Leyla ben zaten mecnun değilim

23 8 20
                                    

Medya; Aden Ülkü Demirbilek

Kantinden kalktıktan sonra sınıfa çıktım. Zil çalmıştı ama daha öğretmen girmemişti. Oturduğum yerin yanına Berk oturmuş. Birden aklıma dün gece geldi.

Artık her şeyi öğrendin el üstünde tutulmana gerek kalmadı.

Bu sözcükler Berk' in ağzından çıkmıştı. Bende şaşkınım. Beklemezdim.

Başka sıraya oturmak için çantamı almaya eğildiğim zaman Berk kolumdan tutup sıraya oturtturdu. Geri kalkacağım zamanda eli ile ayaklarımı bastırıp kalkmamı engelledi.

+Berk ne yapıyorsun?

-Hiç bir şey kuzen. Dün gece için özür dileyecek bir şey yapmadım. Normal davran yani.

+Normalim zaten. Sadece bi kızın yanına oturmak istedim.

-Burada oturacaksın.

Emirleri üstüme atıp atıp arkasını döndü ve sohbetine devam etti. Elime telefonumu aldım.

Kral emir hutep~

-Niye aradın?
(12.37)

+Yüce Amon hutep. Küs müsünüz bana? (12.50)

-Adımı unuttuğunu düşünüyorum.
(12.51)

+Unutmadım. Bak. E M İ R.
(12.51)

-Aa bak bende senin adını hatırlar gibimsi oldum. A D E N.
(12.52)

+Sana çok baya bir şeyler anlatmam lazım gerek yüce sezar.
(12.52)

-Dinliyorum Ülkü.
(12.52)

+Şuan okuldayım. Yüz yüze anlatılacak şeyler yaşadım.
(12.53)

-Okulda olmana şaşırdım Ülkü. Antalya' dan istanbul' a mı geleyim? 
(12.53)

+İmkansız şeyleri konuşma ciddiyim. Görüntülü arama yapabiliriz ama. Nasılım?
(12.53)

-Zehir gibi çalışıyor beynin yine.
(12.54)

+Biliyorum. Ay em Ülkü.
(12.54)

-Akşam arıyorum o zaman telefonu kapatmam lazım.
(13.54)

Görüldü

-Aden hoca girdi bak. Bırak şu telefonu.

+Ben telefonu bırakıyorum da bence sende anam babam gibi davranmayı bırak.

Elini yumruk yapmış, sıkıyordu. Sen daha dur neleri göreceksin.

-Sabrım bir tek sana var Aden. O da sınırlı sayıda üretilmiş haberin olsun.

+Gavat!

-Bu soruya da yeni kız kalksın. Değil mi Ülkü?

+Aden' i kullanıyorum.

-Tahtaya bekliyorum.

Ben o tahtayı alır sana ters verir, düz si***. Tövbe Estağfurullah allahım sen benim ne kadar iyi kalpli biri olduğumu biliyorsun. Sen affet allahım.

Sol tarafımdan kırmızı kıyafetli ve boynuzu olan Aden çıktı ve dedi ki;
Az önce Berk'e sana daha neler yapacağım diyodun ama.

Ve sağ yanımdan beyaz elbiseli Aden gelip;
O bir anlık öfkeydi. Önemli olan tövbe etmek.

Bu sefer öğretmenin sesi duyuldu. Öğretmenin benim dünyamda ne işi var ya?
-Aden, Aden!

Elimi iki kere şıklattım ve iyi ve kötü iki Aden de kayboldu.

Şuan herkes tahtaya çıkıp soruyu yapamamamı ve öğretmenin beni uyarmasını bekliyor. Siz biraz daha bekleyin.

Tahtaya çıktım. İlkten hızla soruyu yarı yaptım. Sonra biraz hızım kesildi. Zor bir soruydu ne de olsa. Ama üç basamaklı sayıyı yazıp altına iki çizik attım. Sonuç buydu.

O dersten ve hatta ondan sonra üç dersten sonra nihayet okul çıkışı geldi.
Zili duyar duymaz çantamı sırtıma astım ve sınıftan çıktım. Çıkarken Berk arkamdan seslendi ama artık arkamdan daha çok seslenecek.

