❦17❦

7.2K 785 56
                                    

medya: VHS Glitch/Blood in Blood Out

"Bir rüya bir isteğin gizlice gerçekleşmesidir."
-Sigmund Freud

***

"Beni çağırmışsınız."

Jimin parmakları arasında döndürdüğü siyah kalemdem bakışlarını kaldırıp karşısında dikilen Taeyeon'a baktı. Evet anlamında kafasını sallayıp oturduğu koltuktan kalktı ve  kalçasını masaya dayayıp  kalemi yanına bıraktı. Kapıda bekleyen adamlarına dışarı çıkmalarını işaret etti ve odada Taeyeon ile tek kaldılar.

Öksürüp lafı uzatmamak adına konuşmaya başladı.

"Benim için bir şey yapmanı isteyeceğim, ve sadece ikimiz arasında kalmalı. Bunu yapabilirsin değil mi?"

Taeyeon anlamasa da olumlu anlamda kafasını sağladı. Jimin'in özellikle Taeyeon'u çağırtma sebebi burda az çok güvenebileceği birisi olmasıydı. Yoongi'nin elemanıydı tabii ama,  Taeyeon Jimin'e daha bağlıydı. Küçükken onunla çok ilgilenmişti, bu yüzdendi belki de.

"Güzel." Jimin derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti. "Ailemi araştırmanı istiyorum, ölüm sebeplerini. Her detayına kadar, dikkatini çeken ne olursa olsun bana söyle." Dalgınca masadaki sigara paketinden bir dal alıp dudakları arasına koydu. Kibritle yakıp söndürdüğü kibriti de masaya bıraktı ve sigarasından derin bir nefes çekti, Taeyeon pür dikkat onu dinliyordu. "Biliyorsundur ama ben tekrar anlatayım, benim bildiğim şu ; ailem polislerdi ve Yoongi'nin de içinde olduğu bir poker salonuna baskın yapıldı. Ben hariç, hepsi öldü. Kesik kesik hatırlıyorum , yerde hareketsiz uzandığımı ve her yerin kan içinde olduğunu. Birbirleriyle uyuşuyorlar ama, bilmediğim bir şeyler olduğunu düşünüyorum."

Taeyeon anlıyorum manasında kafasını salladı. Jimin'in neden bir anda bunu merak ettiğinini anlayamamıştı ama sorgulamak haddine değildi. Yine de bilgi topladıktan sonra sormayı aklının bir köşesine not etti.

"Tamam Bay Park, araştıracağım."

"Teşekkürler Taeyeon."

Taeyeon dostça bir gülümseme sunup eğildikten sonra dışarı çıktı ve Jimin'i büyük odasıyla baş başa bıraktı. Aslında ferah bir oda olmasına rağmen Jimin'e şu an son derece kasvetli gelen odada gözlerini gezdirdi Jimin.

Kendin bana geleceksin.

Jungkook'un sesiyle kafasında yankılanan cümleyle dişlerini sıktı. Ona geleceğini söylemişti birkaç gün önce, Jimin tek başına kalmayı Jeon gibi bir adamın yanıma gitmeye yeğlemeliydi. Kafasını dağıtmak için başka bir şey düşünmeye çalıştı, gözlerini yummasıyla siyah irislerle baş başa kaldığı için hızlıca geri açtı gözlerini. Dudaklarına bakarkenki, boynunda nefesini gezdirirkenki halleri aklına geliyordu ve Jimin deliriyor olmalıydı. Jeon Jungkook'un amaçları arasında Jimin'i delirtmek varsa tebrik etmek gerekirdi çünkü yılların yapamadığını hayatına bodoslama dalan bu adam yapacak gibi görünüyordu.

***

Bir günahkâr günah işlemekten korkabilir miydi?

Jeon daha önceden insanların can verdiği biçimli ellerini saçlarına geçirdi, o en adisinden bir günahkârdı. Masum değildi, beyaz değildi, parlamıyordu o karanlıktı.

pomegranate ℘ kookmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin