Bölüm 21: Kızlar Tuvaleti

212 16 6
                                    

(2 ay sonra)

Hermione Granger

Zaman bazı şeyleri iyileştirmişti.  Dumbledore'un Ordusu kurulmuş ve çalışmaları başlamıştı. artık kendimizi savunabiliyorduk. Çok ilerleme kaydetmiştik. Benim fikrimdi ve Harry'le aramı düzeltmemde çok yararı olmuştu. Ron'la da düzelmiştik. Draco'yla ise hiç konuşmadık. Umbrgidge işi çok zorlaştırıyordu. Ben Harry ve Ron'la yürürken Ginny yanımıza yaklaştı.

"Herm'i sizden çalmam gerekecek beyler!" dedi ve kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı. 

"Ne oluyor kızım?"

"Haberci baykuşu iş başında. Malfoy bunu sana vermemi istedi." dedi ve elime bir kağıt tutuşturup gitti. Notu yavaşça açtım ve okumaya başladım.

Seni çok özledim. Son dersten sonra ikinci kattaki kızlar tuvaletinde ol.

Son derse daha iki ders vardı. Nasıl bekleyecektim! Yavaşça Harry ve Ron'un yanına gittim ve bahçede öylece sohbet etmeye başladık.

Son dersin bitmesine dakikalar vardı ve geçen her dakika bana bir ömür gibi geliyordu. Derslere odaklanmakta zorlanmıştım ve şimdi önümde sadece dakikalar vardı. Dersin bitmesiyle kendimi Ginny'nin yanına attım.

"Sence ona anlatmalı mıyım Gin?"

"Neyi?"

"Dumbledore'un Ordusu'nu!"

"Ona güvenmelisin ve ondan bir şey saklamamalısın diye düşünüyorum ama  bu konu çok hassas. Ben bir şey diyemem" dedi ve gitti. Ciddi misin?

İçim heyecanla dolup taşarken elim ayağıma dolanmıştı. Hızlı adımlarım kızlar tuvaletine ulaşmaya çalışırken aklımda tek bir soru vardı. Ona anlatmalı mıyım? Mione anlatmamı söylüyordu ama Herm aynı fikirde değildi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ve daha ben karar vermeden kızlar tuvaletine varmıştım. 

İçeri gidince karşılaştığım gözlerde özlemin ateşini gördüm. İçimi yakıp kavuran hasret beynimi kontrol altına almıştı.Bacaklarım benden bağımsız hareket ediyorlardı ve ellerimin uyuştuğunu hissediyordum. Sebebi yoktu. Attığım bir kaç küçük adımın ardından hızla koşmaya başladım. Ellerim boynuna dolandığında belimi sıkıca kavrayan kolları hissettim. Başımı göğsüne gömdüm ve kokusunu ciğerlerime kazımaya çalıştım. Onsuz geçen her günüm kabus gibiydi.

Başımı göğsünden kaldırdım ve gözlerine baktım. Bir kaç saniye bile geçmeden dudaklarımızın özlemle buluşması bir oldu. Ona çok aşıktım. Ve şu an öpücüğüyle alev alıyordum. Dudaklarımız hasret giderirken bir kıkırtı duymamızla başımızı o yana çevirdik. Ah Myrtle! Draco avucunun içini alnına vurdu ve ben gülmeye başladım.

"Bu küçük ayrıntıyı nasıl atladım!"

"Nasılsın Myrtle?"

"Ben gidiyim de siz devam edin." deyip süzülerek gitti Myrtle. Bense kahkahalarla gülüyordum. Resmen basılmıştık. Yere oturdum ve gözlerimi Draco'nun kusursuz yüzüne diktim. Büyülenmiş gibi bakıyordum. Birazdan buharlaşıp yok olabilirdim ama ondan gözümü alamıyordum. O da gözlerini bana dikince büyülenmiş gibi baktığıma emindim. Yavaşça o da yere oturdu. Bir süre daha bakışlarımız konuşunca yavaşça dudaklarımız yine dokundu ve küçük bir öpücükten sonra ayrıldı. Alnını alnıma dayadı ve nefesini hissedebiliyordum.

"Ben seni hak edecek ne yaptım Malfoy?"

"Asıl ben seni hak edecek ne yaptım Granger?" Bir kez daha kollarım boynuna dolandı. 

"Potter ve Weasly'le aranız düzeldi mi?"

"Beni izlediğini sanıyordum! Ama merak ediyorsan biz düzeleli çok oldu."

"Seni izliyordum! Sadece laf açmaya çalışıyordum!" İkimizde bir kahkaha patlattık. Ayağa kalktı ve arkadan yiyecek bir şeyler getirdi. Acıkmıştım. Yine göz göze bakarak yemek yemeye başladık. Lezzetliydi. Onunla yediğim bütün yemekler lezzetliydi. Acaba bu şartlarda tanışmamış olsaydık her şey nasıl olurdu? Ben muggle doğumlu olmasaydım ya da onun ailesi saf kan takıntılı olmasaydı? O zaman biz olabilirdik belki ama bu şartlarda ayrılmaya mahkumduk. Nu düşüncelerle yüzüm düştü. 

"Ne oldu bir tanem? Yemekleri mi beğenmedin?"

"Gerçekler Draco! Acıtıyorlar. Senin ailen bizi öğrenirse kıyametler kopacak ve ben çok korkuyorum."

"Ailem bizi öğrenecek Mione."

"Nasıl?"

"Unuttun mu? Noel'de benimle malikaneye gelip Noel'i bizimle kutlayacaksın."

"Beni kapıdan içeri bile almayacaklar. Özür dilerim Draco ama düşündüğün gibi olmayacak. Bana kucak açmayacaklar."

"Kucak açmalarını beklemiyoruz zaten. Sadece kabullenmeye çalışacaklar. Kabullenmezlerse de bu onların sorunu. Bizim değil." Derin bir nefes alıp başımı evet anlamında salladım. Yaşamadan bilemezdik.

Sonra Draco asasını salladı ve tuvaletin içini bir müzik doldurdu. Çalan şarkıya kulak verdim. Celine Dion- My Heart Will Go On. Ayağa kalktı ve bir centilmen gibi elini bana uzattı. Elini tutup ayağa kalktım ve ellerimi omuzlarına koydum. Neden mesafeli durduğumuzu bilmiyordum ama eğlenceliydi. Kendimi onun ellerine bırakıp dans etmeye başladım. Ayaklarım bulutların üzerinde gibiydi. Gözlerine baktım. Onu hak edecek ne yapmıştım cidden. Onun ve şarkının büyüsüyle sallanıyordum.  Beni kendi etrafımda döndürdü ve sonra sertçe kendine çekti. Göğsüm göğsüne çarptığında gözlerimiz buluştu ve gerisinde tamamen onun hareketlerine bağımlıydım. Gözlerimi kapattım ve hareketlerimi şekillendirmesine izin verdim. Beni yavaşça yatırdı ve eğildi. Burunlarımız birbirine değdiğinde dudaklarını güçlü bir şekilde dudaklarıma bastırdı. Vücudumu dikleştirdi tekrar ve beni uzağına iktirdi. Elimi tutmaya devam eden eliyle beni kendine çekerek döndürdü ve ellerim onun boynuyla buluşunca durdum. Belimde duran elleriyle beni havaya kaldırdı ve kendi etrafında döndürmeye başladı. Kollarımı iki yana açtım ve yüzüme çarpan rüzgarı hissettim. Ayaklarım yere değdiğinde arkama geçti ve  nefesi boynumu yaladı. Etrafımdaki bir turunu bitirdiğinde elimi tuttu ve beni tekrar etrafımda döndürdü. Ellerim tekrar boynunda konumlandığında havadan gül yaprakları yağmaya başladı. Kafamı kaldırıp baktığımda Myrtle müzikle beraber havada süzülürken üzerimize gül yaprakları atıyordu. Haytımın en güzel dakikalarıydı. Dudaklarına son bir öpücük kondurdum ve müzik bitti. Güller de.

"Sen muhteşem bir şeysin."

"Sen de."

"Gitmeliyim artık. Çocuklar kızmasın.". Arkamı döndüm ve yürümeye başladım.

"Mione! Bana söylemek istediğin bir şey var mı?"

Arkamı dönmeden devam ettim. "Yok. Nereden çıkardın?" Sesim titremişti. Kahretsin.

"Bana yalan söyleme! Dumbledore'un Ordusu'nu biliyorum!"

I Need You MUDBLOOD/Dramioneحيث تعيش القصص. اكتشف الآن