Kantinden kapanmadan hemen önce puding aldım ve kapağını açmaya koyuldum. Kantinin çıkışına geldiğimde bir gövde ile çarpıştım. Dur ya bu gövde değil. Kamyon hatta tır bu. Kafamı canım pudingimden kaldırıp bir bakış attım. Tabiki Berk.

Kolumdan tutup hızlıca yürütmeye başladı.
+Tamam Berk geliyorum. Dur kendim yürüyeyim. Dökülecek.

Bunu demem ile kolumu bıraktı. Berk önde ben arkasında sürü olarak gidiyorduk.

Pudingi arabada açtım ve Berk"e teklif bile etmeden bir güzel yedim.

Sessiz sedasız yolculuk ardı yine evin kapısına geldik.
+Yarın sen mi almaya geleceksin?

-Hı hı.

Kapıyı kapatıp arkamı döndüm. Başka bir şey demedim. Bir süre o koca beyaz demir kapıyı izlerken arkamdan sinirlice bağırış geldi;
-GİRSENE İÇERİ!!

Yine hiç bir şey demeden bana açılan kapıdan içeri girdim. Bahçe yolundan bir bir ilerliyip evin dibine geldim.

İçeriden bağırma sesleri geliyordu. Korktum ve kararsız kalarak adımlarımı daha da hızlandırdım. Kapıyı açmam ile karşımda gördüğüm sahne karşında donup kaldım.

Şuan yaptığım tek şey bağırışları dinlemekti;
-Yalçın! Eğer sende doğru düzgün iş yapsaydın, doğru düzgün davransaydın Aden senden KORKMAZDI!!!

Yalçın ağabeyim, Adar ağabeyimin üstünde suratına sırası ile yumruklar atıyordu. Adar ağabeyimin yüzü kan ile kaplıydı.

Adar ağabeyim, yalçın ağabeyimi tek hamle ile üstünden attı ve bu sefer Adar Yalçın'ın üstünde oturarak yumruklar indiriyordu.

Geç farkına vardığım kavgayı ayırmak için koşarak yanlarına gittim ve çantamı yere attım.

Adar ağabeyim Yalçın ağabeyime yumruk atacağı sırada elini tuttum. Ama tutmam ile Adar ağabeyimin beni geri ittirerek yere yapışmam bir oldu.

İtmenin etkisi ile başımı merdivenlerin demir korkuluğuna çarptım. Başımda tuhaf bir yanma hissediyordum ve yanma o kadar şiddetliydi ki onları unutmuş kendi derdimi düşünüyordum. Elimi başıma götürdüğümde parmaklarıma kan sürüldü. Hadi ama! Neden bu kadar sert davranmıştı ki. Şimdi yavaşça göz kapaklarım bedenime ağır gelmeye başladı. Etraf karanlıklaştı. Ve Gece sadece benim göz kapaklarıma çöktü. Uykuya dalmadan önce duyduğum son sesler; -Aden aç gözlerini!
-Senin yüzünden...
-----

Üstümde beyaz bir elbise var. Uzun beyaz bir elbise. Her yer çok güzel ağaçlar ve çiçekler ile kaplı.

-Aden! Aden! Aden!

Yankı yapan bir ses vardı. Biri beni çağırıyordu. Arkamı döndüm. Kimse yoktu. Sonra diğer yanımı. Sonra diğer yanımı da. Kimse yoktu.

İşte buldum. Karşı ki tepeden biri sesleniyordu bana. Yüzü tam belli olmuyordu. Onu tanımıyorum. Tekrar bağırdı;

-Beni tanıyacaksın!

(Rüya sonu)

Birden yataktan zıplayarak uyandım. Gördüğüm rüya çok çok tuhaftı ve korkutucu.

Yatağımda, yan tarafımda yalçın ağabeyim yatıyordu. Benim kalkmama o da uyandı.

-Abicim !?

+Beni tanıyacaksın,  beni tanıyacaksın.

Yine ben arkadaşlar. Sizce yeni bölümde neler olacak? Sizden tahmin ve sol alttaki yıldıza dokunmanızı istiyorum. Diğer bölümde kalın! 

8.CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin