ortalığı karıştırmak

266 44 38
                                    

김유겸✿

"Kafayı yiyeceğim şimdi."

Ölümün kokusunu almaya başlamıştım, sanırım kendimi boğuyordum.

Hayalimdeki ölüm yastığa kafa gömüp nalları dikmek değildi, gurur inciticiydi bu birazcık. Bigbang konserinde ezilmek bana uyan ölümdü sanki. Taeyang'ın karın kaslarını öpmek uğrunda can verebilirdim.

Daha açmadığım kolilerden birinin üzerinde biriken pizza kutularına bir bakış attım çaresizce. Dışarı çıkmalıydım yiyecek bir şeyler almak için, hiç istemiyordum.

Bir işim daha vardı, bunun uğruna sürükleyecektim kendimi evden.

Ayakkabılarımı giyindim, biraz yağmur vardı ama şemsiyemi bulamazdım bu karmaşada. Evden çıktıktan sonra asansöre gittim yorgun argın.

İçeri girdiğimde yaslandım duvara, aklımı meşgul eden siyah saçlı çocuğu unutmaya çalışıyordum. Her adımımda daha da kazınıyordu zihnime.

"Sikeyim ben bu işi."

Bir alt katta durdu asansör, kapı açıldığında mutsuz bir şekilde kenara çekildim. Pembe saçlı beni gördüğünde sabır diledi, içeri girmeyince kapatmak için tuşa bastım, son anda fikrini değiştirdi anlaşılan. İte kaka aynanın olduğu tarafa geçti ve yapıştı oraya.

Siyah pantalonunun üzerine pahalı görünen güzel bir ceket geçirmişti. İtiraf etmek işime gelmiyordu ama güzel kokuyordu, parfümü aşırıya kaçmıştı; buna rağmen idare edilebilir seviyedeydi.

"Nereye gidiyorsun?" Siyah botlarına bakarken sordum meraklı gürünmemeye çalışarak. Maddi durumu yerindeydi anlaşılan, ayakkabıları güzeldi. "Pardon?" Ben kolay etkilenmezdim giyim tarzlarından.

"Seni neden ilgilendiriyor?" Ukalaca sordu. Çok da umrumdaydı sanki. Gözlerimi devirdim.

Zemin kata geldiğimizde çıktım dışarıya, cevaplamadığım için rahatsız olmuştu. Pembe saçları gözümü acıtıyordu resmen, bu yüzden bakmıyordum ona.

Dış kapıya ulaşana kadar yanımda yürüdü. Aynı anda geçmeye çalıştığımızda çarpışmıştık, bu ilk önce onun geçmesine izin vereceğim anlamına gelmiyordu. Bir kaç kez daha boğuşarak ittik birbirimizi.
"Ç-Çekilsene be adam!"

Dışarı çıktığımızda duraksadık ve bakıştık ölümcül ifadelerle. Kaşlarını çattı bayağı bir, kaç çatınca oldukça çirkindi. Kaşlarının ortasını dürttüm sol elimi kaldırarak işaret parmağımla, bir yandan bende kaş çatıyordum ve ikimizde ölümüne ciddiydik. Elimi savurdu bir hışımla. Yüz ifadesi değişmemişti
hala, çirkin gözükmesini umursamadığımı fark ettim tekrar.

İkimizde aynı anda kestik göz temasını, hiç bir şey olmamış gibi işimize geri
döndük. Bacağım hala karıncalanıyordu, fazla yatmıştım bugün.

Aynı yere yürüyorduk, sürekli karşılaşmaktan alışmıştık bu tarz şeylere. İsmini bilmiyordum, birkaç gündür mağaramdan çıkmıyordum bile.

Durağa geldiğimizde derimce bir nefes verdim. Soğuk havada ağzımdan çıkan buhara benzeyen şey beni mutlu etti sebepsiz yere. Bir kez daha tekrarladım bunu.

𝙸𝚗𝚎𝚏𝚏𝚊𝚋𝚕𝚎Where stories live. Discover now