[7]

4.7K 527 154
                                    


Jimin Yoongi'nin ona getirdiği kitaplarla ilgilenirken oldukça keyifli görünüyordu. Sayfalar resimlerle doluydu ve oldukça açıklayıcı bir anlatımı vardı. Yine de, Namjoon'un ona verdiği çizgi romanları çok daha sevmişti. Bunu Yoongi'ye söyleyememişti henüz ama. Yoongi'nin ona karşı tavrını seviyordu. Gücenmesini ya da kızmasını istemezdi.

Birlikte geçirdikleri birkaç saatin sonunda Yongguk birilerinin Yoongi'yi çağırdığını söylemişti odalarına gelip. Eh, tam olarak böyle dememişti ama söylediklerinden bu anlam çıkıyordu. Yoongi yatağına yayılmış, kıkırdayarak onun verdiği kitapları karıştıran Jimin'i bırakıp da para kokan takım elbiselerinin içindeki insan cesetlerinin yanına gitmekte gönülsüzdü. Ancak Yongguk ikinci kez ona seslendiğinde yerinden doğrulmuştu.

Jimin'in dudaklarından ufak bir homurtu çıkmıştı Yoongi ona, ''Daha sonra.'' dediğinde. Bunun dışında Jimin, ne itiraz etmiş ne de başka bir şey söylemişti. Yoongi hızlıca hazırlanıp -ki Jimin için zor olmuştu Yoongi'nin hazırlanma süreci. Çünkü ilk defa Yoongi'yi çıplak görmüştü, tamamen olmasa da. Odadan çıkana kadar sessizce oturmaya devam etmişti.

Yoongi baştan savma bir tavırla Jimin'e el sallayarak odadan çıktığında yüzünde ürtücü bir gülümseme vardı. Jimin'in o giyinirkenki yüz ifadesini aklından çıkamıyordu. Yeni gelen çocuk utangaçtı. Ve de sevimli. Bunu bilmek için zihnini okumasına gerek yoktu.

''Yoongi!''

Namjoon karşıdan gelen ikiliyi gördüğünde yaslandığı duvardan doğrulup Yoongi'nin yanına doğru yürümeye başladı. Yoongi onu gördüğünde adımlarını yavaşlatmıştı arkadaşının ona yetişebilmesi için. Namjoon'un yanında olacağını bilmek daha da güven veriyordu Yoongi'ye. Bir başka takımdan değil de, kendi ekininden birinin yanında olması her zaman çok daha iyiydi.

''Müfettişler?''

Yoongi arkadaşının sorusunu başıyla onaylayıp ''Sikik bir okuluz çünkü biz.'' demişti sessizce.

Hükümet ve içinde yasa olan hiçbir şeyi sevmiyordu. Tabi ekibindekiler de öyle.

Xiumin de onlara katıldığında birlikte üst kata çıktılar. Her ne kadar hala yerin altında da olsalar burası diğer yerlere göre daha havadardı. Tabi daha güneşli de.

''Sizce açığa alınacak mıyım?'' diye mırıldandı Xiumin. Soru daha çok Namjoon'a yöneltilmişti. Çünkü Yoongi'nin hala ona kızgın oldığunun farkındaydı. Her ne kadar Jimin'le vakit geçirmek Yoongi'ye iyi gelmiş olsa da Yoongi yapılan bu hatayı görmezden gelemeyecek kadar sorumluluk sahibi biriydi. Nasıl görmezden gelinebilirdi ki hem? Takımlarından biri ölmüştü. Xiumin'in şu an yanında, sapasağlam durması dahi Jackson adına bir hakaretti.

''Umalım ki sadece açığa alın.''

Namjoon karşısındaki adamı rahatlatmak için hafifçe gülümsedi ama gülümsemesi Xiumin'in daha da gerilmesinden başka bir şeye yol açmamıştı.

Yoongi homurdandı. Hükümete bağlı olmayan, bir yeraltı suç örgütüydüler. Ve buna rağmen birkaç kişi gelip onlara karışabiliyordu. Tüm bunların suçlusu Xiumin ve ekibiydi, en azından Yoongi'ye göre.

''Tüm bunların sonunda,'' dedi Yoongi toplantı odasının önüne geldiklerinde. Xiumin'e aralarında birkaç santim kalana dek yaklaşmıştı. ''dilerim hayatta kalırsın.'' Cümlesi bittiğinde Xiumin'in bir şey söylemesine izin vermeden çoktan içeri girmişti bile.

''Bu da neydi?'' dedi Xiumin. Yoongi'nin çoğu hareketini garip buluyordu. Ama bu garip ve ürkütücüydü. Namjoon omuz silkti. ''Ölü birini öldürmek eğlenceli olmaz, değil mi?''

X-Force - YoonminWhere stories live. Discover now