sunglasses -7-

493 50 98
                                    


Calum'ın bakış açısından,

"Peki Calum, neden onunla sürekli kavga ediyorsunuz sence?"

Karşımdaki kadına baktım. Ciddi bir şekilde bana yönelttiği soruyu düşünürken onu inceliyordum. Söylediğim her siki not alıyordu. Bu bile gerilememe yeterken resmen gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki sanki ruhumu deliyordu.

"Çünkü benden nefret ediyor."

Öfkeyle dişlerimi sıkarak söylediğim şeye yine gülümseyerek ve iyimser bir şekilde bir soru sorarak karşılık vermişti. Bu kadın çok sinir bozucuydu.

"Sence bunun kaynağı nedir?"

"Bilmiyorum. Bana bunu sen söyle diye para veriyorum."

Sinirle konuştuğumda psikolog elindeki defteri bıraktı ve bana yumuşak bir şekilde bakmayı sürdürdü.

"Calum, terapi bu şekilde ilerlemez. Ben falcı değilim. Sorunlarını aşmanda elinden tutacak biriyim sadece."

Ofladım ve arkama yaslanıp tavanı izlemeye başladım. Psikolog konuşmaya devam etti.

"O zaman şöyle yapalım. Bugün Hailee'nin yanına git ve ona biraz daha iyi davranmayı dene. Sadece daha kibar ol, başka bir şey yapma. Bir sonraki seansında geldiğinde de nasıl geçtiğini konuşuruz ve ona göre bir yol izleriz."

Onu onaylayarak ayağa kalktım.

"Bu işe yarasa iyi olur."

Odadan çıktım. Klinikten çıkmak için ilerlerken psikoloğun asistanı peşimden geliyordu.

"Haftaya perşembe, aynı saat sizin için uygun mudur?"

"Uygun."


Hailee'nin bakış açısından,

Harry geldiğinden beri hayata bakış açım değişmişti. İyi şeylerin de olabileceğini görmek beni motive ediyordu. Butikte çalışmaya devam ederken bir yandan da deneme çekimlerine gidiyordum. Harry ise şaşırtıcı bir şekilde beni destekliyordu. Artık sabahları kalktığımda gerçekten mutluydum. Her gün saçlarımı ve makyajımı özenle yapıyor, güzel takılar takıyordum.

Bu sabah da aynen bu şekilde hazırlanmıştım ve işe gitmiştim. Her gün olduğu gibi öğlene kadar çalışmış ve öğle aramda Harry'le yemek yemiştim. Şimdi ise tekrar işte dönmüştüm. Hazır butikte hiç müşteri yokken kasanın arkasında oturmuştum ve iş çıkışında gideceğim bir deneme çekimi için rolümü ezberlemeye çalışıyordum.

O sırada içeriye giren adım seslerini duyduğumda kafamı kaldırdım.

Buna inanamıyordum.
Gerçekten tam mutluluğa eriştiğimi düşünürken yine ve yine o aptal herif butiğe girmişti.

Gözlerimiz buluştuğunda butikte onunla ilgilenecek başka bir çalışan olmamasına lanetler ederek ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim.

"Hoşgeldiniz, Bay Hood."

İğneleyici bir ses tonunda konuşmaya çalışmıştım.
O ise bana gülümsemişti.
Bir dakika, ne?

Kaşlarım çatılırken mağazanın içinde onu takip ediyordum. Güneş gözlüklerine bakıyordu. Beğendiklerini ise kendi elinde taşıyordu.

Ona arkadan bakarken düşündüm. Acaba bu Calum Hood değil miydi? Belki de karıştırmıştım.

"Efendim, isterseniz seçtiklerinizi ben taşıyabilirim."

Boutique | C.H.Where stories live. Discover now