((12))

334 32 22
                                    

     Hyejin 5 saattir bizdeydi. Ve 5 saattir bize Wheein'i anlatıyordu. Xiumin en sonunda;

     "Hyejin yeter artık. Aşıksın anlıyoruz ama 5 saat sencede fazla değil mi?"
      "Değil Xiu değil. Onun için bir ömür fazla değil." Hyejin'in bunu demesi ile Xiumin öğürme sesi çıkardı.

     Ben koluna vurup gülerken Hyejin çıkarmış telefonuna bakıyordu. Telefonu birden bana çevirmesi ile donakalmıştım.

     Nefesim kesilirken kalbim benden bağımsız atmaya başlamıştı. Gösterdiği şey bir çeşit uyuyan melekti. Dağılmış saçları, küçük burnu, dolgun dudakları, sevilesi kirpikleri. Ben her şeyini aklıma kazırken Hyejin telefonu kapattı.

     Sinirle üstüne atlayıp telefonu aldım. Fotoğrafı kendime atıp onun telefonundan sildim.

     "Byul iyi misin sen? Onu senin için istemiştim. İyi bir daha son. Senin için kılımı kıpırdatmam. Kolum acıdı gerizekalı." O kolunu ovalarken ven fotoğrafla aşk yaşıyorum.

     "Hyejin'e diyorduk şimdide Moonbyul çıktı başımıza. Kızım kendine gel o fotoğraf. " hızlıca Xiumin'in kafasına vurup susmasını sağladım. En sonunda ayağa kalkıp

     "Ne haliniz varsa görün be. Gidiyorum ben. Aptal aşıklar madem seviyorsunuz gidin söyleyin. Hala şansınız varken söyleyin. " dedi ve arkasını dönüp yukarıya çıktı. Onu ilk defa böyle görüyordum. (Exo shiplerini bilmiyorum. Bu yüzden Xiumin ile en çok shiplenen üyeyi yazarsanız iyi olur.)

     Daha sonra konuşurum diyerek önüme döndüm. Hyejin uzanmış tavanı izliyordu. Omzunu dürtüp yanına uzandım.

     Kafasını sola çevirerek bana baktı. Ardından hızla ayağa kalkıp

     "Moon parti verelim."
     "Ne?"
     "Diyorum ki sen Yongsun ve arkadaşlarını çağır bende Wheein ve arkadaşlarını çağırayım. Pijama partisi yapalım. Hem yakınlaşırız hem de vakit geçirmiş oluruz."
     "Çok iyi fikirde Hyejin. Nerede yapıcaz bu partiyi."
     "Ya senin annen hafta sonu şehir dışına çıkmıyor mu? O zaman yapalım. Annen izin verir biliyorsun."
     "İyi be tamam. Haber ver Wheein'e. Bende Yongsunlara veririm. Ama ondan önce Xiumin'i şutlamamız lazım."
     "Sizi duyuyorum." Hyejin ile birbirimize bakıp Xiumin'in dediğine güldük.

     Çalan telefon ile kendimize geldik. Hyejin hemen telefonu açtı.

     "Efendim... Ne?... Neredesiniz?...Hemen geliyorum." Hyejin göz yaşları içinde konuşurken hemen ayağa kalktı. Kolundan tutup kendime çevirdim.

     Dolu gözleri ile bana baktı ardından sarıldı.

     "Ne oldu Hyejin?"
     "Büyükannem. Fenalaşmış. Hastanedeymiş. Hemen gidelim Moon."
     "Tamam. Tamam. Hadi gidelim." Koşarak kapıya vardık. Hırkalarımız giyip dışarı çıktık. Xiumin de peşimizden geliyordu. Taksiye bindik. Taksideyken olan biteni Xiumine de anlatmıştık.

     Taksi durdu. Hyejin koşarak indi. Ben de parayı ödeyip peşinden koştum. Kapıdaki kadına odayı sorup koşarak yukarıya çıktık. Büyükannesini yoğun bakıma almışlardı.

SESSİZ AŞK ✅Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon