15| sick

3.7K 320 208
                                    

Havalar iyice soğumuştu. Dün gece yoğun kar yağışıyla birlikte daha da soğuyan hava annemin beni daha sıkı giydirmek istemesine sebep olmuştu. Yağan kar sonucu etraf buzla kaplanmıştı. Kayıp kendimi incitmemek için savaşırken derse yetişememe korkusu yüzünden hızlanmıştım. Soğuk rüzgar yüzüme vurduğunda burnuma kadar örttüğüm atkı bir işe yaramıyordu. Tek elimle atkımı yukarı çekiştirirken diğer elim düşme ihtimalime karşı sallanıyordu.

Taehyung ile sabah kısa bir konuşma yapmıştık. Hoseok hasta olduğu için yataktan çıkamaz hale gelmişti. Taehyung'da Hoseok'un bizimle ilgilendiği günleri düşünürken okulu ekip erkenden Hoseok'un yanına gitmişti. Ben de yanlarına gitmek istemiştim lakin annemle uzun tartışmamız üzerine okula gitmek zorunda kalmıştım.

Yoongi'de grip olduğunu ve boğazının ağrıdığını söylese de okula geleceğini söylemişti. Bütün gün yanında durup başının etini yiyeceğimi bilse evde kalmayı tercih ederdi herhalde.

Okula yaklaşırken gözüme ilişen kafeyle gülümsemiştim. O kafeye her uğradığımızda mutlaka bir tatlı almadan çıkmazdık. Taehyung'un vazgeçilmezi olan limonlu cheesecake kafenin cam bölmesinde yerini almıştı. Sanki yıllar sonra buraya gelmiş gibi hissederken burnuma değen şeyle irkilmiş ve kendime gelmiştim. Yağmur geleceğini haber etmiş hafif hafif döküştürmeye başlamıştı.

Yağmuru severdim. Özellikle yağmur yağdığı zamanlar vazgeçilmezim olan kulaklarımla müzik dinlemeyi. Yavaş yavaş ıslanırken dinlediğim müzikle bulunduğum ortamdan soyutlanırdım. Bu hissi her şeyden çok severdim. Bir diğer sevdiğim şey ise yağmur sonrası toprağın kokusuydu. Islanan toprak, kokusunu sunmaktan çekinmezken dışarıda dolaşmayı severdim.

Düşüncelerimin sonu gelmezken zar zor kendime gelmiş ve hızlanan yağmurla birlikte okula koşmuştum. Saçlarım çoktan ıslanmışken yüzüme damlayan yağmura inat daha hızlı koşmaya başlamıştım. Okula gelene kadar sırılsıklam olmayı beklemezken yağmur bana güzel bir oyun oynamıştı.

Okula girdiğimde göreceğim ilk yüzün Yoongi'ninki olacağını tahmin edemezdim. Eline aldığı kitapları koluyla göğsünün arasına sıkıştırırken sakince dolap kapağını kapatmıştı. Saniyeler sonra ise beni görmüş ve yüzüne endişeli bir ifade yayılmıştı. "Jimin?" Panikle çıkan sesiyle birlikte az önce kapattığı dolap kapağını tekrar açmıştı. Şaşkınlıkla yanına yaklaştığımda eline aldığı kitapları elime tutuşturmuş ve dolabındaki poşeti almıştı. Poşeti açarken sakinlikle yüzünü inceliyordum. Her şeyi o kadar hızlı yapıyordu ki ne yapacağımı bilememiş öylece yerimde kalmıştım.

Poşetten bulduğu havluyla saçlarımı örttüğünde dudaklarım aralanmış fakat bir şey söyleyememiştim. Yüzü yüzüme yakınken onun bütün dikkati yaptığı işteydi. Kaşları hafif çatılmış dudakları da benimkiler gibi yarı aralıktı. "Yoongi dersim başlayacak, teşekkür ederim ama derse yetişmem gerek." Dikkatini çekmeyi başardığımda gözleri gözlerime sabitlenmişti. "Ders saatlerimiz aynı Jimin ve dersin başlamasına daha yarım saat var."

Tepkisiz bir şekilde yüzüne baktığımda havluyu kafamda bırakmış ve cebindeki telefonu göstermişti. Ekran açıldığında gözlerim de kocaman açılmıştı. Ne yani boşuna mı koştum ben?

Şaşkınlığıma gülerken kafama bıraktığı havluyu almıştı. "Havalar da soğudu umarım hasta olmazsın," demesiyle birlikte burnunu kırıştırmıştı. Hemen arkasından benden uzaklaşmış ve cebinde duran peçeteyi eline almıştı. Kulağıma ulaşan hapşırık sesiyle endişeli bakışlarımı Yoongi'ye sunarken o bu haline karşı dudak büzüyordu. "İyi görünmüyorsun Yoongi," yerdeki poşeti elime aldığımda. "Eve gidip dinlenmen gerek."

Poşeti dikkatlice dolaba koyup kapağını kapattım. "Sınavlar yaklaşıyor," demişti omuzları düşerken. Elimdeki kitapları uzattığımda gülümseyerek almıştı eline. "Taehyung ve Hoseok nerede?" diye sorduğunda sınıfa yürümeye başlamıştık. "Hoseok hastalandığı için evinde dinleniyor. Taehyung da Hoseok ile ilgilenmek için onun evine gitti." Anladığını belirtmek için başını sallamıştı.

lil meow | yoonmin (devam etmiyor) Où les histoires vivent. Découvrez maintenant