[8]

4.1K 507 124
                                    

Boy Epic - Trust


Jimin masanın diğer ucunda oturan Yongguk'a bakıyordu kısık gözlerle. Adam neredeyse yarım saattir parmaklarıyla ritim tutuyordu ve Jimin de belli bir tempoyla masaya çarpan yüzüklü parmakların çıkardığı sesi dinliyordu. Eğlenceli gelmişti bu sessiz ortamda onu dinlemek ama şimdi, oldukça rahatsız hissettiriyordu. Adamdan durmasını, masadakilerden birini onu durdurmasını diliyordu. Bundan huzursuz olan tek kişi kendisi olamazdı, değil mi?

''Pekala.'' diye mırıldandı Jungkook. Ellerini bacaklarının altına sıkıştırmış, ayaklarını belli belirsiz sallıyordu oturduğu sandalyede. ''Şimdi ne yapacağız?''

Ciddi ortamlardan nefret ederdi küçüklüğünden beri. Hele de kendi ekibi dışındakilerle bir aradayken böyle bir ciddiyetin olması onu iyice bunaltıyordu. Xiumin olmasaydı çoktan Taehyung'la eğlenecek şeyler bulmuş olurdu. Ama Xiumin buradaydı ve Yoongi kadar katı biri olmasa da Jungkook'un ve herhangi birinin yaptığı taşkınlıktan haz etmezdi.

''Mekan değiştirmeliyiz.'' diye yanıtladı Seokjin. Başını sallayarak kendi söylediğini onayladı. Herkesçe bilinen bir yerdeydiler uzun bir süredir. Saldırıya ve baskına açıklardı. Bu onu huzursuz ediyordu.

''Unut bunu.''

Xiumin yaslandığı sandalyede hafifçe omuz silkti. Başı beladaydı ve ekibi ona kızgındı. Jackson'ın ölümünden onu sorumlu tutuyorlardı. O sadece bildiği işi yapmıştı. Saatlerce uğraşmış, güzel bir plan yapmıştı ve ona uyulması için de çaba sarf etmişti. Beklenmedik olaylar onun suçu olamazdı. Nereden bilebilirdi askeriyenin onlara karşı yeni bir silah geliştirdiğini? Bilmezdi. Hükümet için çalışıyor olsa dahi bilemezdi bunu.

Odanın kapıya yakın köşesinde, kırılmış ve yamuk duran bir masanın üzerinde oturmuş çakısıyla yeşil bir elmayı soyan Yoongi'nin iç çekişi duyuldu orta büyüklükteki toplantı odasında. Diğerleriyle görüşmesi iyi gitmemişti. Emir verilmesinden ve birilerinin emri altında olmaktan haz etmiyordu. Hiçbir zaman da ne birinden emir alacaktı ne de birinin önünde diz çökecekti. Fakat şimdi, içinde bulundukları durum ona çoktan birilerinden emir alıyor, birilerinin istekleriyle hareket ediyor olduğunu hissettiriyordu.

Onunla görüşen adamların Jackson'ın öldüğünü duyduğunda yüzlerinde oluşan ifadeyi aklından çıkartamıyordu Yoongi. Daha doğrusu bunun sorumlusu olan kişinin Xiumin olduğunu öğrendikleri anın. Bunun planlanmış bir şey olduğunu tahmin etmişti ama artık emindi. Takımını indirebilmek için birini feda etmek istemişlerdi. Tek sıkıntı, feda edilen kişinin Yoongi'nin değil de kendi adamlarından biri olmasıydı.

Namjoon Yoongi'nin ona dönmüş olan gözleri fark etmediğini, ya da umursamadığını, anladığında derin bir iç çekti.

''Soruşturmanın bitmesini beklemeliyiz.''

''Hükümet ya da başkaları, bizim hakkımızda ne düşünürse düşünsün. Kimin umrunda?'' dedi Jungkook, sesi dilediğinden daha yüksek ve sinirli çıkmıştı.

Hoseok, ''O haklı.'' dediğinde Jungkook beşlik çakmak için elini ona doğru uzatmış ve Yoongi'yle göz göze geldiğinde de sessizce elini tekrar bacaklarının arasına sıkıştırmıştı.

Bundan nefret ediyorum, diye mırıldandı içinden. Yoongi'nin onu duyabileceğini biliyordu.

''Soruşturmalardan temiz çıksak dahi iyi adamlar olmayacağız. Neden sadece bildiğimiz işi yapmıyoruz?''

''Yine lağıma geri mi dönmek istiyorsun?''

Hoseok bakışlarını karşısında oturan Hwasa'ya çevirdi, yüzünde ufak bir gülümseme vardı.

X-Force - YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin