[29.1]

867 113 33
                                    


Yoongi için yolun geri kalan kısmı keyifli geçmişti. Jimin'in kızarmış yanaklarını izlerken onların peşinde olanları ve bagajlarında uyuyan çocuğun varlığını bile unutmuştu bir süreliğine de olsa. Karşısındaki çocuk yol boyunca ya kucağındaki ellerine ya da camdan dışarıya bakmıştı; Yoongi'ye bakmaktan, diğerleriyle konuşmaktan kaçınmıştı. Bunun sebebini araçtaki herkes gibi biliyordu Yoongi. Başta onu öptüğü için pişmanlık duysa da kısa sürmüştü hissettiği. Bunu anlamsız olduğunu kabul etmişti. Her nasılsa ona ve bu yeni hislere karşı koymak boşunaydı. Engelleyemeyeceğinden değildi, karşı koyamayacağı bir şey olup olmadığını bile bilmiyordu artık ama bunu neden yapması gerekliydi ki? Akışına bırakacaktı. Onun için kötü bir sonuç doğuracak olsa bile Jimin herkes için umut olabilirdi.

''Yeni evimize mi gidiyoruz şimdi?'' Jungkook ön koltuktan arkaya uzandığında vakit kaybetmeden başını Hoseok'un omzuna koydu. Yarı uyanık haldeki Hoseok gülümsedi ve Jungkook'un saçlarını karıştırdı. ''Duş alıp uyumak istiyorum bir an önce.''

''Hemen benimsedin mi? Daha nasıl bir yer olduğunu bile bilmiyorsun.'' Kendisine yaslanan küçükle ilgilenen Seokjin onu rahatsız etmemek için sessiz olmaya özen gösterse de Jungkook'a karşılık vermeden edememişti. En ufaklarının hevesini kaçırmak istemiyordu ama olan onca şeyden sonra bu kadar sevimli davranabiliyor olması şaşırtıcıydı. Ekipleri birçok zorlukla karşılaşmıştı; daha kötü yerlerde kaldıkları da olmuştu. En genç üyeleri her seferinde şımarıklık yapsa da diğerleri gibi onlar da liderlerini gücendirmemek için dikkatli davranırdı. Yoongi onlar için, her zaman en iyisi olmasa da, en güvenilir olanını vermeye çalışmıştı. Bir ekipten çok aileye benzediklerine göre de bu konuda başarılıydı.

''Ne olursa olsun, o harabeden daha iyi bir yer olduğuna eminim.'' diye cevap verdi Jungkook ona dil çıkartırken.  Namjoon gözlerini devirdi Jungkook'un abartılı hareketlerine karşılık.

''Ayıp olmuyor mu?''

''Ne? Oluyor mu?''

''Seni velet!''

''Biraz sessiz olamaz mısınız?''

Taehyung göz bandını yukarıya kaldırdıktan sonra bağırdı. Arabanın içindeki berbat koku başını ağrıtmıştı ve şimdi de, Jungkook'un başlattığı saçma sohbet yüzünden güçlükle daldığı uykusundan uyanmıştı. Jungkook'la göz göze geldiğinde çocuk kafasını yasladığı omuzdan kaldırarak hızlıca önüne döndü. Kısa süre içinde araç sessizleşmişti. Taehyung böyle davrandığı için suçluluk hissetse de gözlerini kapatarak uyumaya devam etmişti. İyi hissettiği bir zamanda Jungkook'un gönlünü alabilirdi.

Sessizlik içinde geçen bir sürenin ardından araç aynalı camlarla kaplanmış büyük bir binanın önünde durdu.

''Ne? Burası mıymış?'' Jungkook arabadan ilk inen olmuştu. Kafasını yukarıya kaldırarak binayı inceledi. ''Ne çeşit bir ev bu? Kendimi ünlü biri gibi hissettim. İdol gibi mesela.''

''İdol mü? Sen mi? Hiç şansın yok.''

Taehyung arabadan inerek diğerinin omzuna vurdu. Jungkook ise yüzünü ekşiterek geriye çekilmişti. Taehyung'un kötü bir modda olduğunun farkındaydı ve böyle anlarda onunla uğraşmaması gerektiğini biliyordu. Yeni tanıştıkları zamanlarda hoş olmayan bir şekilde öğrenmiş ve dersini almıştı.

''Ah, yakışıklı yüzüme vurulmaktan korkuyorsun. Ama korkma, bu oppa sana iyi davranacak.''

Taehyung midesini tutarak bağırdı. ''Yardım edin! Sanırım kusacağım.''

Onları arabanın içinden izleyen Namjoon iç çekerek mırıldandı. ''Umutsuz vakalar.''

''İnmeyecek misin?''

X-Force - YoonminOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz