kar küresi

192 31 48
                                    

김유겸✿

''Hey.''

Sessiz adımlarıyla mutfağa giren Bambam, dağılmış saçlarını düzeltmeye çalışırken ve gözlerini ovuştururken mırıldandı. İç gıdıklayıcı bir şekilde hoş geldi gözüme, kısa bir selamlamadan sonra başımı çevirdim. Fındık kremasının kapağını açmakla meşguldüm, ya da onu düşünmemeye uğraşmakla. Ne fark ederdi ki?

''Dünkü olay için özür dilerim.'' Gergindim, fazlasıyla. Bunu yansıtmamaya çalışarak sordum ancak sesimden anlamış olacak ki burukça gülümsedi. ''Sorun değil.''

Sorundu işte, anlamıyordu.

Jungkook benim yatağımda derin bir uykudaydı, uyanması an meselesiydi ve ben ona karşı nasıl bir tavır takınmalıydım hala bilmiyordum.

Akşam o halde geldikten ve Bambam'i gördükten sonra sessizliğe bürünmüştü. O saçma bir şey yapmadan durumu açıklamıştım, yine de rahatsız olmuştu. Hatta kıskançlıktan delirdiğini biliyordum, buna rağmen doğru olanı yapıp çıkışmamıştı öylesine. Bu yüzden şaşırmıştım ve bilmiyorum, yumuşamıştım ona karşı.

Ardından benimle uyumak için diretmişti, en son aramız kötüydü. Daha zor duruma sokmak istemiyordum ikimizi. Koltuğu açmıştım, salonda uyumuştuk. Arkamdan sıkıca sarılmıştı bana, titremesi geçene kadar tutmuştum pembeleşmiş ellerini. Özür dileyip durmuştu uyuyakalmadan önce.

Yine de yaptığı şeyi telafi edemezdi, hayır.

Jungkook'un iyice dinlenmesi gerekiyordu, günden güne değişiyordu ruhsal hali. Endişeleniyordum pek belli etmesem bile.

''Unut, lütfen unut...'' Mırıldandı arkamdan. ''Y-Yanlış anladın o gün. Bodrumda.''

''Uyu artık.'' Burnunu çekti, eklemedi üzerine.

Bir şeyler yapmak zorundaydım.

"Kavgalı mısınız?" dedi. Umursamazca sorduğu sorunun altında yatan merakını sezdim, iç çekerek cevapladım. "Hiç sorma." Fırından yayılan koku karnımın gurultularını tetikledi, fazlasıyla sabırsızdım karnımı doyurmak için. Ortalıkta dolabıp durmayı kesip Bambam'in karşına oturdum.

Annesiyle konuştuğunu söyledi, öğleden sonra ders için çıkması gerektiğini ve akşam döndüğünde eşyalarını alarak arkadaşına geçeceğiniz söyledi. Benim de dersim vardı bugün, Jungkook tek kalacaktı.

Aklımdan geçiyordu, biz Bambam ile derin bir sohbetin ortasındayken mutfağa geldi. Pijamalarım ona bğyük geldiği için paçaları ayaklarını kapatıyordu, paytak adımlarla ulaştı masaya.

"G-Günaydın..." dedi Bambam, gergin bir tonda. Jungkook masanın tam yanında ifadesizce dikildi. Bambam'i görmezden gelerek yanıma oturdu yavaşça. Kafasını masaya koydu ve öyle izlemeye başladı beni.

"Hasta hissediyorum..." Tek kaşımı kaldırarak mırıldandığı cümleyi sindirmeye çalıştım.

"Neyin var?" omzunu silkti. Elimm alnına ulaştı, ateşi olup olmadığını anlamak için bir süre bekledim. Sıcak değildi, aksine soğuktu bile.

Gözlerini kırpıştırdı, ağlayacak gibiydi. Saç perçemlerinin gölgelediği yanakları hafif pembeydi, masum ve güzel görünüyordu. Onu bu halinde görmeyeli ne kadar oldu bilmiyordum.

Bambam'e döndüğümde bize bakmadığını fark ettim. Fırının olduğu tarafa bakıyordu, ayağıyla tuttuğu ritmi bozdu en sonunda ve ayağa kalktı.

"Lavaboya gitmeliyim."
Başımla onayladım, kimsenin keyfi yoktu bugün.

"Üstümü değiştireyim bende." Jungkook, dalgın bir şekilde ayağa kalktı, o arkamdan geçerken kolunu tuttum ve kafamı ona doğru kaldırdım.

𝙸𝚗𝚎𝚏𝚏𝚊𝚋𝚕𝚎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin