((7))

346 37 15
                                    

     Moonbyul gerinerek uyandı. Rüyası aklına gelince gülümsedi. Rüyasında onu görmüştü. Ona sarılmış ve onu öpmüştü.

    Gülümsemesi büyürken odaya annesi girdi.

    "Moonbyul hadi kızım. Geç kalıcaksın."
  
    "Tamam anne geliyorum." Bayan Moon gülümseyerek odadan çıktı. Moonbyul'da ayağa kalkıp koridora çıktı. Duvarda asılı fotığraflara baktı. Annesi, babası ve kendisi ne kadar da mutlu gözüküyorlardı.

    Aklına babası ile olan anıları geldi. Gözleri dolmuştu. Gözlerini sildi.

    Babasını iki yıl önce trafik kazasında kaybetmişlerdi. O günden beridir de annesi ile beraber her şeye göğüs geriyorlardı.

    Babasının resmine baktı. Ve kendi kendine söz verdi. Doktor olacaktı. Tam da babasının küçükken söylediği gibi. İnsanlara umut kaynağı olmak istiyordu. Karar vermişti.

    Annesinin sesi ile hayal aleminden çıktı. Aşağıya indi. Annesine baktı. Şikayet etmeden çalışan ve her zaman kızının yanında olan annesine baktı.

    Yanına gitti ve sımsıkı sarıldı annesine. Bayan Moon bir şey anlamamıştı ama yinede karşılık vermişti. Kızının saçlarını okşayıp onu öptü.

    Moonbyul kahvaltısını yapıp hazırlanmak için yukarı çıktı. Bu sırada Hyejin yavaş adımlarla kapıya yaklaşıyordu. Aklında Wheein vardı. Dün onu kırmıştı ve kendini kötü hissediyordu.

    Onun kalbini almak istiyordu. Ama ne yapacağını bilmiyordu. O bu işlerden anlamazdı ki. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı.

    Kapıyı bayan Moon açtı. Hyejin gülümseyerek selam verdi. Bayan Moon'da gülümseyerek karşılık verdi.

    Moonbyul aşağıya inmişti. İki kız beraber durağa doğru ilerlemeye başladı.

    "Moonbyul bana bir konuda yardım eder misin?"
    "Tabi Hyejin. Ne konuda."
    "Dün Wheein'i bıraz fazla kırdım galiba. Gönlünü almam için ne yapmam lazım."
    "Sen bu kıza fena tutulmuşsun Hyejin. Bu güne kadar benim bir kez gönlümü almaya çalışmadın be."
    "Ne alakası var şimdi. Alt tarafı yardım istemiştim. Neyse unut gitsin. Ben hallederim." Dedi ve adımlarını hızlandırdı. Moonbyul ne dedim şimdi ben, diye düşünürken Hyejin çoktan durağa varmıştı.

    Sessizce otobüse bindiler. İlk defa bu kadar sessizlerdi. Ve bunun sebebide iki farklı kızdı.

    Moonbyul etrafına baktı. Oradaydı. İki kızda göz göze geldiler. Yongsun garip hissetmişti. Bu kızın bakışları onu tuhaf hissettiriyordu. Yongsun korkmaya başladı. Gözlerini kaçırdı.

    Moonbyul onu rahatsız ettiğini düşünerek kafasını önüne eğdi. Hyejin bir Moonbyul'a bir Yongsun'a bakıyordu. Anlam verememişti.

     İçinden "bu kızın durumu benden daha vahim" diye geçirdi. Elini Moonbyul'un omzuna koyup onu kendisine çekti. Destekler bir biçimde arkadaşının omzunu sıktı.

    Yongsun çaktırmadan onlara bakıyordu. Biran içinde oluşan sinirle önüne döndü. Derin bir nefes alıp dışarıyı izlemeye başladı.

    Moonbyul ise hala ısrarla ona bakıyordu. Evdede beden dili konusunda kendini geliştiriyordu ve onunla biran önce konuşmak istiyordu.

    Ama daha göz göze gelemediği kızla ne konuşacaktı. Ne diyecekti.

    Derin bir nefes alıp Hyejin'e sarıldı. Hyejin Yongsun'a baktı. Gözlerindeki duyguyu görünce gülümsedi." En azından umut var." Diye geçirdi içinden.

    Durağa gelince indiler. Okullarına doğru yol aldılar. Yongsun ise arkasından bakakaldı. Düşündüğü tek şey o tatlı yüzdü.

   
Vote vererek destek olabilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkürler.

SESSİZ AŞK ✅Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon