KUMA-44

25.8K 1.1K 122
                                    


Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Şu an Alas'ın kokusunu düşünmeden cevap vermeliydim. Yok ben gerçekten gerizekalıyım! Şu durumuma bak, birde düşündüğüm şeye bak.

"Pardonda sen kendini ne zannediyorsun!? Sen kimsin ya!? Sen o boya kutusuyla gelinlik bak, ben sevgilimle alışveriş yapamayayım öyle mi!? Sen benim hayatımdaki insanları savuşturamazsın. Senin yakarak küle çevirdiğin kalbi, bir başkası üfleyerek can verir. Ayrıca çok yakında karın olucak o kız burda bana hesap sorduğunu biliyor mu?.."

Sözlerimi kesmemi sağlayan Alas'ın hızla ellini aynanın içine geçirmesi oldu "o şerefsiz sana dokundu!"

Ağzımdan tiz bir çığlık kaçtığında gözlerim kana bulanmış elline kaydı. Yapamazdım eğer burda kalıp ona yardım edersem yumuşayacağımı biliyorum, bu yüzden hemen burdan çıkmalıydım.

"Eğer aşkımızda küçücük bir umut olsaydı yada ortada bir aşk olsaydı. Ben o umudu ufuk yapardım Alas. Artık sen benim için sadece kötü bir kâbussun"

Son sözümü söyledikten hemen sonra kendimi dışarı attım. Elli, Allah'ım içim içimi yiyordu resmen! Onu öylece bırakıp gitmek bana herşeyden çok acı verdi. Ellindeki cam parçaları, yere damlayan kanlar.

Gözlerimi sıkıca kapatıp açtıkta sonra kendimi Mert'in  yanına attım. "Mert lütfen hemen kalkalım!" Dediğimde Mert telaşla yüzümü ellerinin arasına alıp gözlerime baktı "Ne oldu Şilan!? Sorun ne!?" Diye söylendiğinde ben daha cevap bile veremeden Alas hızla yanımıza gelip Mert'in yüzüne sıkı bir yumruk geçirdi.

"Bir daha ona dokunursan o ellerini kırarım!" Bir süre şaşkınlıktan ikisinin birbirine girmesini izledim. Daha sonra kendime gelip tüm gücümle "YETER!" Diye bağırdım. 

Sonunda beni duymuş birbirlerinden ayrılmışlardı. Hızla Alas'ın yanına yaklaşıp süratına sıkı bir tokat geçirdim.

"Canımı yaktıktan sonra, hiçbir şey olmamış gibi haddini aşıp, hayatıma burnunu sokman sencede çok saçma değil mi? Benimle kurduğun hayalleri başkasıyla yaşayacak kadar ucuzsan, ben de seni tanımayacak kadar pahalıyım. Sakın bir daha karşıma çıkma Alas!"

Dedikten hemen sonra Mert'tin ellinden tutup cafeden dışarı çıkardım. Acaba o gün ayrılalım derken onunda canı yanmış mıydı? Çünkü onun kalbini kırmama rağmen sanki ben parçalanıyorum gibi his ediyorum.

Biraz ilerlediğimizde Mert'tin ellini bırakıp arabaya doğru yürüdüm. Arabanın önüne geldiğimde Mert kapıyı açtıktan sonra "biraz ağır oldu galiba!?" Deyince yüzüne sinirle bakıp "ben onun gözlerinin önünde eski aşkımı öpmedim! Ona bir umut verip, daha sonra o umudu parçalayarak ondan söküp almadım, ona hayaller kurdurup o hayalleri başkasıyla yaşamadım! Ben sevdim, gerçekten sevdim herşeyi göze alıp sevdim, ama yalanmış!" Sabahtan beridir tuttuğum gözyaşı daha fazla dayanmayıp firar etmişti.

Mert üzgün ve pişman bir ses tonuyla "ben öyle demek istemedim Şilan, üzgünüm" deyince hiç birşey demeden kemerimi taktım. Küsüp gitmeye gücüm yoktu!

Ben bu kadardım işte, bir daha ağlamıyacam dediğim halde ağlıyordum. Ben sinirlenince bile gözleri dolan bir yapıya sahipim şimdi gelde acı çekerken ağlama.

Acaba elli acıyor mudur?

'Sana ne? Hani o senin hiç birşeyin değildi?' İç sesim beni yine rahat bırakmıyor. Gerçekten merak ediyorum, sizinde siz acı çekerken saçmalayan bir iç sesiniz var mı?

Ben mutlu olmayı çok özledim, ama gerçek mutluluğu. Hani olur ya yere düşüp dizini kanatırsın, daha sonra annen kızar  niye koşuyordun? Diye, daha sonra çocuk kafasıyla annenin seni sevmediğini düşünürsün, biraz sonra uykuya dalacakken kapı açılır ve annen gelip önce dizine bakar daha sonra üzerine hafifçe dudaklarını bastırdıktan sonra, üzerini örtüp gider. Ben böyle bir mutluluk istiyorum, sabaha kadar annem beni seviyor diyerek heyecandan uyuyamamak .

KUMA (Tamamlandı)Where stories live. Discover now