Bölüm 36: Gerçekler Acıdır

185 19 16
                                    

Zaman kavramımızı kaybetmiştik. Belki de aylardır sürekli konum değiştirip bulduğumuz hortkuluğu yok etmeye çalışıyorduk. Her gün ölüm yiyenlerin saldırısına uğrama riskine karşı duygusal olarak tükenmiş durumdaydık.

Bu duygusal tükenmişlik durumuna gördüğüm Draco hayalleri az da olsa iyi geliyordu. Ne kadar ona dokunamasam da veya gözlerimi kapatıp açtığımda gideceğini bilsem de iyi geliyordu.

Üç hafta önce Ron Harry'le kavga edip gitmişti. O zamandan beri ondan haber alamazken bu gün elinde yok ettiği hortkulukla beraber geri geldi. Ona o kadar sinirliydim ki çadırın içine girmiyordum. Sadece dışarıda oturmuş düşünüyordum.

Birden yanımda bir hareketlilik hissettim. Başımı yanıma çevirdiğimde yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. Dünden beri görünmemişti. Onu özlemiştim. 

Tam karşıya bakıyordu. "Hala kızgın mısın bana?"

"Hem de çok."

"Peki Ron'a?"

"Belki."

"Onu affedebiliyorsun. Ama beni affedemiyorsun."

"Ne!? O en azından birini öldürmedi!". Bağırmaya başladığımda gözyaşlarımda peşinden gelmişti.

"Ama ben seni asla bırakmadım! Hep seni korumaya çalıştım ama sen beni dinlemedin bile!"

"Konuşmadın ki!" İkimiz de bağırıyorduk. Sinirlenmiştim.

"Seni affetmeye hazırdım Draco! En ufak bir şey söylesen seni affetmeye hazırdım ama sen sustun!"

Bağırmaktan boğazım acımaya başlamıştı ama umursamıyordum. "Bak yine susuyorsun! Bir şey söyle!"

"Seni seviyorum Mione!"

"Bana Mione deme Draco Malfoy! Bana beni sevdiğini söyleme!" 

Ben kendimden geçmiş bir şekilde karşımdaki Draco'yla kavga ediyordum. Ellerimi yumruk yapıp o günkü gibi omuzlarına vurmaya başladım. Şaşırtıcıydı çünkü yok olmuyordu. 

"Sen adi bir pisliksin! Ama neden seni unutamıyorum?!! Senden nefret ediyorum Draco Malfoy!!! Beni kendine aşık ettiğin için senden nefret ediyorum!"

Deli gibi ona vurmaya devam ediyordum. Sanki karşımda cidden o varmış gibi...

O sırada Ron'un sesini duydum. "Hermione?"

Yazar

Harry ve Ron arkadaşının havaya yumruk attığını görünce korkuyla yerlerinden kalktılar. "Hermione?"

O sırada Ron'un aklına Ginny'nin evdeyken Hermione'nin hayaller gördüğünü söylediği geldi. Hermione şimdiye kadar hiç hayal gördüğünü arkadaşlarına belli etmemişti ama bu kez hayal gördüğünü unutmuştu.

Ron koşarak arkadaşının yanına gitti ve kollarını sıkıca ona sardı. Havayı yumruklayan elleri Ron'un kollarının arasında kalan Hermione bağırıp çırpınmaya başladı.

"Hermione sakin ol! Bu sadece bir hayal!"

Hermione şaşkınlıkla gözlerini arkadaşına çevirdi. Tekrar Draco'nun olduğu yere dönünce Draco yoktu. Kimse yoktu.

Hıçkırıklarını serbest bırakan Hermione arkadaşının yanında olmasından mutluydu.

"Korkuyorum Ronald! Hiç bu kadar gerçekçi olmamıştı."

"Sakin ol. Geçti tamam mı?"

Hermione gözlerini sildi ve arkadaşının kollarından ayrıldı. Ron hızla ayağa kalkıp çadıra girdi ve bakışlarını Harry'e dikti.

I Need You MUDBLOOD/DramioneWhere stories live. Discover now