iyi olacaksın

234 33 60
                                    

김유겸✿

LA On A Saturday Night-
Hearts & Colors
🌙

"Yugyeom, bir tur daha istiyorum."

Çıplak bir bacak battaniyenin altındaki uyuşmuş vücuduma atıldı. Battaniyenin altına girmeyi reddeden Jungkook'un soğuk kolları, göğsümde gezindiğinde huylandım kıpırdanarak. "Soğuk..."

Sıkıca yumduğum gözlerime inat, sağ yüzümde hissettiğim boydan boya ıslaklık hissi ayılttı beni. "Sikeyim, ne yaptığını sanıyorsun?" Dışarıdaki diliyle tekrar yaklaştığında göğsünden ittim ve afallamasına sebep oldum.

Yalaşmak bana göre değildi, işimiz
bittikten sonra susup yatmalıydı. Daha az temas etmeliydik belki de.

Kaşlarını çattı, komik görünüyordu.
Hıhladı ve yatak başlığına yaslandı önüne dönüp. Derince iç çektim, kabaydım. Kabul ediyordum.

"Hey." Emekleyerek yanına eriştim yorgun argın ve kucağına koydum kafamı. Kavuşturduğu kollarının üstünden yan bir bakış attı ama pas vermedi hiç.

"Üzgünüm. Uykuluyken huzursuz oluyorum."

Elimi uzatıp yanağına yerkeştirdim. Mırladı resmen. Tavşandan çok kedi gibiydi o an. Gülümsedim ve kendime çektim onu, büzüştürdüğü dudaklarına minik bir öpücük bıraktım başta. Sonra sert bir tane.

"Orospunun tekisin Yugyeom." Dizini kaldırdı ve kafamın sekmesine sebep oldu.

"Çok güzelsin." Güzeldi, ruh hastasıydı birazcık.

O da gülümsedi bunun üzerine, eğilip beni öpecekken zilin çalmasıyla geri çekildi hızla. Kapı tarafına baktı hemen.

"Kim olabilir?"

Gerildiğini hissettim, paniklemişti.
"A-Açmayalım kapıyı."

"Sorun yok." Gitmemem için tuttuğu elim ayrıldı onunkinden. Altıma bir şort geçirdim ve dış kapıyı açmaya gittim.

Kapı ısrarla çalıyordu. Art arda zile basan kişi pembe saçlıdan başkası değildi. Kızarmış kulakları ile sinirli suratını görünce tek kaşımı kaldırdım ve inceleyerek baktım ona.

Çıplak göğsümü görünce bir şey söyleyecekmiş gibi işaret parmağını kaldırdı, sonra vazgeçmiş olmalı ki indirdi ve iç çekti.

"Neden buradasın?" Jungkook seslenmişti içeriden ben bunu söylerken. Pembe saçlı parmak uçlarına kalkarak omzumun üstünden bakmaya çalıştı, sola giderek kapattım görüş açısını.

"Şey ben..." Dikkati dağılmıştı, önüne döndü mırıldanarak. "D-Dışarı çıkacaktım da, uğrayayım dedim. Bir yerine bir şey olmuştur falan."

"İyiyim ben." Bakışlarımın ayaklarına kaydığını fark ettiğinde daha da kızardı kulakları. Bir ayağını diğer ayağının arkasına koyarak saklamaya çalıştı güya. Mavi Gumball'lu terliklerini ters giymiş; açıkça dışarı çıkıyor olamazdı.

Hava terlik giymeye uygun değildi. Ve giydiğini gördüğüm kadarıyla o trend botlarla ilgisi yoktu bir çiftin.

Tatlıydı, bir bakıma.

"Misafirin mi var? Çağır da bir merhaba diyeyim. Yalnızsın genelde."

Sanane, diyecektim. Ama daha az kaba olmaya çalışacağıma dair kendime söz vermiştim.

"Seni ilgilendirmez." dedim bunun yerine. Daha insancıldı ve o değişen şirin suratı görmeye değerdi.

Samimiyetsizce gülümsedim ve kapıyı çarptım. Kapamamın ardından gelen sinirli bağırma irkitti biraz.

𝙸𝚗𝚎𝚏𝚏𝚊𝚋𝚕𝚎Where stories live. Discover now