Bölüm 6:Ay

459 31 10
                                    

Hermione Granger

Akşam bahçede buluşmak üzere sözleştikten sonra ayrıldık. Ah tanrım! Draco, çok büyüleyici. Beni güneş gibi kendine çekiyor. Daha çok yakın davranacak kadar samimi olmasak da o beni çekim gücüne çoktan kaptırdı. Artık ayın dünyanın etrafında döndüğü gibi onun etrafında döneceğim. Gryffindor ortak salonunda şöminenin karşısına oturmuş sırıtarak bu gün kütüphaneden çıkınca yaptıklarımızı düşünüyordum. Bir yandan da Harry ve Ron'u bekliyordum. Onların yanından ayrıldıktan sonra Draco beni duvarla arasına sıkıştırmış gülüyordu. Ben de aynı şekilde, kahkahalarla. Konuşmadan bakıştık bir süre. "Sen muhteşem bir şeysin Mione.". Ah! Bana Mione demesine bayılıyorum. "Sen hayatıma giren en saçma ama en güzel şeysin Draco.". Ve sonra daha çok güldük. Sonra beni kucağına alıp çığlıklarım arasında etrafında döndürdü. Tabii orada olan herkes bize bakıp gülüyordu. Slytherin kızlar ise... Onlar benden biraz nefret ediyorlar. Ama oradan geçerken Snape'in kısa bir an gülümsediğini gördüğüme eminim. Size yemin edebilirim!

Bir süre daha bunları düşünürken Harry ve Ron'un geldiğini bile fark etmemiştim. "Unutulduk dostum.". "Haklısın Ron.". Onlara saçmalamayın bakışı atıp kollarımı boyunlarına doladım.

"Bu gün hayatımın en güzel günüydü çocuklar."

"Evet her saniyesini dinledik. Mcgonagall Draco'nun bağırışlarını duyunca korkmuş ve bu yüzden bizi çağırttı. Her şeyi duyduk MİONE."

"Üzgünüm çocuklar. Bana bir tek o Mione diyebilir." Hep beraber gülüştük ve Harry'den bu gece için görünmezlik pelerinini istedim. İyi ki çok sorgulamadan verdi. Ron ise ona vermemesini, Malfoy'la işi pişireceğimi söyleyip duruyordu."Merak etme Ron. Aklım daha uçmadı. Ona kendimi o kadar teslim etmem. Merak etme!" Ron bana inanmadığını söyleyen bir bakış attıktan sonra ona kocaman sarıldım. Ve sonra o kucaklaşmaya Harry'i de ekledim. "İyi ki varsınız çocuklar.". "Sen de Herm.". İkiz kardeşler gibi aynı anda konuşmayı ne ara öğrenmişlerdi!?! Bunu sorgulamakla uğraşamam.

Saat geldiğinde ve kapılar kapandığında Harry'nin pelerinini alıp ortak salondan ayrıldım. Bir hayalet gibi hareket ediyor, en ufak bir ses çıkarmıyordum. Eğer biri beni yakalarsa çok büyük ceza yerdim. Sonunda bahçeye vardığımda o dünyalar yakışıklısı sevgilimi gördüm. Hayır! O daha sevgilim değil. Yani resmi olarak değil. Cismen öyle,resmen değil. Off! Bu ilişki şeyleri çok karışık. O kadarının ayrımını siz yapıverin.

Draco Malfoy

Bekliyordum. Büyük bir keyifle bekliyordum. Tanrım! Kalbimin bu kadar hızlı atması normal mi? Heyecandan elim ayağım titriyordu. Benim böyle hissetmem doğru değil. Hem de hiç değil. Babam bunu duymamalı. Hava soğuktu. Ama gökyüzü açıktı. Ayın ise dolunay oluşu ortama daha romantik bir hava katıyordu. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapattığım sırada yanımda bir şeyin belirdiğini fark ettim. "Geciktim mi?". Ah Mione. Ödümü koparmayı sonunda başarmıştı evet.

"Görünmezlik pelerini... Çok zekice."

"Sen nasıl geldin?"

"Snape'in gözde öğrencisi olmanın faydaları. Yani senin de bu kadar teferruata girmene gerek yoktu. Ben senin için de konuşmuştum."

"Sen çok mükemmel bir küçük şeytansın Draco." Ah şu gülüşü! Beni benden alan tek şey. Aklım uçuyor. Sarhoş gibi oluyorum. O derece. "Ay." dedim. "Senin gibi. Işık saçıyor."

"Evet. Bu durumda sende dünya mı oluyorsun?"

"Hayır. Hadi gel." Ceketimi çıkardım ve yere serdim. Kendimi çimlere, ceketin yanına bıraktım. "Yat hadi."

"Ya sen?"

"Ben iyiyim böyle.". "Donacaksın!". "Yat sen.". Yavaşça yanıma yattı. Yıldızları izlemeye başladık. Ve ayı...

"Zamanı dondurabilir miyiz sence Draco?"

"Neden ki?"

"Hep böyle kalmak için. Hiç ayrılmamak için. Sensiz olmak istemiyorum Malfoy. Sensiz hiç bir anlamım yok. Bir gün sensiz kalmaktan korkuyorum. Bu yüzden zamanı şu anda donduramaz mıyız?"

"Biz hiç ayrılmayacağız Mione. Sen benden sıkılana kadar... Çünkü ben seni hiç bırakmayacağım. Unutma! Ben sensiz bir hiçim !"

Yavaşça göğsüme yattığını hissettim. Ve kokusu burnuma doldu. O bu dünyadaki en muazzam şey olabilirdi. Saçlarını okşamaya başladım. Bir gün ayrı kalmak zorunda kalacağımızı yüzüme çok güzel vurmuştu. Benim karanlık tarafa geçecek olma gerçeğimi. Ama umursamadım şu an bunu. Yarını veya dünü düşünmeden şu anı yaşamak istiyordum. Ay ışığının aydınlattığı yüzüne bakmak çok güzeldi. O yıldızları izliyordu, ben ise onu. İkimiz de dünyanın en güzel manzaralarına bakıyorduk.

"Yıldız kayıyor!" Birden kafamı yukarı kaldırdım bir dilek tutabilme isteğiyle. Ve kayan yıldızı gördüm. Mione ise... O bir çocuk gibi mutluydu. Gülümsedim. O mutluysa ben de mutluydum. Ve dileğimi tuttum.

O asla üzülmesin.

Hermione Granger

Başımı yavaşça göğsüne yasladım. Kokusu burnuma dolunca hipnotize olmuş gibiydim. Onun kokusu eşliğinde yıldızları izlemek nasıl bir şey mi? MUAZZAM. O... Çok kusursuz. Onu haketmiyorsun Granger. Umrumda değil. Sonsuza dek onu yaşamak istiyorum.

O sırada gökyüzünde kaymakta olan iki yıldız gözüme takıldı. O kadar heyecanlanmıştım ki, içimdeki bunu bağırarak dile getirme isteğini bastıramamıştım. Yıldızların kayışını izlerken dileğimi tuttum.

Hiç ayrılmayalım.

I Need You MUDBLOOD/DramioneWhere stories live. Discover now