerinin üstüne çöküp benimle aynı hizaya gelmişti ve "Hayır, hayır! Gerçekten öyle bir amacım yoktu." derken ellerime yapışmıştı sevimli bir telaşla.

"Ben sadece... Gerçekten." Yüzüne baktığımda gözlerini aşağıya indirmişti gerçekten üzgün bir çocuk gibi. "Seni çok özledim." Dedi ağzının içinde geveleyerek.

Bu görüntü kalbim için hiç iyi değildi çünkü Natsu o kadar sevgi dolu görünüyordu ki ona sahip olduğum için kendimi fazlasıyla şanslı hissettiğim yetmiyormuş gibi bir de kendimi onun üstüne atlayıp kahkaha atmamak için çok zor tutuyordum.

Eğer onunla eğlendiğimi fark ederse bana kızabilirdi o yüzden sakin kalmalıydım. Ama elimde değildi ki şu surata bakıp kendime hakim olmak fazlasıyla zordu.

Ben kendi içimde düşüncelere dalmışken o sessiz kaldığımı fark edince göz ucuyla bana bakmaya çalışmıştı. Bu aşırı çocuksu haline gülümseyerek "Bende seni özledim." dedim.

"Gerçekten mi?!" Heyecanla oturduğu yerden biraz daha doğrulup gözlerini gözlerime dikmişti. "Evet, gerçekten."

"Ah, çok şükür..."

Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now