hatıralarına gülümsemek

155 24 52
                                    

김유겸✿

"Lanet olası... hayır."

Siyah saçlı, elindeki silahı bıraktı gürültüyle ve dizleri tutmayınca yere; itiraf edemese de hoşlandığı çocuğun yanına çömeldi güçlükle.

"O-o piçi geberteceğim, duydun mu?!" Öfke ve korku içerisinde titrerken, elini diğerinin kana bulanmış göğsüne bastırdı; kurşunun açtığı yarayı gizledi. Nefes almaya çalışan çocuk öksürdü, ağzında beliren kan ise dudaklarından dağıldı.

"Bana bak." Yüzünü kavradı sonra vazgeçip. "N'olursun kapatma gözlerini."

Siyah saçlıyı kavramak için yüzüne çıkardığı elleriyle çocuk, son anlarında gülümsemeye çalıştı.

Konuşmak için ağzını açsa da tek kelime edemedi.

Hıçkırığının boğazında patlamasına engel olmazken sarıp sarmaladı arkadaşını, çoktan ölmüştü. Siyah saçlının kollarındaydı cansız beden.

O ise bunca zaman başkasına karşı gözlerini bürümüş, sevgi zannettiği isteği bastıramadığı için özür diledi çaresizlikle.

"Seni seviyorum, seni seviyorum... Çok üzgünüm..." Fısıldadı tek başına, bir tek o vardı.

"Aşkım..."

"Pfft."

Yanımdaki Bambam bu kelimeyi duyunca güldü, susmadı bir süre. Önümüzdeki diğer insanlar Bambam'in bastırmaya çalıştığı kahkahaları yüzünden bize döndüğü an olduğum yerde büzüştüm.

Gülmekten elindeki patlamış mısırların neredeyse yarısını etrafa saçmıştı. "Yugyeom-ah..." Sırıtarak fısıldadı, sinemadaki diğer insanlar göz devirerek ekrana odaklandılar tekrardan.

"Bu film çok boktan." Hıçkırdı garipçe, güldü ardından. Ben de istemsizce ona katıldım bir süre sonra. Aptal herif, çok güzel gülüyordu; yüzümü kapattım kahkahalarım yükselirken.

"5 dakika önce- kadının biriyle yatmışt-" Zar zor konuştuğunda ve gülmeye devam ettiğinde duraksadım işte.

Öncelikle, ortada komik bir şey yoktu.

İçim huzursuzlukla dolarken Bambam'in suratına aval aval bakmayı kestim, saçına takılmış birkaç patlamış mısıra ve tatlı gülüşüne de öyle.

Kendime gelmeliydim, kendime gelmeliydim, kendime-

"Yugyeom, gel hadi~" Birden bire ayağa kalktı, çekiştirmeye başladı beni çıkışa doğru. Biz çıkmasaydık da kovulacaktık salondan, belliydi.

"Nereye, yavaşla hey..." Kolumu ondan kurtardım ve az önceki gülmekten çakırkeyif haline, dağılmış saçlarına baktım. Muzip bir ifade takınmış, sonumuz iyi değil dedirtecek gibi bakıyordu.

"Başka bir filme girelim!"

"Yapma, film o kadar
da berbat değildi." Omzunu silkti, kıkırdadı.

"Animasyon var, şanslı günümüz." Patlamış mısır kutusuna sıkıca sarınmışken önden, onu takip etmemi istedi. Yenilgiyle omuzlarımı düşürdüm.

𝙸𝚗𝚎𝚏𝚏𝚊𝚋𝚕𝚎Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