Hiç hastahane duvarında elinizi gezdirdiniz mi? Ya da elinize hiç bir pürüz takıldı mı?Kendinizin o duvarı oluşturan bir sıva parçası olduğunuzu biliyor muydunuz? İnsan hayat boyu bir yokuşu tırmanır. Yokuşu tırmananların arasından bazıları cenaze töreninde bütün kıyafetlerini beyaz giyinen insanlar gibidirler. Sıradışıdır onlar. Pirinç pilavına nar ekşisi, lahmacunun arasına sıcak çikolata kreması sıkmak gibidirler. Ya sıradışı olacaksın, ya sıradan. Ya pürüz olacaksın, ya dümdüz bir duvar. Ya eline gelen pürüzleri yontacaksın ya yücelteceksin. Peki ya sen hangisi olacaksın Siyah Yıldırım?
Babamı bir kazada kaybetmedim. Teyzem ya da halamla yaşamıyorum. İzmirli de değilim. okulun tembel kızı değilim. Sabah ailecek kahvaltı yapıp portakal suyu da içmiyoruz. Okula mini cooperimle de gitmiyorum. Babamın ayrı ayrı koca holdingleri de yok mesela Adım Ecmel ya da Gece'de değil. Olmayan sevgilimin adı da Alaz değil mesela. Ben kim miyim?
Hapishanenin soğuk, siyah duvarları vardır. Belki de yeşil, küflü... Sırtını yaslayamazsın, yere oturup ayaklarını uzatamazsın. Belki paçanızdan içeri kara, kötü, zehirli bir böcek girer diye. Bir kuru ekmek, bardakta bekleyen üç günlük suya muhtaç olursun. Dudakların belki hep aynı şeyi tekrarlar, belki her yolundan geçen aynı şeyi sayıklar, seni daha çok zehirler. Kalbin daha çok buzullaşır, daha çok kızıllaşır. Ama dudakların hep aynı şeyi tekrarlar; Kodes'e Hoşgeldin.
İşte benim Aden Ülkü DEMİRBİLEK...
YOU ARE READING
8.CENNET
General Fictionİşte indim sahneden. Bir peri masalıydı her şey ve gerçek hayata döndük; ama bu hayat gerçek mi? Hayır. Bu bir film. Kameraya bakın. Bizler hayal ürünüyüz. İşte indim sahneden. Bütün sevenlerimi ya da seviyor gibi görünenleri ardımda bırakarak. İşte...