9| the invitation

4.1K 422 274
                                    

Zilin gürültülü sesini duyarken uyuşan elimi ovuyordum. Taehyung önümdeki sırada uyuklarken Hoseok ayaklanmıştı. "Antrenmana gidiyorum," demişti çantasını eline aldığında. "Öğle arasında görüşürüz," El salladığımda ön tarafa geçmiş, Taehyung'un saçlarını karıştırmıştı. Sınıftan çıktığında Taehyung'un uyandığını fark etmiştim.

Kafasını çevirdiğinde uykulu yüzüyle karşılaşmıştım. "Hoseok nerede?" demişti merakla. Bense birkaç öne geçmiş Taehyung'u ayağa kaldırmıştım. "Antrenmana gitti, hadi biz de hava alalım."

"Jimin bak!" diye sinirle soludu Taehyung. Parmağıyla işaret ettiği yere baktığımda bankta oturan Jungkook ve Somi'yi görmüştüm. Şaşırtıcı olan yanı Jungkook'un her zaman yanında arkadaşları olurdu. Bu kez Somi ile yalnızlardı. "O kumral saçlarını yolacağım!" Taehyung'un sesi korkmama sebep olurken Jungkook'un onu duymamasını dilemiştim.

"Taehyung istersen sınıfa geçelim," diye kolunu tuttuğumda orada durmaya devam ediyordu. "Eski sevgilisiyle barıştığına inanamıyorum," dedi. Ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi. "Somi'nin yaptığı onca şeyi nasıl görmezden gelmiş olabilir ki?"

Kollarımı beline sardığımda başını göğsüme yaslamıştı. İnsanları sakinleştirmekte ya da onları rahatlatacak sözler söylemekte hiç iyi değildim. Taehyung'un üzgün olduğu anlarda Hoseok devreye girer, onu mutlu etmek için elinden geleni yapardı. Hoseok her ne kadar Taehyung'a sinir oluyor gibi görünse de Taehyung'a olan sevgisine hayran kalırdım.

Hoseok ona ihtiyacım olduğunu hissetmiş gibi takım arkadaşlarıyla bahçede görünmüştü. Bizi gördüğünde gülen yüzü solmuş şaşkınlıkla yanımıza koşmuştu. "Ne oldu Jimin?" diye sorduğunda Taehyung Hoseok'un sesiyle başını kaldırmış hızla ona sarılmıştı. Tam o sırada yanımızdan geçen Jungkook ve Somi'yi gördüğümüzde Hoseok'un sorusunu cevaplanmıştı. Jungkook şaşkın bakışlarla Hoseok ve Taehyung'a bakarken bahçeden çıkmıştı.

Hoseok ve Taehyung sınıfa geçtiğinde aklıma gelen isimle alt kata inmiştim. Yoongi'nin sınıfının önünde durduğumda ellerimin titrediğini fark etmiştim. Sahi, neden titriyordu?

Bunu düşünmek yerine oluruna bırakmış yavaşça kapıyı açmıştım. Sınıfta Yoongi ve Taemin dışında kimsenin olmaması içimi rahatlatırken içeri geçmiş ve arkamdaki kapıyı kapatmıştım. Kapıyı kapatmamla eş zamanlı bir ses işitmiştim. "Jiminie!" Taemin neşeli sesi ve kocaman gülümsemesi ile ayaklandığında açtığım kollarımın arasına yerini bulmuştu.

Kısa süreli sarılmamızın ardından bakışlarımı Yoongi'ye sabitlemiştim. Kulaklıkları kulağında yüzünü kitabına yaklaştırmış test çözüyordu. Geldiğimi müzik sesinden dolayı fark etmemiş olacak ki kafasını hiç kaldırmamıştı. Sinsice sırıtmış, yavaşça yanına yaklaşmıştım. Tam arkasında durduğumda ani atağımı gerçekleştirmiştim. Bir anda sırtına atlamış ellerimle omzuna tutunmuştum. Şaşkınlıkla kafasını çevirmeye çalıştığında çenemi omzuna yaslamıştım. Yüzüne yandan zor da olsa bir bakış attığımda onunda şaşkınlığı yok olmuş kocaman gülümsemişti.

"Jimin?" demişti fısıltıyla. Bense hımlamış ve yüzünü incelemeye devam etmiştim. Titreyen bedeni sakinleşse de bakışlarını benden kaçırmakta ısrarcıydı. "Ben de buradayım," Taemin biraz uzağımızdaki sırasında yayılırken bize bağırmıştı. Bense kafamı sağa yatırmış bize sırıtan çocuğa bağırmıştım. "Kapa çeneni Taemin!"

Kafamı kaldırdığımda çektiğim sandalye ile Yoongi'nin yanına yerleşmiştim. Çözdüğü sorulara baktığımda yüzümü buruşturmuştum. "Tüm gün test çözmekten başka bir şey yapmıyor musun?" diye sormuştum önümdeki kitabın sayfalarını çevirirken. Bütün soruları çözmüştü. O gerçekten çok zeki olmalı.

lil meow | yoonmin (devam etmiyor) Where stories live. Discover now