[18]

2.3K 286 120
                                    


"Kaptan, gerçekten havalıydın!"

"Yoongi'nin Jimin'le sevgili olduğuna dair dedikodular yayılacak, göreceksiniz.''

Taehyung ve Jungkook, Yoongi'nin her iki yanında yerlerini almıştı odadan ayrıldıklarında. Liderleri karşılık vermese de konuşmaya devam ediyorlardı.

''Yine de onları kızdırmakta iyi yapmadık bence. Güçlü bir çete, biliyorsunuz.''

Hoseok ceketinin ceplerine soktuğu ellerinden birini çıkartarak havada gelişi güzel sallamıştı konuşurken. Buraya sırf bu nedenle gelmiş olmaları hoşuna gitmemiş; farkına varamadıkları şeylerin olduğunu hissetmişti. En arkada, Seokjin'le birlikte diğerlerini takip eden Jimin Hoseok'un havalı olduğunu düşünüyordu. Eğlenceli bir kişiliği ve sevimli yüzüne rağmen grupta ağırlığı olan biriydi. Üstelik Taehyung ve Jungkook'u kontrol edebiliyordu; Jimin için en yorucu şey gibi görünüyordu o ikisiyle uğraşmak.

''Şimdi ne yapacağız? Bu saatte dönmek bizim için sıkıntılı olacaktır.'' Namjoon kolundaki saate bakarak konuştuğunda Yoongi mırıltıyla onayladı onu.

''Tanıdık pansiyonlardan birine gideceğiz.''

Grubun haylaz iki üyesi liderlerinin kararıyla ellerini birbirlerine vurduktan sonra adımlarını hızlandırmış, Yoongi'yi geçerek barın arka kapısından dışarıya atmışlardı kendilerini. Gangnam gibi bir yerde biraz daha vakit geçirmek onlar için ödül demekti; hak ettiklerini düşündükleri bir ödül. En azından bu gece aranıyor ve tehlikede olduklarını unutarak eğlenebilirlerdi.

Yoongi ortadan kaybolan ikiliye aldırmadan Namjoon'a dönmüş, ''Nereye gideceğimizi biliyor musunuz?'' demişti. Üçlü başıyla onaylarken Seokjin öne doğru hafifçe eğildi.

''Böyle dikkat çekeriz, ayrılalım.''

''Kaptan Jimin'le gitsin, biz üçümüz gidelim.''

Yoongi bir şey söylemek için yeltenmişse de dudakları Hoseok'un sesiyle tekrar kapanmıştı. Ona beklentiyle bakan Jimin'i görmezden gelerek Hoseok'un önerisine karşı çıkamazdı. Ama çocukla yalnız kalmak istemiyordu. Aralarında geçen konuşmanın ardında ondan çekinmeye başladığını hissetmişti Yoongi.

''Pekala,'' dedi Seokjin elini Jimin'in omzuna koyarken. ''Kendinize dikkat edin.'' Jimin diğerlerinin güçlükle duyabileceği bir tonda teşekkür ederek karşılık verdiğinde Seokjin gülmüş, ''Orada görüşürüz.''

Jimin fark ettirmemeye çalışarak karşısındaki Yoongi'yi süzdüğünde onun pürdikkat Namjoon'a baktığını gördü; aynı şekilde Namjoon da ona bakıyordu. Konuşuyor olmalılar, diye düşündü. Daha önce Yoongi onunla da böyle konuşmuştu. Jimin hala alışamamış olsa da bu iletişim şeklinden pek hoşnut değildi. Yoongi'nin ne düşündüğünü duyması fikri bile utandırabilirdi onu. Üstelik bugün fazlasıyla ileriye gitmişti. Yoongi'nin sakinliğinden cesaret bularak ona karşı koymuş, hiçbir zaman yeltenemeyeceği şeyleri yapmaya gönüllü olmuştu. Pişmanlık da duymuyordu bundan.

''Aç mısın?'' Yoongi konuşmak için üçlünün uzaklaşmasını beklemişti. ''Hayır.'' diye yanıtladı yanındaki yeşil saçlı çocuk. O an belli belirsiz gelen müziğin arasında bir gurultu duyuldu. Yoongi gizlemeye çalışarak başını salladı, çocuğa dönmüştü o sırada. Loş ışığın altında daha hoş görünüyordu. Bir an önce eve dönüp Jimin'in üzerindeki kıyafetlerden kurtulmasını sağlamak istiyordu. Yakıştığını ve etkileyici olduğunu inkar edemez ki asıl sorun da buydu Yoongi için. Üstelik bunu umursamamış olması gerekiyordu.

''Gidelim.'' Başka bir şey söyleme ihtiyacı duymadan kolundan çekerek dışarı attı kendisiyle birlikte yanındaki çocuğu. Jimin'in yüzü şaşkınlıkla donuklaşmış, yine de sessizce yanındaki takım liderine karşı koymamıştı.

X-Force - YoonminWhere stories live. Discover now