katilsin sen

300 44 99
                                    

김유겸

Yarı döneme girmiştik. Kısa bir tatilin öncesinde, okul tekrar başlamadan taşınmayı akıl etmiştim iyi ki.

Yeni evimi sevmiştim, gerçekten. Taşındığımı duyan komşular teker teker kapıyı çalıyorlar ve lezzetli yemeklerle masamı donatıyorlardı.
Mükemmel bir çevre vardı bu sitede. Sessiz, sakin bir hayat. Tam istediğim şey de buydu.

Onu görene kadar bu düşüncedeydim. Şu anki hislerim ise yazıya dökülebilecek gibi değildi.

Çöp atmaya çıkmıştım, su akıtıyordu poşet. İğrenç kokudan uzak kalmak ve mavi eşofmanımı kirletmemek için uzatabildiğim kadar uzağa uzattım poşeti.

Babamı ziyaret etmeye çalışmamın ardından iki gün geçmişti. Kendisi uğramamıştı, ben aramadığım sürece aramazdı zaten. Fazla hevesli görünmemek için sık konuşmuyordum onunla.
Fazla hevesli de değildim zaten.

3 Binadan oluşan küçük sitenin ortasındaki dev çöp konteynırlarını gördüğümde şükrettim. Bu berbat koku üzerime sinecek gibi hissediyordum, bu kesinlikle en son istediğim şeydi.
"Hay ananın..." Karşılaştığım kişi ise kesinlikle en çok görmeyi istediğim kişi değildi.

Pembe saçlı çocuk, elindeki çöp poşetini sıkıca kavramış, beni gördüğü için o da mutlu görünmüyordu.
"Ne bok yiyorsun burada?!"

"Ne bok mu yiyorum?" Pembe saçlı çocuğun lamalı pijamalarını fark ettiğimde, gelen gülme isteğini engellemeyi başararak ve ciddi görünüme bürünerek sordum. "Çöp atıyorum."

Aynı sitede oturduğumuz açıktı. Bir ihtimal akrabası burada olabilirdi. Aynı şeyi, onun benim için umut ettiğini biliyordum.

Onu yatağıma sokmam, eğer o burada yaşıyorsa kolaylaşabilirdi gerçi.

Evet, düşündüğüm tek şey buydu.

"Sana bir daha karşıma çıkma demedim mi ben?!"
Gözlerinde kin vardı, ama ben judo biliyordum.

"Çöp atıyorum." Çöpü attım. Bir dahaki sefere, penceremden buraya konteynıra atış yapabilir miydim ona bakacaktım.

"Tanrım... Sen!"

"Ben?" Onu sinirlendirmeyi sevmiştim. Normalde bu tür şeyleri zaman kaybı olarak görürdüm. Çocuksu geliyordu, anlarsınız ya.

Ama bu çocuk aşırı derecede ateşliydi ve onunla biraz oynayabilirdim.

"Ölmek mi istiyorsun ha!"

Masumca gülümsedim, hafif eğdim başımı ve arkamı döndüm. Geride bıraktığım bedenin hayret içindeki nidaları daha çok gülümsetti beni.

Eğlenecektik.

Tabii eğer, çöp poşetini kafama fırlatmasaydı.

"SENİ KÜÇÜK!"

Gerçekten eğlenebilirdik. Anlıyor musunuz?

"Yah! YAH! BIRAK BENİ! SİKEYİM SENİ UWAHH!"

𝙸𝚗𝚎𝚏𝚏𝚊𝚋𝚕𝚎Where stories live. Discover now